Tunic Review (CheKratosdrake)
Tunic'i ilk olarak yapımcısı demo yayınladığında görmüş ve deneyim etmiştim. Demosu genel olarak fena değildi, iyi bir izlenim bırakmıştı ama oyunun nihai hali ile şimdi kıyaslayınca çok farklı hisler yaşattığını belirtmeden edemeyeceğim. Demosunda kendine has tasarımları ile souls-like olmak isteyen sevimli bir oyun izlenimi veriyordu. Nihai ürün ise resmen iç içe durumda olan 2 farklı oyundan oluşuyor. Tunic'in yüzeyi yine demosunda da olduğu gibi sevimli bir souls-like ama bu yüzeyi kazıyıp biraz derine inerseniz akla ziyan bir macera, bulmaca oyunu ortaya çıkıyor. Oyunun bu macera kısmının yaşattığı deneyim tarif edilemez derecede keyifli ve bu maceranın sırlarını çözmek inanılmaz decede tatmin edici. Yavaş yavaş oyunun sırlarını çözdükçe maceranın ne kadar derine indiğini fark ediyor ve bunun bir parçası oluyorsunuz. Bu macera tüm dikkatinizi isteyen ve karşılığını verecek olan bir yolculuk. Çoğu kişi bu oyunu bir şeylerin klonu olarak tanımlıyor ama bu oyun bana göre bir klondan çok daha fazlası, kendi karakteri olan gerçek bir macera oyunu.
Oyunun bahsettiğim gibi iki farklı yönü bulunuyor. Yüzeyi temsil eden kısım; souls-like dövüş mantığında sunulan, metroidvania tipinde bir dünyada ilerlediğiniz keyifli ve mücadeleci bir aksiyon oyunu. Bu kısımda karakteri birçok yönden geliştiriyor, düşmanları alt edip oyunun ilk sonuna varmış oluyorsunuz. Bu yüzeyin altında ise sayfa sayfa topladığınız ve içerisinde yazanların çoğunu anlamadığınız kitapçığın beraberinde getirdiği sırlar ve bunları çözerek ortaya çıkardığınız birçok bulmaca bulunuyor. Bu bulmacalar öyle alelade koyulmuş, herhangi bir amaca hizmet etmeyen şeyler değil, her biri çıktığınız bu maceradaki adımları temsil ediyor. Her bulmaca bu macerada gerçeğe doğru bir adım atmanızı ve ona daha da yaklaşmanızı sağlıyor. Bu şekilde ilerleyerek de oyunun ikinci sonunu alıyorsunuz. Yani Tunic'in içerisinde barınan iki farklı oyunun da size farklı farklı getirileri oluyor ve bu kadar farklı hissettiren iki deneyimin bu denli bir bütünmüş gibi sunulabilmesi ciddi bir başarı bana göre. İki kısım da birbiriyle o kadar iç içe ve doğru bir biçimde bir araya getirilmiş ki genel deneyim müthiş derecede zevkli oluyor. Aksiyon ve macera dengesi çok güzel ayarlanmış, mantığı olan ve ilerlediğinizi hissettiren bulmacalar oyunun gizemini ve keşif hissini çok güzel oluşturmuş. Her şeyi kararında ve doğru bir biçimde yaptığı için Tunic gözümde komple oyun olarak tanımlayacağım bir oyun statüsünde.
Oyunun hikayesi de içerisindeki çoğu şey gibi bir gizem adeta, gerçekten merak eden oyuncuların ulaşabileceği bir yapıda ve ilgilenmezseniz öğrenmeniz mümkün değil. Arka planda birçok olay gelişiyor ama siz eğer kitapçığı tamamlayıp sırları çözmez ve bu oyunun kendine has dilini çözmezseniz bunları fark etmeniz mümkün değil. Sadece hikaye anlamında geçerli değil, oyunun içeriğinin büyük bir kısmı için geçerli bu dediğim şey. Başta da belirttiğim gibi bu oyun ciddi anlamda dikkatinizi ve zamanınızı istiyor ve eğer bunu verirseniz, karşılığını yaşattığı olağanüstü macera ile veriyor. Tunic emek vermeniz gereken bir oyun ama karşılığını da fazlasıyla veren bir oyun aynı zamanda. Hakkını verirseniz hak ettiğinizi alırsınız.
Yazı içerisinde birçok kez bir kitapçıktan bahsettim, nedir bu kitapçık gibi bir soru oluşmuş olabilir aklınızda. Bu kitapçık oyundaki eliniz, ayağınız, yol göstereniniz, yardımcınız kısacası her şeyiniz. Bu kitapçık oyunun başında size öyle hemen verilen bir şey değil. Oyunun dünyasında yer yer normal bir şekilde rahatça ulaşabildiğiniz yer yer ise çeşitli bulmacalar çözerek veya yeni bir özellik kazanarak ulaşabildiğiniz sayfaları toplayarak oluşturduğunuz bir rehber. Her sayfa size farklı bir bilgi, farklı bir ipucu, farklı bir sırrın varlığını gösteriyor. Her sayfanın bir anlamı var, her sayfa macerada size yardım edecek bir kaynak ve dahası bu kitapçık bir bütün haline geldiğinde de bir şey temsil ediyor ama onun ne olduğunu yazmayacağım. Onu çözdüğünüz zaman bu oyun neymiş yahu diyorsunuz resmen. Adım adım çözülen sırların sonunda ulaşılan gerçeğin yaşattığı tatmin duygusu tarif edilemez, yaşamanız lazım. Kitapçık üzerinden oynayanı yönlendirme olayını çok beğendim, harika bir fikrin muhteşem bir şekilde uygulanması sonucu ortaya çıkan akıl dolu bir olay.
Oyunda keşfetme hissini çok güzel bir şekilde sağlamışlar ve oyunun sahip olduğu gizemi son ana kadar korumayı çok güzel bir biçimde başarmışlar. Her bir bulmacayı çözdüğünüzde oyunun mantığına ve bulmacaların işleyişine daha da aşina oluyor, sonraki bulmacaları daha da rahat çözüyorsunuz. Oyunun bazı noktalarını çözdüğünüz vakit gerisi çorap söküğü gibi geliyor gerçekten. Oyunun aksiyon kısmındaki ilerleyiş, daha ilk dakikadan kavrayabileceğiniz bir yapıda ama macera kısmını oluşturan bölümlerdeki ilerleyişi her bir sırrı çözdüğünüzde daha iyi kavrıyorsunuz. Bu kısmı nasıl oynayacağınızı öyle hemen çözmüyorsunuz kısacası, kafa patlatarak mantığı anlamaya çalışıyor ve bu mantığı genel bir çözüm yöntemi haline getiriyorsunuz. Bu çözüm mantığını oluşturduğunuz zaman sırları peşi sıra açığa çıkartıyorsunuz.
Toparlamak gerekirse, Tunic beklediğimden çok daha fazlası çıkan bir oyun oldu benim için. Macera oyunu dendiğinde aklıma gelen ilk örneklerin arasına girebilecek kadar sağlam bir deneyim yaşattı. İçerisinde aksiyon ve macera yönü olan iki farklı yapıda oynanış bulundurmasına rağmen bunu bir bütünmüş gibi o kadar iyi sunuyor ki iki farklı yön birbirini çok iyi bir biçimde destekliyor ve genel deneyimin daha iyi bir konuma ulaşmasını sağlıyor. Oyundaki kitapçığın rehber ve yol gösterici konumda olmasını çok beğendim, dahiyane bir fikir ve oyuna kendi karakterini kazandırmış bence. Zelda oyunlarını anımsattığı için birçok yerde benzetiliyor doğal olarak, yer yer klon bile deniyor ama bu oyun bence bir klon olarak adlandırılmayacak kadar kendi karakterine sahip. Oyun oynamayı seviyorsanız, macera hissini dolu dolu yaşamak istiyorsanız sonuna kadar tavsiye ediyorum, kesinlikle oynayın.