The Witcher 3: Wild Hunt Review (Provian)
2015 yılında çıkan bu şaheseri 2018-2019 yılları arasında oynama fırsatına eriştim.. Aslında bu yazıyı o zamanlar yazmam gerekiyordu fakat bir türlü başlayamamıştım. Bugün vakti geldi dedim ve yazmaya başlıyorum. Bu oyun kesinlikle oynadığım en iyi şeydi. Hissettirdikleri, yaşattıkları ve gösterdikleriyle beni büyülüyordu. Oyunu çok yavaş bir şekilde oynamıştım çünkü bitmesini istemiyordum. DLC'leriyle birlikte 3 ay boyunca oynamıştım bu oyunu. Aslında dümdüz oturup bitirmeye çalışsam herhalde 2-3 haftada bitebilirdi. Fakat ben sadece oynamak için değil zaman geçirmek için de giriyordum oyuna. Dağlara Roach'u sürmek, haritada dolaşmak ve yeni yerler keşfetmek bile çok iyi hissettiriyordu. Manzara görünce durup 5 dakika izlemek etrafa bakmak çok hoştu. Neredeyse 4 yıl geçtiği için üzerinden çok fazla da bir şey hatırlamıyorum aslında. Ama bittiğinde boğazım düğümlenmişti, sanki öküz oturmuştu içime. Herhalde 1-2 hafta boyunca boş boş ben şimdi ne oynucam ne yapıcam tarzı düşüncelere girmiştim. Böyle şeyler gerçekten çok iyi bir şey deneyimlediğinizde oluyor. İyi bir film, iyi bir dizi, iyi bir kitap ve iyi bir oyun.. Hepsini bitirdiğinizde aynı hissiyatı yaşayabilirsiniz, boşluğa düşme hissi. O'nu bitirmiş olmak sizin için artık vay be dedirtecek bir anı oluyor üstünden zaman geçince. Şimdi dönüp bakıyorum da harika zaman geçirmişim, oyunda yapabileceğim çoğu şeyi yapmışım. Ayrıca dizisi de çıktı ve 2 sezonu da izledim. O da güzel zaman geçirttiriyor. Harika bir iş olduğunu düşünmüyorum ama iyi bir iş. Bu dünyayı sevdiğimiz için kötü bir şey hissedemeyiz zaten. Sözlerime son vermeden önce şunu söylemek isterim ki, witcher 3 deneyimlememiş adam eksiktir, hayatında bir şey hep yarım kalacaktır. Şans verilmeli, deneyimlenmeli ve keyif alınmalıdır. Highly recommended. Herkese iyi oyunlar.