logo

izigame.me

It may take some time when the page for viewing is loaded for the first time...

izigame.me

cover-The Witcher 3: Wild Hunt

Sunday, June 9, 2024 5:24:37 PM

The Witcher 3: Wild Hunt Review (figure)


The Witcher 3: Wild Hunt

Not
İlk kitaplarını bitirip, ardından oyunlarını sırayla oynayarak deneyimlemiş bulunmaktayım. Bu sebeple 1. ve 2. oyunlara ve kitaplara bolca atıfta bulunacağım.
- İncelemelerim genellikle hikâye ve felsefi ağırlıklı olduğu için, oynanış ve teknik detaylara değinmeyeceğim.
https://steamcommunity.com/sharedfiles/filedetails/?id=3463527112
Hikâye ve Felsefesi
Witcher evreninde gri tona her zaman yer vardır.
Peki nedir bu gri ton? Gri ton; hikâyede iyi veya kötü taraf ayrımının olmaması, olayların çok yönlü değerlendirilmesi ve karakterlerin kendi iç dinamikleriyle haklılık kazanabilmesi anlamına gelir. Bu durum, bize sunulan seçimlerin içinde boğulmamıza neden olabiliyor.
Oyunun bu tarafsız bakışı, Geralt’ın psikolojisiyle doğrudan bağlantılı. Oyunun başında Geralt, “Hangi taraftayız?” diye sorar. Vesemir: “Kuzey Diyarları.” der. Ardından Geralt, “Bir tarafımız var mıydı?” diye cevap verir. Bu diyalog, aslında karakterin iç çatışmasını net bir şekilde özetliyor.
Geralt; bazen doğru olanı bulamaz, bazen doğrunun önemsiz olduğunu düşünür, bazen ise sadece bir witcher olduğunu kabul eder. Bu karmaşa, 3. oyunla birlikte daha da derinleşiyor. Oyunda Geralt'ın psikolojisini biz şekillendirebiliyoruz. Bazen yumuşak, bazen soğukkanlı, bazen ise tamamen tarafsız bir figüre dönüşebiliyor.
Oyunun gri tonlarını güzel bir şekilde aktardığını, karakterin felsefesinin ise ayaküstü bile olsa hissettirildiğini düşünüyorum. Bu nedenle hikâyenin ve felsefesinin güzel bir oranda sunulduğunu söylemeliyim.
https://steamcommunity.com/sharedfiles/filedetails/?id=3446061988
Karakterler
Witcher 3 ile birlikte karakterler ciddi anlamda derinleşiyor. Hatta sadece ana karakterler değil, yan karakterlerin bile ustaca yazıldığı, bu kadar önemsendiği ve yan hikâyelerin bu kadar özenli sunulduğu nadir oyunlardan biri.
Özellikle, 1. ve 2. oyunlara kıyasla karakterlerin kendilerine özgü düşünceleri ve kişilik yapıları daha belirgin hâle geliyor. Bu sayede daha canlı, daha samimi karakterlerle empati kurmak da kolaylaşıyor.
Ve evet, bazı yan görevlerde üzülmeniz bile mümkün. Çünkü bu evrende hiç kimse sadece “yan karakter” değil.
https://steamcommunity.com/sharedfiles/filedetails/?id=3455038592
Ambiyans
Karanlık fanteziyi bu kadar başarılı işleyen çok az oyun vardır. The Witcher 3, bu türün en iyilerinden biri.
Ortamın kaotik yapısı, şehirlere sinmiş umutsuzluk, acımasızlık, Orta Çağ’ın ağırlığı – hepsi oyunda öylesine doğal bir şekilde işleniyor ki oyuncuyu içine çekiyor. Üstelik bu etki anlık değil, sürekli olduğu için. Bu dünyadan kopmak kolay olmuyor.
Bazı anlarda sadece at sürmek bile başlı başına bir zevk haline geliyor. Bu bile oyunun ambiyans başarısını özetliyor aslında.

RPG Unsurları
Rol yapma öğeleri çok derin olmasa da, aksiyon RPG olarak bakarsak gayet başarılı bir yapım olduğunu görebiliyoruz. Buna rağmen çoğu seçimler; bir çok sonuca ve durum etkisine dönüşebiliyor. Ustaca tasarlanmış rol yapma dizaynı, eksikliğini bazı anlarda hissettirse de çoğu zaman güzel bir sunum ile bunu örtpas edebilmekte mükemmel iş çıkartıyor. Kısacası, özet geçersek; Günümüzde ki çoğu oyuna kıyasla mükemmel bir rpg tasarısı bulunuyor.

Kişisel Kısım
En Sevdiğim Karakter: Regis
En Sevdiğim An: Witcherların Kaer Morhen'de buluşmasıyla eskileri yad ettikleri an.
En Sevdiğim Görev: Gwent Görevleri