The Sims 3 Review (Phoenix In The Dark)
The Sims 3, oynama süremden de anlaşılabileceği gibi en sevdiğim oyunlardan birisidir ve bana kalırsa en ufak kusuru yoktur. Gelin, bu oyunu neden bu kadar çok sevdiğime beraber bakalım.
1-) Özgürüm
Açık dünya oyunlarından en çok beklenen şey özgürlüktür. Bu oyun bana bu özgürlüğü fazlasıyla veriyor. Kıyafetlerdeki ve makyajlardaki çeşitliliğin yanı sıra, karakterimin yüzüne, vücuduna, kişisel özelliklerine, hayattaki en büyük amacına, en sevdiği renge, yemeğe, müzik türüne kadar karar verebiliyorum. Yaşayacağım evi baştan yapabiliyorum veya şehirdeki istediğim hazır bir evi seçebiliyorum. Eğer kendi evinizi yapacaksanız, oyundaki eşya ve mimari ögeler yine karakter oluşturmadaki gibi çeşitli. Hatta bir eşyanın rengine isterseniz siz de karar verebiliyorsunuz. Yani buraya kadar saydığım her şeyde özgürsünüz ve yaratıcılığınızı konuşturabilirsiniz.
Bir diğer özgür hissettiğim konu ise şu. The Sims 4 oynayanlar bilir. Bir yere gitmek istediğinizde sadece oraya tıklıyorsunuz, bir "Yükleniyor." ekranı çıkıyor ve karakteriniz oraya ışınlanıyor. Bu benim The Sims 4'te en çok eleştirdiğim yan olmuştur. The Sims 3'te ise bir yere gitmek istiyorsanız, taksiyle, bisikletle, arabayla, yürüyerek gidiyorsunuz ve gittiğinizi gerçekten görüyorsunuz. Bir mekandayken yan mekana dilediğiniz gibi yürüyerek rahatlıkla geçebiliyorsunuz. The Sims 4'teki ışınlanma olayı beni gerçekten özgür hissetmemi kısıtlayan bir şeydi. The Sims 3'te ise tamamen bu konuda bile özgürsünüz.
Ve yapabileceğiniz şeylerin bir sınırı yok. Çoğu insan (ben de dahil) bu oyuna başlamadan önce yapabileceklerinin kısıtlı olduğunu düşünüyor. Fakat bu tamamen yanlış. Size tek tek ne yapabileceğinizi söylemeyeceğim çünkü bu aktiviteleri kendiniz keşfetmeniz çok daha zevkli olur.
2-) Gerçeklik
Oyun çok gerçekçi. Karakterlerinizin yaşadıkları olayların da yine sınırı yok ve her bir detay çok ince düşünülmüş. Oyunda haciz gelmesinden tutun, evinizde bazen yangın çıkmasına kadar birçok talihsiz olayla karşılaşabilirsiniz 😀.
Fakat bu gerçeklikten bahsederken şunu da söylemek şart. Evinizde mezar varsa mezardaki ruh sizi ziyarete gelebilir 😊. Fakat korkmayın, ruhlar tamamen zararsızlar. Sadece ziyarette bulunuyorlar. Oyun gerçek olduğu kadar böyle paranormal olaylar da barındırıyor yani.
Bazı DLC'ler ile oyununuza fantastik ögeler de ekleyebilirsiniz.
Supernatural; zombi, peri, vampir gibi canlıları oyuna ekleyen bir DLC'dir.
Late Nate, vampirleri ekler.
Pets, çok nadiren çıkan tek boynuzlu atları ekler vb.
Biraz değinmişken DLC'lerden de bahsedelim.
3-) DLC'li ve DLC'siz Oynanış
Oyun, kesinlikle DLC olmadan da çok zevkli. Eğlencenizi katlamak için DLC de alabilirsiniz. Bu inceleme zaten DLC'siz oynanıştan bahsediyor. İçiniz rahat olabilir. Benim önereceğim DLC'ler de Island Paradise ve Pets 👍🏻.
4-) Oyunlardaki En Büyük Düşmanlarımız: Oyun Hataları (Buglar)
DLC'siz oyunda neredeyse hiç bug yok. Gönlünüz rahat olsun. Eğer bir bugla karşılaşırsanız da zaten bu bug genelde oynanışı etkilemeyen ufak buglar oluyor. Her oyunun ufak tefek böyle bugları vardır. O yüzden benim için sorun olmadı pek.
5-) Karakter Özellikleri ve Çeşitlilikleri
Yukarıda biraz bahsettim zaten ama karakterinize hangi özellikleri ekleyebilirsiniz biraz örnek vereyim.
Tamirde yetenekli, yemek yapmakta yetenekli, müzikte yetenekli, konuşmada yetenekli gibi yetenek özellikleri,
Arkadaş canlısı, düşman seven, iyi niyetli, kötü niyetli gibi sosyal yetenekler,
Çocukları sevmez, aile sevdalısı, titiz, işkolik gibi tamamen karakterinizi etkileyen özellikler,
Şanslı, şanssız, deli, kolay etkilenen, paranoyak gibi ekstra olan, oynanışı ve karakterinizin sosyal ilişkilerini etkileyen başka özellikler de var.
6-) Olmazsa Olmazlarımız: Grafikler!
Oyunun grafikleri bence gayet iyi. Gerçekçi bir duruşu var. (Sims 4'teki gibi animasyon duruşu yok yani.) Dönemine göre güzel grafiklere sahip ki bence günümüze de yetişir.
Gayet uzun bir inceleme oldu, umarım biraz da olsa faydalanmışsınızdır. Oyunun DLC'lerine göz atmayı unutmayın. İyi oyunlar ^^