The Last of Us Part II Review (FORZA)
The Last of Us™ Part II Remastered
Merhaba Serafi^^,
Cılız Lezbiyen ile Bodyci Kezban'ın intikam hikayesine hoş geldiniz. Oyunun Başarımlarında da belirtildiği gibi "İntikam alacaksan, iki mezar kaz."
Yapımı Afetzede zorluk seviyesinde ve oyun-içi süresi olarak 40 saatte bitirdim. Permadeath için başarım olduğunu biliyordum fakat en zor seviye için de başarım olduğu oyunda bayağı ilerledikten sonra farkettim. Kendime ceza olarak en zor seviye ile kalıcı ölüm başarımlarını tek ilerleyişte halledeceğim. Ardından da No Return DLC'sine girişip oyunu fullemeyi planlıyorum.
Öncelikle oyunun olumlu kısımlarından bahsedeyim. Çünkü Olumsuz bölümlerine girdiğimde büyük ihtimal kendimi kaybedeceğim. Bunun nedeni bu kadar kaliteli bir yapımı Woke saçmalıkları ile harcamaları. Bu yüzden önce oyunu övmeye başlayayım. İlk çıktığı günden beri Red Dead Redemption 2 ile birlikte en iyi animasyon kalitesine sahip oyun ifadesi oldukça sık kullanılıyordu. İlk oyun PC tarafına gelmese eninde sonunda Eniştemin PS4'ünü ilk ve bu oyun için gasp edecektim. Neyse, bu kez kesin başlıyorum. :D
Oyundaki mobilite ve hareket kabiliyeti kontrol ettiğimiz karaktere göre değişiyor. Ellie daha kıvrak ve seriyken, Abby daha oturaklı ve oturaklı olarak hissettiriyor. Açıkçası Animasyon geçişlerindeki doğallık konusunda şoke oldum. RDR2 ne kadar başarılı olsa da geçişlerdeki doğallığı bu kadar hissettirmiyordu. Sağlanan bu doğallık oyunun Combatı ve Mobilitesini farklı noktalara taşımış. Bu kaliteyi görünce iki firmanın sıradaki oyunları olan GTA VI ve Intergalactic'i hayal edemiyorum. İlk oyunda gayet iyi olan Gore seviyesi ise ultra, mega, deluxe seviyelerine ulaşmış. Sağlam ve temiz Gore'u her zaman severiz.^^
Grafikleri için pek bir şey söylemek istemiyorum. Sonuç olarak her ne kadar Remaster olsa da özünde 5 yıllık bir yapım. Bu yüzden kaplamalar bazı yerlerde nispeten göze batıyor. Fakat Animasyonlarındaki doğallık her şeyi görmezden gelmenizi sağlayabiliyor. Yüksek yerlerden kendini bırakmak hiç bu kadar göze hoş gelmemişti. İp kullanma fiziği veya Abby'nin yükseklik korkusu yüzünden yüksek noktalardaki nefes alış-verişlerinin değişmesi gibi ince dokunuşlar basit ve etkileyici benim için. :D
Oyunun optimizasyonu ise görece başarılı diyebilirim. Güzel grafikler ve sabit FPS ile oyunu sorunsuz şekilde oynayabiliyorsunuz bir noktaya kadar. Sorunlar yok mu, Klasik Sony Portu derim. :) GPU hatası yüzünden oyundan atmaları mı dersiniz, bazı mekaniklerin buga girmesi mi dersiniz. OneDrive nedeniyle oyunu save edememe ve 1 saatlik oynanışın hiç olması mı dersiniz. Ama ilk oyundaki sorunların hala çözülmediği yerde ölümü gösterip sıtmaya razıyız diyebiliriz. Çıktığından beri en azından düzenli güncellemeler alıyor.
Oyunun bir diğer başarılı olduğu kısmı ise Hikayesi ve Karakterleri. Çıktığı dönemde bu iki etkenin yoğun tepkiler aldığını hatırlıyorum. Benim için ise Hikayesi kusursuza yakın, karakterleri ise Woke'dan arıtılınca epey gerçekçi ve oturaklı. Dina(SJW hariç), Jesse, Owen, Yara, Manny gayet sağlam yazılmış karakterler. Dublajlı oynamama rağmen Manny'nin yaptığı esprilere bayağı güldüm. :D Karakterlerden bahsetmişken Serafiler'den bahsetmemek olmaz. Lost'daki Diğerleri(Others) grubu gibi gizem yaratma, Fallen Prophet kıvamındaki arka plan hikayesi ile merak unsuru güzel işlenmiş.
Hikayenin sunum şekli bayağı hoşuma gitti. Lost yüzünden Flashback kavramından ne kadar nefret etsem de oyundaki kullanımı iyi olmuş. Hikaye iki karakterimizin yaşadığı gel-gitler ile oldukça yalın bir dille anlatılıyor. Yaptığınız her şeyin ve aldığınız her kararın bir etki/tepkisi vardır. Bu yüzden her ne kadar Joel gibi sağlam bir karakteri erken harcasalar da hikayenin başlangıç noktası olarak bunu seçmiş Yapımcı. O yüzden Abby'nin aldığı intikamı haklı buluyorum.
Hikaye anlatımında daha önce iki ayrı karakteri kontrol ettiğimizi oyunlar oynamıştık. Hatta ilk oyununda kontrol ettiğimiz karakteri diğer oyunda avlamaya/öldürmeye çalıştığımız yapımlar da olmuştu. Ama ilk kez aynı oyun içerisinde paralel şekilde iki ayrı hikayeyi oynayıp birleşme noktasına geliyoruz. Yapımcı firma bu noktada aldığı riskli karar ile bence oldukça başarılı bir işe imza atmış. İki ayrı oynanış ile karakterlerimizin yaşadığı değişimleri çarpıcı şekilde hissediyoruz bizde. Bu noktada; Abby olarak serinin ana karakteri olan Ellie ile yaptığımız Boss savaşı bayağı epikti. Basit görünse de bu kadar başarılı bir sekansı uzun zamandır bir oyunda görmemiştim. Aynı şekilde Tommy ile oynadığımız Köşe kapmaca güzel kurgulanmış. Gayet "vurucuydu".
Oyunun finalini de çok sevdim ve sonundan oldukça etkilendim.Ellie yaşadığı travma nedeniyle ara ara Joel'un ölüm anını görüyordu. En sonunda ise ölüm anı yerine onu ne kadar sevdiğini anladığı Veranda'daki Gitarlı halini anımsayınca Abby'i bağışlamayı seçti. Sonuçta ikisi de "babalarını" kaybetmişti.
Gelelim Dananın kuyruğunun koptuğu yere; Woke ve Social Justice Warrior saçmalıklarına. Yaklaşık 10 yıldır PlayStation markası; Netflix, Disney ve Amazon'a nispet yaparcasına artık Hold my Beer seviyesine geldi. Öyle ki(Bundan sonrası Horizon serisi ve Ghost of Tsushima oyunları için spoilerdır)Horizon serisini özellikle ikinci oyunu ele alalım. Yahu İnsan nüfusu komple yer yüzünden silinmiş, yaşam zor zar tekrardan başlamış. Bir kadın savaşçı ile karşılaşıyoruz. Diyor ki evdeki karımı çok özledim. Ulan İlk Çağ koşullarında yaşıyorsunuz, en büyük misyonunuz üremek olmalı normalde. GoT deseniz tam evlere şenlik. Biseksüel Shinobi Ninemiz vardı oyunda yahu. Granny çıldırmış. Orta Çağ Japonya'sından bahsediyoruz.
İlk oyun nispeten eski bir yapım olduğu için Yönetmen Neil Druckmann'ın bıyıkları yeni terliyordu. Bu oyun ise kendisi artık baskın bir Yönetmen olduğu için yardırmış durumda. Daha oyunun ikinci sahnesinde Ellie olarak Bara gidiyoruz ve arka planda iki erkeğin konuşmasına denk geliyoruz. Diyor ki dün gece çok iyiydi, tekrar yapar mıyız. Çok önemli değil ama Kıyamet kopalı 25 yıl oldu, 3-5 kişi kaldı Dünya'da.
Bunlar yetmedi mi. :8 Sorun değil. Oyundaki diğer ana karakterimiz Abby var. Böyle VOCAAAT şeklinde yapılı bir arkadaşımız malum. Peki bu karaktere ne olsun. Kulağına fısıldasınlar.30 yıllık oyunculuk hayatımda ilk kez kulağıma fısıldandı bu şekilde. Genelde RPG oyunlarında da Romance vardır fakat hiç biri zorunlu değildir.
Neyse en azından Abby'nin neden "köpekleri" sevdiğini anlamış olduk.:D Dina desek tam bir İsviçre Ordu Çakısı. SJW kelimesinin sözlük karşılığı direk. Biseksüel?, Yahudi, No bodyshame. Forumdaki bir arkadaşın dediği gibi benim koltuk altımda o kadar kıl yok.:) Diğer tarafta 13 yaşında varoluş sancısı yaşayan bir çocuk olarak vurgulanan Lev. Sevdik değil mi. Evet, ne kadar sempatik gelse de karakteri canlandıran kişinin Trans bir birey olduğunu öğrenince bütün hevesiniz kaçabilir.^^ Bu kadar çirkinlik ve mide bulantısından sonra oyunun müziklerinden bahsederek kapanışı yapalım. Yoksa daha da söveceğim. :$
Serinin en başarılı olduğu kısımlar bence Müzikleri. İlk oyunda Yalnızlık ve Çaresizlik duygularını müzikler ile çok başarılı aktarmışlardı. İkinci oyun ile birlikte gelen Sevgi ve İntikam temalarını ise harikulade yansıtmışlar. Bazı noktalarda Ünlü yönetmen John Carpenter esintileri hissettim. Bildiğiniz gibi genelde filmlerinin müziklerini de kendisi yapıyordu.
İlk oyun gibi ikinci oyunu da Dublajlı olarak oynadım ve gayet beğendim. Türkçe Altyazıyı geçtim, insanın kendi dilinde oyun oynaması gibi bir keyif yok. Bunun lüks değil de gereklilik olduğu günleri de görürüz umarım.
Günün sonunda Yaramaz Köpek şaheser olma potansiyeli olan yüksek kalibre bir yapım ortaya yokmuş. Serinin gelecek oyununda umarım Woke saçmalıklarından bir nebze uzak dururlar. Daha anlatılacak çok hikaye var. :)
"Mücadelen uzun olsun - Ve Ölümün de çabuk."
https://www.youtube.com/watch?v=35UTD2Sm4NU