The Last of Us Part I Review (Adem)
The Last of Us, oyuncuları post-apokaliptik bir dünyaya götürüyor; burada insanlık, Cordyceps adı verilen bir mantar türünün yol açtığı bir salgın sonucu çöküşün eşiğindedir. Oyun, bu dünyada hayatta kalmaya çalışan Joel ve Ellie adlı iki karakterin hikayesini anlatır. Joel, kaybettiği kızının acısını hala yüreğinde taşıyan, yaşlanmış bir kaçakçıdır. Ellie ise, salgından etkilenmeyen genç bir kızdır ve belki de insanlığın kurtuluşunun anahtarıdır.
Hikayede, bu iki karakterin Amerika Birleşik Devletleri’ni boydan boya geçen tehlikeli ve duygusal bir yolculuğunu takip ediyoruz. Bu yolculuk sırasında, Bizler insan doğasının en karanlık ve en aydınlık yönleriyle yüzleşiyoruz. Joel ve Ellie’nin ilişkisi, oyun boyunca gelişir ve derinleşir; başlangıçta birbirlerine karşı güvensiz ve mesafeli olan bu ikili, zamanla birbirlerine güvenmeyi ve hatta sevmeyi öğrenirler.
The Last of Us, sadece bir hayatta kalma hikayesi değil, aynı zamanda kayıp, pişmanlık, fedakarlık ve sevgi hakkında güçlü bir anlatıya sahiptir. Oyun, karakterlerin geçmişleri ve iç dünyaları üzerinden, oyunculara insan olmanın ne anlama geldiğini sorgulatır. Ellie’nin gençliğinin masumiyeti ve Joel’in yaşamının acımasız gerçekleri arasındaki kontrast, hikayenin duygusal etkisini artırır.