The Evil Within Review (Ortak)
Kendine has tarzı olan, tuhaf içerikleri ve özellikleri olan değişik bir korku oyunu. Severek oynadığım oyunlar kervanına giren oyunlardan birisi oldu bu 2014 yılında çıkmış oyun. Çıktığı yıl her ne kadar kendisinden görsel olarak, içerik olarak, hikaye olarak iki gömlek üstün oyunlar çıkmış olsa bile kendine has tarzı ve hikayesi olan güzel oyunlardan birisidir. Oyunun tarzını ve anlatılan şeyleri Matrix ve Avatar serisine benzetiyorum, oyunu oynamış herkesinde böyle düşündüğünü biliyorum. Korkunç versiyonu tabii ki Matrix ve Avatar filmlerinin bu oyun. Başarılı buldum diyebilirim.
Hikayemiz yağmurlu bir akşam vakti Krimson şehrinde başlıyor. Oyunda ana karakterimiz olan Sebastian Castellanos ve yardımcılarımız; Juli Kidman, Joseph Oda ve ismini bilmediğimiz bir polis memuru ile birlikte Beacon Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesine gidiyoruz. Hastaneye müdahale etmek için gitmemizin sebebi ise hastanede katliamların başlamasıdır. Hastaneyi araştırmak için gittiğimiz esnada insanların yerde ölü bir şekilde yattığını görüyoruz, belki bunları yapanın ne olduğunu buluruz umuduyla kamera odasına girdiğimizde, kötü karakterimiz olan Ruvik tarafından bayıltılıp "Stem" isimli proje aracılığı ile Ruvik'in zihninde uyanı veririz. Ruvik varlıklı bir çocuktur. Bir gün ablası ile ahırda oyun oynarken fakir köylülerin kundak eylemine maruz kalır ve ablasını kaybeder. Ablasının ölümüne dayanamayan Ruvik, Stem projesini kurar ve yaratacağı gerçeklikle ablasını geri getirmeyi hedefler. Matrix ve Avatar örneği gibi tıpkı. Fakat bizim sadece bir dedektif olmamız ve yerine getirilmiş bir emir üzerine, hastaneyi araştırmaya gitmemiz ve bundan dolayı Ruvik'in bize bu kadar eziyet çektirmesi çok saçmaydı. Ablanı molotof atarak geberten fukara çiftçileri gebert kardeşim, bizden ne istiyorsun anlamadım. Devamında da bolca gerilimli ve balya balya ter akıtacak ortamlarda bir hikaye beklemektedir. Açıkçası ilginç bir şey denemeye çalışmışlar hikaye konusunda, lakin hikaye tuhaf ve bir o kadar güzeldi. Bölüm tasarımları olsun, Boss savaşları olsun, tasarlanmış karakter olsun, bunlar hep güzeldi benim için.
Oynanış ve teknik kısmı en çok zorluk çektiğim kısımdı bu ilginç oyunda. Oyuna farklı bir hava katmak için oyunu geniş ekran yapmayıp, bir sinema filmi gibi belli bir ölçüde oynamaya zorlamışlar. Allah'ın belası şeyi değiştiremiyoruz birde. Çözüm yolu aradım ancak dosya indirmek gerekiyormuş, bende o yüzden çok oralı olmayıp geliştiricinin benden istediği gibi oynadım. Zor katlandım diyebilirim ekrana. Ekran kadar sinir olan bir şey daha varsa o da ekranın sallanmasıydı. Koşunca ekran sallanması gibi bir saçmalık olabilir mi yahu? Zaten kamerayı iyice ayarlamamışsınız, dar yerlere girince kamera ebesinin nikahına kayıyor. Her şey düzenliymiş gibi de boktan boktan icatlar üretmişsiniz oynarken çok kez baygınlık geçirdim. Rahatsız olduğum şeyler sadece bunlardı ama bayağı rahatsız oldum! Silah kullanma konusunda, böyle bir Korku-Hayatta Kalma oyununda silah kullanmanın zor olması, oynayan kişiyi çaresiz bırakabilecek olması güzel olmuş. Silah demişken silah çeşitliliği de çok fazla. Zor bir oyun olması hoşuma gitti, teknik açıdan beğendim oyunu. Grafikler bence oyunun en kötü sorunuydu bu oyunda. Kaplamalar eskiydi ve renkler iyi ayarlanmadığından beni boğuyordu fakat güzel bir oyundu.
Oyunun yapımcısı çoğu Resident Evil oyunlarını yapan Shinji Mikami. Eski oyunlarındaki havayı buraya aktarmayı ihmal etmemiş. Yer yer Resident Evil 4 havası almadım değil bu oyundan.