Tempest Rising Review (Gökhan)
Gereksiz yere lafı uzatmaya gerek yok. Eski Command & Conquer tiplemesindeki RTS oyunlarını oynayıp sevdiysen, bu oyuna da bayılacağın kesin. RTS fazla rağbet görmediği için piyasada buna benzer yeni oyun sayısı az ve Tempest Rising de bu boşluğu doldurmaya aday.
Hikâye modu, klasik bir RTS campaign gibi, multiplayera geçmeden önce evreni ve birimleri tanıtıyor. RTS oyunlarında hikâye anlatımlarını çok sevsem de StarCraft I-II’den sonra beni gerçekten tatmin eden bir hikâye anlatımı görmedim; muhtemelen bir kez oynayıp multiplayera geçeceğim.
Bu oyun için asıl önemli olan, oyunun canlı bir multiplayera sahip olması; sağlam bir ranked sistemi, hileyi engellemeleri ve taraflar arasında denge kurmaları. Bunlar korunduğu ve geliştirildiği sürece oyun uzun süre oynanır. Üstelik müziklerde Command & Conquer’dan tanıdığımız Frank Klepacki dokunuşları da var.
Kısacası, tanıdık hissettiren ama aynı zamanda yeni bir RTS arıyorsan, Tempest Rising denemelisin.