logo

izigame.me

It may take some time when the page for viewing is loaded for the first time...

izigame.me

cover-Tales of Arise

Monday, November 4, 2024 9:38:32 PM

Tales of Arise Review (Emirates)

Bu oyun hakkında çok sığ ve kabaca 'kafasız' yorumlar yapıldığını gördüm. Bu incelemeyi okumanızı ve üç beş kelime ile eleştiriden uzak, hakaret etme niyetli yorumlardan uzak durmanızı şiddetle tavsiye ediyorum.
Tales of Arise oyunu bir Japon RPG oyunudur. Ben hayatımda ilk defa bu oyunla beraber JRPG türüne adım attığımı söylemek isterim. Japon kültürüne hakim değilim, JRPG oynamadım ve aslında bir iki popüler anime dışında hiç animelerle kaynaşmışlığım yok. Benim gibi birini bile hikayesiyle içine çeken bir oyun olmuş. Eğer benim gibi anime meraklısı olmayan ve bu oyuna biraz şüpheyle bakan birisiyseniz, bu fikrinizin oyuna girdikten sonra tersine dönebileceğini söyleyebilirim. Hikayesi oldukça sürükleyici ve temellendirilmiş bir hikaye. Hikayeyi her ayrıntısına kadar biz oyunculara aktarmaya hevesli bir ekibin işçiliği olduğunu gayet belli ediyor. Ben hikayesinin başlangıçta yüksekten başladığını, sonlara yaklaştığında biraz ritmini düşürdüğünü ve finalde ise zirve yaptığını hissettim tamamen. Hikayesi kesinlikle içine girmek isteyenleri doyuracak kadar dopdolu. Fakat hikaye anlatımı konusunda bazı oyuncuların şikayetlerinin biraz yerinde olduğunu söylemem gerek. Bu şikayet şu ki:
Bol bol animasyon ve diyaloglar var. Hikaye anlatımı için müthiş etkililer. Karakterlerin ana konular dışında kendi aralarında konuşmaları, yedikleri-içtikleri hakkında bile yaptıkları tartışmalara şahit olmak benim için hikayeye girmemi kolaylaştıran şeyler oldu ama bundan çok hoşlanmayan oyuncuları da anlayabiliyorum. Çünkü bazı bölümlerde art arda iki-üç animasyon ve üstüne üç-dört diyalog izlediğim oldu. Buralarda hikayeye ayrıntılar eklemek adına koymuşlar bu görüntüleri fakat gerçekten tek amacınız oyunu oynamak ve deneyim etmekse sizin boğazınızı sıkıp nefesinizi kesecek cinsten bir durum bu. Niyetiniz hikaye dinlemek, okumak, izlemek değilse bu oyuna girişmenizi pek önermem açıkçası. Fakat hikayenin içine dalmayı ve belki de biraz anime izlemeyi seviyorsanız bu oyuna bayılacaksınız. Önemli anları animasyon sahneler dışında anime çizimler olarak resmetmeleri benim hoşuma gitti. Bazı yerlerde oyun görüntüsünden bir anda anime bir görüntüye geçmek bende film izliyormuş keyfi yarattı.
"Madem bu kadar animasyon var, film gibi falan; peki bu oyunun seslendirmesi nasıldır?" diye sormak gayet normal ve bu soruya cevabım iki şekilde olacak. Ben oyunun büyük kısmını Japonca şekilde oynadım ve bitirdim. Japoncasını ben çok başarılı buldum. Klasik bir Japon duygusallığı, tepkileri elbette var ama zaten Japon yapımı olduğunu bildiğim bu oyunda beni bu tepkiler rahatsız etmedi. Aksine gayet zevk aldım. Bu zevkimin belki İngilizce olarak devam edebileceğini sanarak oyunu açtığım bir seferde seslendirmeyi İngilizce olarak değiştirdim. Maalesef İngilizce oynarken o duygusallığı, abartı tepkileri göremedim. Aksine çok bariton sesli tam bir Amerikan filminden fırlamış ana karakter sesiyle karşılaştım. Şirin şirin kız karakterlerin ise seslerinin gereksiz seksi olduğunu gördüm. Anlayacağınız üzere İngilizce seslendirme oyunu bir Japon yapımından bir anda sert bir Amerikan yapımına dönüştürüyor. Başlangıçtan itibaren Japonca oynadığım için İngilizce seslendirmeye pek tahammül edemedim ve tekrar oyunun ana diline dönüş yaptım. Fakat oyuna İngilizce başlamak isteyen oyuncular için iyi bir seslendirme ile karşılaştığımı söylemeliyim ama dediğim gibi yapmacık bir Amerikan havası hakim. Bu yorumu dikkate alarak oyunda seslendirme seçiminizi yapabilirsiniz. Yine de her iki seslendirme de fark etmeksizin çok profesyonel seslendirmenlerin çalıştığı her şekilde belli oluyor.
Çok fazla hikaye ve seslendirmeden bahsettik. Neticede bu bir oyun, hiç mi oynanış yok yav bunda?? Elbette çok başarılı bir oynanışı var. Oyunun sonlarına doğru elinizde toplam altı farklı karakter oluyor ve evet bu karakterlerin hepsini oynayabilirsiniz. Ben şahsen ana karaktere bağlanmak istediğim için diğer karakterlerin hiçbirini kendim oynamadım. Sizler tarzını daha çok beğendiğiniz, oynamaktan zevk aldığınız başka bir karakterle de oynayabilirsiniz ki bu kimileri için çok önemli bir özgürlük. Ben şahsen oynadığım bu tarz oyunlarda ana karaktere bağlanıp hikayeye dalmayı seviyorum, bu sebeple başka karakterleri denemek bile istemedim. İnternette gördüğüm üzere tüm karakterlerin beceri ağaçlarına ve oynanışlarına en az ana karakterinki kadar özenmişler. Bu çoklu karakter dışında söyleyebileceğim şey oyun size ekipmanlarınız konusunda pek bir özelleştirme vermiyor fakat beceri ağacınıza vereceğiniz puanlar ve toplamda kullanabileceğiniz altı arte(skill) konularında gayet özgür bırakıyor. Aynı anda altı tane yerde, altı tane de havada kullanabildiğiniz arteleriniz oluyor fakat oyunda toplamda bir sürü arte açabiliyorsunuz. Kendi oynayış tarzınıza göre istediğiniz altışar arteyi kombinleyebilirsiniz. Ekipman konusunda ise dediğim gibi pek bir seçeneğiniz olmuyor. Elinize yeterli malzeme geçince üretip kuşanabildiğiniz en güçlü zırhı kuşanıyorsunuz. Ekipman ile bir build oluşturmak bu yüzden mümkün değil. Oyunda bir ekip olduğunu dile getirmiştik. Bu ekibinize stratejiler belirlemekte mekaniklerimizden biri. Dört farklı kategoride istediğiniz gibi strateji belirleyebiliyorsunuz. Örneğin kendinize bir atak stratejisi ayarlayıp içine şu şekilde komutlar ekleyebiliyorsunuz: "Karakterin canı %50 altına düşerse iyileştirme artesi kullan. - Ekipten birinin canı %25 altına düşerse düşmandan uzaklaş." gibi gibi komutlar ekleyerek kendinize özgü dört ayrı strateji yapabilirsiniz ki bu oyunun ekip oynanışında bulunan bence en temel mekanik. Oyunun genel mekaniğine vereceğim puan gayet yüksek olur.
Şimdi gelelim oyunun benim adıma sıkıntılı kısmına. Kimileri için animasyon ve diyalog sıklığı bir dert olabilir demiştik fakat bu benim için sorun olan kısım değil. Benim için sorun olan kısım: Bu kadar kısıtlı düşman çeşitliliği ve sürekli bir savaş durumu olması. Oyunu birkaç bölüme bölmüş yapımcılar, bununla birlikte oyunda farklı bölgeler de mevcut. Genel olarak bu bölgeler ve bölümler arasında düşmanlar değişiklik gösteriyor. Aslına bakarsanız çok fazla bölüm ve yeterince sayıda farklı bölge bulunmasına rağmen bu kadar çok aynı düşmanla karşılaşmak beni oyunun son bölümünde artık zıvanadan çıkarttı. Normalde her girdiğim bölgede her bir yaratığı keserken, o son bölümde yaratıklarla savaşa girmemek için yanlarından koşa koşa kaçar hale geldim. Hatta girdiğim savaşlar daha kısa sürsün diye oyunun zorluğunu son anlarda düşürmüş bulundum. Oyunun sonuna kadar bunu çok dert etmemiştim fakat son bölümde o kadar çok mini boss olarak anabileceğimiz yaratığı bölgeye yaymışlar ki artık dayanılmaz bir hale geldi. Her bir fight 4-8 dakika arası değişiklik gösteren sürelerde bitiyordu. Bu son bölüm olduğu için zorlaştırmak ve uzatmak istemiş olabilirler. Fakat oyunun sonlarına yaklaşan bölümünde bu düşman yetersizliği boy gösterdiği için, son bölüme kadar artık o tahammül barımızı dolduruyor. Bu oyunun sonlarında kendini gösteren bir sorun olsa bile beni o bölümde bile rahatsız etmeyi çok iyi başardı yapımcılar. Normal şartlarda birkaç saat başından kalkmadan bitirebileceğim final bölümünü üç dört mola ile bitirmek zorunda kaldım. Biliyorum burada bu sorundan çok bahsettim ve şimdi belki de içinize bir kurt düşürdüm. Fakat bu kadar rahatsız olmanızı gerektirecek bir şey yok. Oyunun başlangıcından itibaren büyük bir bölümünde tüm mobları keşfetmek ve nasıl yenileceğini öğrenmek gayet keyifli.
Ben bu oyunu gayet sevdim ve beni JRPG türünü sevmeye ittiği için de minnettarım. Oyunun içinde bulunan birçok yan görevi yapmadım. Ana hikaye bittikten sonra yan görev kovalayan bir oyuncu olmadım hiç. Fakat ana hikaye süresince merak edip yaptığım yan görevler de gayet güzellerdi. Hem yapması kolay ve kısa hem de ayrı hikayeleri olan merak uyandırıcı yan görevleri bulunan bir oyun Tales of Arise. Yani dibine kadar kurutmak isteyen oyuncuları 42 saat oynanıştan fazlası bekliyor.
~Emirates