Stray Review (Atesceken70)
26 Yaşında ve 5 yaşından beri oyun oynayan bir adam olarak şunu ilk başta söylemek istiyorum BEN ÖMRÜM BOYUNCA 1 KEZ BİLE MOTİON SİCKNESS OLMADIM Ama bu oyunda 4. saate doğru ciddi ciddi kusasım geldi. Dün gece başlayan mide bulantısı baş ağrısı bulanık görme gibi belirtiler bugün akşam saat 11 e doğru geçti. İnanılmaz bir baş ağrısı ve mide bulantısı yaptı özellikle oyun bana. Yani iki şeye bağlıyorum ya bir kedi olduğumuzdan ve sürekli alçak bir kamera açısı ile dünyaya baktığımızdan dolayı bu kadar beni etkiledi. Yada devamlı oraya buraya zıpladığımızdan ve sürekli loş ortamlarda dolaştığımızdan dolayı diyicem ama benim 200 Saat dark and darker sürem var yani loş ışıktan dolayı olduğunu da pek zannetmiyorum ama bilmiyorum. İnanılmaz yordu oynarken beni bu elementler. Onun dışında güzel oyun ya. Tatlı kaybolmuş bir bebişi kontrol ediyoruz. Gecekondu mahallesinin şebeke sisteminde mahsur kalmış bir "asistana" Bir beden bulmasına yardım ediyoruz. Ve oyun boyunca ona verdiğimiz uçan drone bedeniyle birlikte dolaşıyoruz. Yani oyun daha iyi olabilirmiş bir çok konuda. Gecekondu mahallesinde rahat bi 2-2.5 saat falan geçirdik galiba "Şuna git. Şunla konuş. Şundan şunu getir. Şuraya git şöyle bir defter al" Falan derken rahat bi 2.5 saat falan orada dolandım bir de nota bulmaya gazoz bulmaya falan kastım o yüzden de o kadar dolandım ama :D Aması işte yani oyunun öyle çok bir numarası yok aksiyon ve interaktivite kısmında. Oyunda sadece 1 tane aksiyon sekansı hatırlıyorum o da 1 şeyin üstüne atlıyorduk galiba ve yokuş aşağı o şeyle beraber şu zork mudur zark mıdır neyse işte böceğe benzer şeylerin arasından sıyrılarak geçiyorduk. Bir tek o vardı aksiyon diye bileceğim sahneler arasında. Onun dışında zortlardan kaçtığımız bir kaç yer var onları falan patlattığımız bir kaç sekans var ama öyle aşırı bir numarası yok. Oyun kendi evreninin çok açıklamıyor bu arada. Mesela bi 300-400 yıl falan olmuş bu sıkıştığımız şehirden insanlar yok olalı. En az bi ondan 100 yıl yada 50-60 yıl önce de insanlar bu kubbe şehri yapmışlar. Yani spoiler olucak o yüzden burdan sonrasını oynamadıysanız okumayın da b-12 nin dediğine göre oyunun sonunda bir salgın kopmuş şehrin içinde ve herkes ölmüş. Yani bu salgın mesela şu devasa duvarlarla birleşmiş etten duvarlar örmüş gözlerle bir bağlantısı var mı ? Salgının sebebi bu böceğimsi varlıklar mıydı ? Bu böceklerle o duvardaki enfeksiyon gibi yayılan etten oluşan şeyler bağlantılı mı yoksa o devasa gözler le mi bağlantılı ? O Gözler ne bir kere o çok iglincime gitti ? Bizim robotlardan hiç kimse acaba o gözleri gördü mü ? Zannetmiyorum bu arada robotlardan hiç birinin o gözlere şahit olduğunu. Lağımlarda sadece 1 tane falan kişiliği olmayan yarı aktif bir robot görmüştüm sadece. Yarı aktif bir şekilde bizim haraketlerimizi takip ediyordu. Epey bir dead space havası vardı bu arada onu söylemek isterim. Yani oyunu oynarken o lağım bölgelerinde içimden "Ulan baya baya dead space bu" Diye geçirdim. Çünki epey benziyor hatta o duvarda asılı duran ve yarı canlı robot demiştim ya o da bildiğin dead space de ki duvarla bütünleşmiş yarı canlı yarı necromorph olmuş bedenlerinin sadece üst kısmı olan insanlara bir gönderme gibiydi. Ve işin ilginç tarafı dead space de mesela ishimura nın o hale bir kaç günde geldiğini biliyoruz mesela. Hadi taş çatlasın 1-2 hafta. Ama o duvardaki robota geldiğimde şeyi düşünmeden edemedim "Ulan bu zavallı robot bu iğrenç korkunç ve dehşet verici yaratıkların de duvarlarda büyüyen bu korkunç etten enfeksiyonların olduğu bu kabus gibi mekanda asırladır en az 3-4 asırdır yalnız başına duruyor. Acaba en son benden önce buraya bu robotla iletişime geçen ve yaratık olmayan en son kişi kimdi. En son bu robot kendi isteği ile yada bir insanın isteği ile ne zaman haraket etti" Gibi düşünceleri düşünmeden edemedim. YA ANLAYACAĞINIZ Ben distopik post-apocalyptic eserlere BAYILIYORUM AMKK BAYILIYORUM XDD Ben distopik ve böyle post-apocalyptic eserleri sevmesem yüzüne bakılacak oyun değil onu söyleyim bu arada çünki kedi olmak dışında oyunda yaptığımız hiç bir yarrak yok yani. Oyunu en çok sevmemin sebebi benim ömrüm boyunca EN EN EN EN EN EN Çok sevdiğim eserleri sevmemin nedeni ile aynı. Ben distopyaya ve post-apocalyptic evrenlere bayılıyorum ve ne tesadüftür ki benim en çok sevdiğim kurgusal evrenlerden bir tanesi de city of ember dır. Neredeyse aynı konuya ve işleyişe sahip olan bir roman ve bir film. Sonsuz zamanın içinde kaybolmuş olan ve kimlik bunalımı yaşayan robotlar. Zamanın bile unuttuğu ve neden yapıldığı yada NEYDEN korunmak için inşa edildiği bilinmeyen bir şehir. Yok olmuş yitmiş gitmiş insanlar/insanlık. Ve bu atmosferi bize bir kedinin gözünden gösteren bir oyun. O Yüzden çok beğendim. Yorumumu bitirmeden önce iki şeye değinmek istiyorum. 1. Si şehirden çıkmanın "Zorluğu" İle alakalı olan spekülatif yaklaşımla ilgili. Yani biz daha ilk sahneden şehre girerken aslında dışarıda başlıyoruz. O Kadar dışarıda gibi hissetmesek de baya baya dışarıdayız yağmur yağıyor gök yüzü var vs vs dışarıdayız. Ve ulan baya baya düştüğümüz yer O KADAR YAKIN Kİ BU GECEKONDU MAHALLESİNE İnanılır gibi değil arkadaş siz şimdi 400 YIL BOYUNCA Amk 10 adımlık yeri bulamadınız mı ? He tamam bak şey var o gece kondu mahallesi ile o düştüğümüz çöplük gibi alanın arasında o tuhaf böcek gibi yaratıklar var ama yani 400 yıl be arkadaşım illa bir kaç yüz yıl öncesine kadar o yaratıklar yoktur diye düşünüyorum. Bence o yaratıklar AYNI DÜŞTÜĞÜMÜZ YERDEN Falan gibi bir yerden şehre sızdılar. Hatta ilk sahnede o yaratıklar o otomatik açılan çöp kapısı gibi şey açılınca çöplerin içinden çıkıp içeri girdiler. Yada şehrin bir noktasında b-12 nin bahsetiği gibi bir salgın yada bir enfeksiyon sonrasında başladılar. Ama ben zannediyorum ki bu yaratıklar dış dünyadan geldiler. Yani neyse en az 100-200 yılları vardı bu robotların şehri özgürce keşfede bilmesi için yani o kadar da zor değil lan şehirden çıkmak. Elinizin altında eşşek yükü ile materyal de var. O Düştüğümüz yerden bi yukarı baktın mı zaten gök yüzünün gözükmesi gerekiyor mantıken :D Nasıl oldu da 300-400 Yıldır mahsur kaldınız aga siz orada ? Yani özgürlük 2 mahalle arkasında olunca insan biraz sorguluyor sadece. Orayı bi bulsalar aha MAKSİMUM 1 Ayda oraya bi tane platform inşa edersiniz ahanda sana özgürlük. Yani bu pek mantıklı gelmedi bana ama tabi oyun işte şehirde robotlar olması gerekiyor :D Kim bilir belki de o otomatik kapıya yakın mahallelerdeki bazı robotlar kaçmışlardır bile o çöp kapısını kullanarak. Çünki hep bir "Dış dünyalılar" Lafı geçiyor. Belki bu laf sadece dış dünyaya gitmek isteyenlere verilen bir ad değil belki de bir kaç asır önce dış dünyaya gitmeyi başaran robotlara da verilen bir addı kim bilir. Neyse son olarak de diyeceğim şey şu bizim robotun ismi b-12 ya. Hafızası gelmiyor hani :D Baya hatırlamakta zorluk çekiyor oyun boyunca ve ölmeden öncesine kadar hatırladıkları katman katman geliyor. Bence bilerek ismini b-12 koymuşlar küçük bir şaka manasında :D Neyse öyle işte. Epey sevdim oyunu ama sevmemin ana nedeni dediğim gibi dystopia ve post-apocalyptic hayranlığım ve tutkumdan geliyor olması. Oyun mekanikleri aksiyon ve interaksiyon çok yetersiz oyunda. Benim gibi bu iki konsepte bir tutku düzeyinde hayranlığınız yoksa genel olarak çok da güzel bir oyun değil açıkçası. Yer yer aynı sıkıcı şeyleri yapmaktan ve aynı yerlerde gezmekten bir yerden sonra çok bunaldım oyunda. O Kısımlar çok daha iyi yapıla bilirmiş. Onun dışında atmosferi post-apocalyptic loru ve kedi için alınır.