Spec Ops: The Line Review (TheKeshig)
Dragon’s Dogma 2 çıkasıya kadar oynayacak bir oyun arıyordum. Çok da uzun olmaması gerekiyordu. Çok önceden aldığım ancak eski olduğunu düşündüğüm için çok da oynamaya yanaşmadığım bir oyunu denemek istedim. Çünkü en son oynadığım oyun olan Bully’den sonra daha eski oyunlara olan bakış açım değişmişti. İyi ki de öyle olmuş.
Spec Ops yaklaşık 6 saatlik olan oyun süresi boyunca güzel oynanış mekanikleriyle, kompakt bir deneyim ve çok etkileyici bir hikaye sunmayı başarıyor.
Hikayesi gerçekten çok önemli o yüzden spoiler vermeden kısaca anlatmaya çalışıcam.
HİKAYE
Dubai’ye kahramanımızla ulaştığımız dönemden 6 ay önce, tarihin en büyük kum fırtınalarından birisi yaşandı. Daha önce Dubai’nin kaymak tabakası tüm varlıklarını alarak şehirden uzaklaştı ve paçayı kurtardı. Bu esnada Afganistan’dan Amerikaya dönen 33. ordunun başında, komutan John Konred bulunuyordu. Konred Amerikaya dönüş yolundayken, Dubai’de kalan kişileri şehirden kurtarmak için 33. ordusuyla birlikte gönüllü oldu. Ancak Amerikan hükümeti bu duruma karşı geldi ve şehri terk ederek eve dönmelerini istedi.
Büyük kum fırtınalarından dolayı şehre olan tüm ulaşım ve iletişim yolları kapanmıştı. Şehirde iletişim sadece en büyük radyo istasyonu aracılığıyla sağlanabiliyordu. Tükenmek üzere olan kaynaklar, şehrin farklı bölgelerinde başlayan isyanlar ve saatte hızı 130 kmye ulaşan fırtınalarla baş edebilmek için 33. ordu bazı kurallar belirledi. Şehirle kurulan son iletişimde, 33. ordunun yaklaşık 1000 sivilden oluşan bir konvoyu şehir dışına çıkarmak için onlara eskortluk yaptığı öğrenilmişti. Ancak kervandan haber alınamayınca Birleşik Arap Emirlikleri 33. orduyu ihanetle suçlayıp Dubai’yi yaşam olmayan, terk edilmiş bir şehir olarak ilan etti.
Kahramanımız Dubai’ye ulaşmadan 2 hafta önce bir radyo sinyali Amerika Birleşik Devletlerine ulaştı. Bu mesajda Komutan John Konred şu sözleri sarf ediyordu: ‘Ben Komutan John Konrad, Amerika Birleşik Devletleri ordusunun Dubai’deki insanları şehirden çıkarma çabası büyük bir hüsranla sonuçlandı. Ölü sayısı: çok fazla.’ Bu mesaj üzerine Amerika Birleşik Devletleri güvendiği 3 askeri, gizli görev altında Dubai’ye neler olup bittiğini anlamak için gönderildi.
Dubai’ye varış hikayemizi bu şekilde kısaca özetleyebilirim. Hikaye hakkında ayrıntıları öğrenmek isterseniz de yol boyunca bulduğunuz kaset parçalarını dinleyerek ayrıntılı bilgi edinebilirsiniz.
EKİP
Gönderilen 3 askerden birisi de biz oluyoruz. Bu delta ekibinin arasındaki diyaloglar ilk başlarda esprili başlasa da oyunun ortamı ve hikayenin evrildiği duruma uygun olarak oldukça hararetli bir hal de alabiliyor. Buna bağlı olarak karakterlerin süreçle ilişkili kişilik değişimlerini, ayrıntılı ve heyecan verici bir şekilde görebiliyoruz. Hatta bu yüzden ilk defa bir oyunda eski save i oynayıp alternatif sonu görmek istedim. Hikaye yol boyunca yaptığımız seçimlerle belirlenirken, her geçen saniye daha da ciddi ve duygusal yükü ağır bir hale geliyor.
Oyunda ilerledikçe hikayeyi yavaş yavaş çözmeye başlıyoruz. Şehirde ne olup bittiğini anlamak için masum diyebileceğimiz kişileri öldürmek zorunda kalıyoruz. Lineer ilerlediğimiz hikaye boyunca son derece rahatsız edici manzaralarla da karşılaşabiliyoruz. Almak zorunda kaldığımız kararlar ve karşılaştığımız manzalar karşısında oyunun bize hissettirdiği kimi zaman rahatsız edici olabiliyor. Yanlış anlamayın, rahatsız hissettirmesi son derece güzel bir şey. Oyunun yapmaya çalıştığı şey de tam olarak bu. Bize öyle bir ortamda öyle bir durumda kalsak nasıl hissederizi yaşatmak istiyor. Ve bunu da çok güzel başarıyor.
GAMEPLAY MEKANİK
Oyun 15 chapterdan oluşuyor. Oyun her chapterda kullanmak isteyebileceğim farklı bir silah sunarak aksiyonu canlı tutmayı başarıyor. Aksiyonu sadece sunduğu silah çeşitleriyle değil aynı zamanda savaşırken çevre ile olan etkileşimimizle de yapıyor. Bu etkileşim bir diyalog veya düşmanların arkasındaki bir camı parçalayıp onları kumda boğmak olabiliyor.
Oyun oldukça çizgisel ilerliyor. Her bölümde farklı bir mekana girerek siper alarak 33. orduyu temizliyoruz. Bu sırada maalesef sadece 33. orduyu temizlemiyoruz. ÖYle yaptığımızı sanarak oyun suratımıza tokat gibi bir gerçeği çarpıyor. O da biz burada gerçekten iyi tarafta mıyız yoksa tüm her şeye sebep olan biz miyiz. Çok spoiler vermemk için ayrıntılandırmıyıorumm ancak hayatımda oynadığım en çarpıcı sahneleri ve twistleri bu oyunda yaşadım desem sanırım abartmış olmam.
Oyunun oyuncuyu zorlayan tek tarafı yaptırdığı duygusal seçimler değil. Ben oyunu normal zorlukta oynadım ancak 8-10 defa öldüğüm ve zorlanarak geçtiğim bazı kısımlar oldu. Bu açıdan ne çok zor ne de kolay. Tam olması gerektiği gibi hissettiriyor. İlerlerken kullandığımız silahları öldürdüğümüz düşmanlardan alabiliyoruz. Her düşman aynı silahı kullanmıyor. Farklı chapterlarda farklı silah seçeneklerimiz oluyor. Bu silahların mermilerini de nadir gördüğümüz mermi kutularından ya da öldürdüğümüz düşmanlardan alabiliyoruz. Öldürdüğümüz her düşmanın silahı farklı olduğu için de oyun boyunca kullandığımız silahlar da çeşitlenmek zorunda kalıyor. Ya da aynı silay olmadığı için mermimiz bitiyor ve mecbur silah değiştiriyoruz. Bölümlerin hatrı sayılır miktarı kapalı alanlarda geçiyor. Bu kapalı alanlar birbirinden farklı tasarımlara sahip. Bu da savaşlara taktiksel derinlik katıyor. Genel olarak yaptığımız savaşların neredeyse hepsini bir siper arkasından yapıyoruz. Siper alma ve arkasından savaşma mekanikleri 2012 yılında çıkmış bir oyuna göre iyi hissettirse de koşma tuşuyla boş bir arazide koşarken karakteri istediğiniz gibi kontrol etmenin zaman zaman zor olduğunu da hissettim. Oyun oldukça çizgisel bir tecrübe sunuyor. Haritada çizgisel ilerlerken de genelde chapter sonlarında hikaye farklı bir noktaya evrilerek sizi farklı bir haritaya bırakıyor. Bu yüzden chapter sonlarında mekan atlaması oluyor. Son olarak da karakterlerin seslendirme kalitesi çok güzel ve kendi aralarındaki diyalogların da çok iyi yazıldığını söyleyebilirim.
Oyunun ilk başında yine bir amerikan propagandası oyunu mu oynayacağız diye başlamışken, bir amerikan askeri olarak nelere sebep olduğumuzu görmek gerçekten çarpıcıydı. Bu oyunu kesinlikle oynamanızı tavsiye etsem de şubat 2024 itibariyle oyunun steam sayfasında satışı, oyunculara ve yapımcılara haber verilmeden kaldırılmış. Şahsen aklıma bu kararın sebebi olarak iki şey geliyor. birincisi oyundaki rahatsız edici görüntüler ve birleşmiş milletler tarafından yasaklanmış olan bombaların sivillere nasıl etki ettiğini açıkça göstermeleri, ikinci sebebi ise amerikan hükümetinin steame oyunun hikayesinden dolayı yapmış olabileceği politik baskı. Bunlar benim tahminlerim tabiki.
Benim Spec Ops The Line hakkındaki düşüncelerim, tecrübelerim bu şekildeydi. Dilim döndüğünce aktarmaya çalıştım. Kickte açtım canlı yayınlarıma da beklerim. Youtube kanalıma abone olabilirseniz de çok sevinirim. Bay bay.