Sekiro: Shadows Die Twice - GOTY Edition Review (mambarod)
Bu oyun hakkında iki şeyi çok net hatırlıyorum. Birincisi bu oyunu bitirdikten sonra uzun bir süre başka bir oyuna bağlanamadım. Onca zaman geçti üstünden aynı tutkuyla başka bir oyun oyna(ya)madım. Düştüğüm boşluğu yaşadığım buhranı çok net hatırlıyorum. Hiç bir oyundan aynı lezzeti alamıyorum. Hiç birisi oyun gibi gelmiyor. Alelade üstünkörü geliyor. Ne hikayesi içine çekiyor ne mekanikleri ne atmosferi. Oynamak için can atamıyordum. Hepsi aşırı kolay ve ucuz geliyordu. Araya bir Hades girdi o biraz acımı hafifletmişti ki kendisi oldukça başarılı bir oyun. O bile tam tatmin etmemişti. İnanın aradan geçti nerdeyse iki yıl hala aynı heyecanla başka bir oyun oynayamadım. Belkide bu oyun çocuksu heyecanla oynadığım son oyundu. Belki de büyümeden hemen önce oynadığım oyun. 30 Yaş günümde kendime hediye etmiştim. Aldığım en iyi hediye diyebilirim çok net.
Hakkında hatırladığım bir diğer net şey ise; hiç bir yerde eşine benzerine rastlamadığım dövüş mekanikleri. Bu oyundan sonra benzer mekanikleri yapan bi iki oyna rastladım ama yanına bile yaklaşamaz. Dövüş mekaniklerinden teknik analizini ve detaylarını anlatmıcam. bahsetceğim şey nasıl hissettirdiği. Evet bahsediyorum:
Elinizdeki Gamepad gerçek bir kılıca dönüşüyor ve adeta o kılıç savaşını dibine kadar yaşıyorsunuz. Dibine kadar.! Müthiş bir demeyim ya. altı üstü bir kaç tuşa zamanında basarak birşeyler yapıyorsunuz aynı diğer oyunlardaki gibi ama oyun o kadar iyi ki o refleksler o kararlar o hatalar bambaşka bir gerçekliğe dönüşüyor. Hatta size şöyle aktarayım. Yaklaşık olarak kılıç kullanmak nasıl bişey artık biliyorum abartılı gelmiş olabilir ama abartmıyorum.
Belki Elden Ring.. Ooooh Elden Ring!