Scum Review (PetitPusat)
SCUM, "en detaylı hayatta kalma oyunu" olarak diğer survival türler arasında sıyrılan bir oyun. Ancak bu oyunun erken erişimde olduğunun altını çok kalın çizmek gerekiyor. Yediklerinin vitamini minerali karbonhidrat proteini falan gözünüzü boyamasın, özünde ne bulursanız yiyorsunuz ve karakterin karnı doyuyor. Veya vücudun farklı bölgelerindeki yaralanmalar, bir zombiden hasar alınca çoklu kanamalar vs. yine göz boyamasın, hepsinin ortak bir çözümü var: temiz bez.
Yüzeysel değinip geçtiğime bakmayın, internette "SCUM'da nasıl başarılı oluruz" diye aratınca saatler süren onlarca video mevcut. Hatta adamlar üşenmemiş her güncellemede yeni ne var diye kanallar açmışlar. Bunlar hep taze heyecan belirtileri. Oyunun heyecanının tazeliği de ilk 2-3 gün sürüyor zaten.
Süreci ben de geçirmiş biri olarak deneyimimi aktarayım: Uzun yollar katettiğim SCUM'da nice kasaba yağmaladım, yalnızca zombiler değil robotların mekanlarını basıp teçhizatlarını lootladım. Canımı en sıkan ve oyundan soğutan şeylere kısaca değinmek gerekirse, kasabayı lootlarken 5. eve girdiğinizde 1. evdeki item ve zombilerin tekrar canlanmasıydı. Dünyada her şey tek değil, oyun zamanıyla itemler ve canavarlar sürekli yenileniyor. Oyundan çıkıp girerseniz anında yenileniyor zaten. Yani gerçekçi bir hayatta kalma oyunu vay be vitamin mineral diyorsunuz, zar zor karnınızı doyurup kritik bir pozisyonda bıraktığınız karakteriniz ertesi gün oyuna girdiğinizde bolluk içerisinde.
Save sistemi ve dünyadaki her şeyin sürekli yenilenmesi gerçekçi role-play oynamak isteyen kişilerin hikaye bütünlüğünü sekteye uğratıyor. Mesela oyunda ilk kez bir araba gördüğümde onu tamir edip çalıştırmak için o kasabada haftalarca konaklamıştım, ancak "erken erişim" belasına hiçbir şey kalıcı değil. Ki oyunda storage olayı çok kritik, yeriniz yok ve en makul şey arabaları aynı zamanda depo olarak kullanmak.
Oyun sorunsuz olsa, aynı araba aynı dünya ve her şey sizin bıraktığınız yerde kalsa gerçekten oynanır bir oyun olabilirmiş, ancak bu haliyle, her şeyin kaybolduğu, yerinin değiştiği, saveleseniz bile hiçbir şeyi yerli yerinde bulamadığınız haliyle oturup karakterinize saatlerce emek harcamak ne yazık ki koca bir zırvadan ibaret.
Oyunun özünde Grind var, emek sarfedip oturup cidden çabalayarak hayatta kalacağınız şeyleri bir araya getiriyorsunuz. Ağzına kadar dolu olan arabanız ufak bir bug sonucunda yok olabiliyor, geri gelmeyecek şekilde. O an yaşanan tatsızlığı anladınız değil mi? Ne için uğraştık, hiç.
Trollemeye başlıyorsunuz oyunu o vakitten sonra, sanki arabam bug yüzünden hiç kaybolmamış gibi bari Crossbow'umu geri alayım dercesine hileyle itemlerinizi geri getirtiyorsunuz, ordan sonrası sarpa sarıyor zaten.
Düşünsenize, aynı robot kampını üst üste kaç kere lootlayabilirsiniz? Loot ve zombi sürekli yenilendiği için sonsuza kadar bu mümkün, ama neden?
Yani güzel bir hayatta kalma altyapısı sağlanmış ama kendimi hayatta kalmanın çetin savaşına bırakayım da bakayım hikaye beni nereye götürecek diye bir şey yok, çünkü ortada bir hikaye de yok.
Tam olmamış, oturmamış bir oyunda, amaçsız, sebepsiz yere bir şeyler yapıyoruz. Oyuna, kaybolan-yenilenen eşyalar-hayvanlar gibi çok temel iyileştirmeler gelmesi gerekiyorken, geçenlerde daha kadın cinsiyeti eklendi mesela.
Developer ilgisiz, oyuncu kitlesi de alakasız şeylerin talebinde. Sevimsiz bir deneyimdi, tanımadığım şirketin erken erişim oyununa para ödemeden önce, iki kere düşünürüm bundan sonra.