logo

izigame.me

It may take some time when the page for viewing is loaded for the first time...

izigame.me

cover-RoboCop: Rogue City

Tuesday, February 6, 2024 5:52:32 PM

RoboCop: Rogue City Review (Daenis)

Düşüncelerim çok dağınık RoboCop: Rogue City hakkında, neden iyi olduğundan bahsetmesi zor bir oyun benim için. Teyon’un önceki Terminatör oyunu gibi olsa, ”düşük bütçeyle böyle bir şey çıkmış ama maalesef kötü çıkmış” deyip geçilir. Ama nasıl olduysa bunda estirmişler.
Buradaki karakter limiti izin vermedi bahsetmek istediğim her şeyi anlatmama. O yüzden yazının tam hali için buraya tıklayınız.
Hakkında bahsetmesi zor, çünkü sadece ”çok iyi olmş” deyip geçmek istemiyorum kendisi için. Övülecek çok fazla detaya sahip. Biraz da benim Rogue City’i tam döneminde oynamış olmamdan sanırım bu heyecanım. Serinin ilk filmini sırf oyunu oynamak için daha geçen haftalarda izledim. Öncesinde ilgimi çekmiyordu Robocop figürü, hatta anlamsız buluyordum. Ne olabilirdi ki, kesin bom boş aksiyon dolu döneminin gişe yapmış bir diğer filmiydi. Hiç de öyle değilmiş. Film öyle bir açılıyor ki, ”hmmm” dedirtiyor en başından. Shock startları seven birisi olarak beni direkt kancaladı o açılışla. Bir de bir Gotham sever olarak, Gotham + cyberpunk karışımı bu kurgusal Detroit, ya da Detroit’in arka sokakları, çok hoşuma gitmişti.
Her nasılsa, filmin verdiği o tadı aynı şekilde oyuna yansıtabilmiş Teyon. Hem de üstüne senaryoyu da ilerletmiş. Serinin kalan filmlerini de izlemedim, bu sayede RoboCop hikayesine güzel bir final de yaptı benim için. Gerçi son bossa doğru, hafif cızırtılar da olmadı değil. Bence gerek yoktu o son bossa. Her şey gri iken birden olmaması gereken bir karakteri sim siyah göstermelerini yadırgadım. Ama totale bakınca çok da göze batmıyor bu. Biraz daha ekstra final gibi kalmış çünkü, yok sayması kolay.
POLİS – SİYASET – MEDYA
Filmin zihnimde çok taze olmasının yanı sıra, The Wire'ı da yeni bitirdim, üstüne de Pluto animesini izledim. O kadar cuk oturdu ki oyun da bütün bunların üstüne. Özellikle The Wire ile çok falza ortak düştüğü noktalar var. Polis ve suçla mücadele, siyaset, eğitim ve habercilik The Wire'ın işlediği 4 ana konu. Robocop eğitim tarafına girmiyor fakat diğer üç konuyu tıpkı The Wire gibi ele alıyor. Ekstra olarak kapitalizm falanı da ekliyor markası gereği.
Biz buna herhalde yaklaşık bir 50 yıldır yabancıyız fakat hukukun üstün olduğu ülkelerde güçler ayrılığı ilkesi vardır. Yasama, yürütme ve yargı birbirinden bağımsız çalışır. En azından kağıt üzerinde. Çünkü elbette birbirlerine etki ederler, hatta siyasetin de etkisiyle hukuken olmasa da, kültürel olarak çoğu zaman rekabete de girerler. Kurumların içinde birbirlerinin ayağını kaydırmaya çalışan, birbirlerine şantajlar kuran farklı taraflar oluşur çıkar için siyasilerin peşinden giden.
Bütün bunların altında ezilen ve siyasilerin sürekli değişen vaatlerine göre hareket eden, koltuğa geldikten sonra bu sefer de onu korumaya çalışmak adına yaptıkları manevralar üzerine sürekli farklı direktifler alan ise polis kurumu ve çok daha fazlasıdır. Özellikle gelir düzeyinin düşük olduğu, dolayısıyla eğitimin de düzgün verilemediği bölgelerde işler çok karışır. Bu bölgelerden birisi olan Detroit için de, seçim zamanı geldikçe, başkanlığa aday iki taraf da, RoboCop’tan, yani bizden destek istiyor. Birisi Detroit’in bu halde kurtulamayacağını ve yerine OMNI Corp ile taraf alarak Delta City’nin kurulmasını gerektiğini savunuyor. Diğeri ise biraz daha halkçı görünen, OMNI Corp karşıtı dolayısıyla Delta City karşıtı güncel başkan.
Tabii, ikisi de siyasetçi olduğundan dolayı, ikisinin de vaatleri muhteşem. Şehri şöyle kurtarıyorlar, böyle kurtarıyorlar. Siyasetçilerin işinin tamamı sadece retorik olduğuna aşırı vurgu yapıyor oyun, tıpkı The Wire’ın yaptığı gibi. İki adayın da notlarına ulaşıyoruz ofislerine girdiğimiz zaman ve şöyle şeyler görüyoruz; ”Delta City fikrini kötü *göster*.”, ”Şehrin şu anki durumunu kötü göster ve tek çarenin Delta City olduğunu *vurgula*.” vs vs. Çok iyi bir detaydı bu iki not.
Biz de orada (yaptıklarımıza göre) halk kahramanı ama oy kullanma hakkı bile olmayan bir ”ürün” olarak, OMNI Product ürünü olarak (hatta yeni başkan adayı bize desteğimiz karşılığında birey olma hakkını da vereceğini vaat ediyor), arada kalıyoruz. ”Halk ne diyor?” diye sokakları gezdiğimizde insanların da tabii ki ikiye ayrıldığını görüyoruz. Kimi taraf güncel başkanı kötülüyor, kimisi ”burası bizim evimiz, burayı yıktırmayız” diyerek Delta City karşıtı düşünceler içinde oluyor. Yani insanlara bakınca da bir karara varamıyoruz.
...
POLİS İŞİ
Bu noktada ”polis işi” nedir diye de sorgulatıyor hem oyun, hem The Wire. Halkın güvenliğini sağlamak mı yalnızca? Öyleyse bu nasıl yapılacak? Herkesten şüphelenerek, herkese gestapolar gibi davranıp, sopa gösterip, korkutarak mı? Yasayı noktası virgülüne kadar uygulamak mı? Yasa ne kadar doğru yazılmış ”insan faktörüne” karşı? Yasayı sorgulamak polisin işi mi? Demokratik bir toplumda bu herkesin işi aslında fakat polis nedir bu noktada? Major Colvin ne kadar doğru davranmıştır? Yaptığı şey olumlu sonuç verse de, totalde doğrudur diyebilir miyiz? Polis işi midir bu? Daha çok fazla soru sorulabilir böyle. Peki bu anlatının Rogue City’de karşılığı ne kadar var?
Malum Rogue City’de ”suçla mücadele” işini yapıyoruz. Bu pek çok noktada RoboCop markası gereği, suçlulara ateş saçmak da olsa, ki bu kısmı da oldukça eğlenceli, bir de küçük suçlarla ilgilendiğimiz kısımlar var. Detroit’in bulunduğumuz kısmı, üstte bahsettiğim suçun kültür olduğu kesimlerden birisi. Yani yasada yazdığı kadar kolay değil suçla mücadele etmek. İşin içinde insan faktörü var. Sonuç olarak bu küçük suçlarla mücadele ederken aldığımız kararlar bazı farklı geri dönütlere yol açıyor. Mesela Major Colvin gibi, halk ile savaşmak ve tam bir ”yasa uygulayıcı” olmak yerine, halkı ehlilleştirmeye ve onların güvenini kazanmaya da oynayabiliyoruz. Bu RoboCop’un üç direktifinden birisidir aynı zamanda.
Filmde bu direktiflerin kimi zaman birbiriyle çakışabileceğine dair bir anlatı pek yok. Oyunda ise var. Yasayı uygulamak her zaman kamuya yarar sağlayan bir şey olmuyor. Üstteki sorularla birlikte, polisin görevi olarak bu üç direktiften hangisinin esas olacağı veya hangi koşullarda hangilerinin ağır basması gerektiği, mikroya indikçe içinden çıkması zor bir hal alıyor.
Oyunda da hangi direktifi uyguladığımıza bağlı olarak şehirdeki bazı detaylar değişiyor. İnsanlar bize düşmancıl ya da dostça yaklaşabiliyor. Binalarda bizi kahramanlaştıran ya da şeytanlaştıran yeni grafitiler görebiliyoruz. Bu minik detaylar şehri daha canlı yapıyor, anlatıyı daha da kuvvetlendiriyor.
...
OYNANIŞ
Oyuna girmeden önce neden bu kadar övüldüğünü anlamıyordum. Videolarında düşmanlara dümdüz yürüyüp dümdüz ateş etmek hiç çekici veya eğlenceli gözükmüyordu. Hala ”EN İYİ FPS” yorumlarına katılmıyorum, ama oynanışı göründüğü kadar sıkıcı değil kesinlikle. Öyle ki, slow motion ve etkileşime girilebilir çevre sayesinde zamanında Max Payne 2’den aldığım keyfi aldım bundan. Saf bir eğlence, çoğunlukla güç fantezisi, challenge odaklı değil ama oyunun sunduğu çeşitli imkanlar sayesinde çok eğlendim. Max Payne 2’yi yıllar önce defalarca sadece düşmanlara slow motionda ne kadar takla attırabileceğim merakıyla kendime çeşitli eğlence unsurları yaratarak oynamıştım.
Hatta çocukluğuma bile götürdü beni. Oyuncaklarımla oynadığım, en sevdiğimi ana karakter belleyip ona çeşitli kahramanlıklar yaptırdığım zamana. Baya elimde RoboCop oyuncağı varmış, onu yürütüp millete sıkıyormuşum gibi. I am ROBOCOP. RESISTANCE IS FUTILE, DROP YOUR WEAPON diye diye suçluların üzerine yürüyüp hepsini Auto 9 ile havaya uçurmak, çok eğlendim. Özlemişim böyle eski usül ama iyi bir oyun oynamayı.
...
Tek sıkıntısı küçük açık dünyasının pek uzun ömürlü olmaması sebebiyle, New Game + olsa da, tekrar oynanabilirliğinin pek yüksek olmaması diyebilirim hakkında. RoboCop olmanın tadını ilk turda alıyorsunuz, üstüne tekrar oynatacak pek bir şey kalmıyor.