izigame.me

Tavaya Güven, Kar98’e Saygı Duy
Battle royale oyunlarının atası, loot yaparken ayak sesi duydun mu kalp krizi geçirtme ustası: PUBG!
2017’de “Aha bu neymiş?” diyerek hayatımıza giren PUBG, bizi uçaktan atıp “Hadi koçum, hayatta kal” diyerek kaderimizle baş başa bırakıyor. Başta loot peşinde koşarken elimize tava, pantolon, enerji içeceği düşerken, sonlara doğru Kar98’le tek atan bir canavara dönüşüyoruz. Ya da öyle hayal ediyoruz… Çünkü genelde çatışmaya girmeden önce 27 dakikadır saklandığın otun içinden biri seni tek kurşunla indiriyor.
Oynanış
PUBG’nin mantığı basit ama tansiyonu yüksek: Atla, topla, vur, yaşa. İlk başta herkes aynı; çıplak, çaresiz ve silahsız. Ama işler hızlı değişiyor. Bir bakmışsın; başkası M416 bulmuş, sen hâlâ tava ile ninja gibi gezmeye çalışıyorsun. Düşman mı geliyor? Hemen prone’a yat, çimenin içine gömül, dua et: “Beni görme, beni görme…”
Takımca oynayınca işler daha da komikleşiyor. Biri loot yaparken ötekisi arabayı suya sürüyor, diğeri yanlışlıkla el bombası çekip takımı havaya uçuruyor. Yani bu oyun sadece hayatta kalma değil, aynı zamanda dostlukları test etme arenası.
Grafik & Ses
Görseller “eh işte” kıvamında, ama sesler şahane. Ayak sesi duydun mu, hemen nefesini tutarsın. Hele yakınlarda biri koşuyorsa, sandalyenin ucunda "gelmesin nolur gelmesin" diye fısıldarsın. Oyunun asıl gerilimi burada zaten. Film gibi değil, tansiyon aleti gibi oyun.
Artılar:
Tava ile adam dövebilme imkânı (daha ne olsun?)
Haritalar büyük, loot bol
Takımca oynarken kahkaha garantili
Stratejiye kafa yoranlar için ideal
Eksiler:
Yeni başladıysan 8 saniyede ölme garantili
Hileciler: Her oyunun laneti
Loot bulamazsan yumruk yumruğa kalıyorsun, pek adil değil
Sonuç
PUBG, hem sinir eder hem de kahkahaya boğar. Bir bakmışsın "son 2"desin, kalbin 180 atıyor, sonra yanlışlıkla düşüp ölmüşsün. Efsane bir hayatta kalma deneyimi ama aynı zamanda bir sabır testi. Arkadaş grubun varsa, daha da güzel. Yoksa bile oyunun sonunda kendine düşman edinmiş oluyorsun zaten, yalnız kalmıyorsun!