Noita Review (YahyaK)
Noita, gittikçe monotonlaşan Rogue-Like/Lite dünyasına bir güneş gibi doğmuş, son yıllarda çıkan en özgün oyunlardan birisi.
Rogue-Like deyince büyük ihtimal aklınıza Binding of Isaac, Dead Cells, Hades gibi güzide yapımlar geliyor. Yanlış anlamayın bu oyunlara kalitesiz demiyorum, aksine her birini çok severim fakat bu oyunları birbirinden ayıran şey nedir? görüntüyü (Grafikler, Bakış Açısı vs.) es geçersek hepsi aynı şablonu kullanan İnternet sitelerine benziyor. Oynuyoruz, öğreniyoruz, gelişiyoruz ve 20.saatten sonra oyunu rahat rahat oynamaya başlıyoruz. "Ne diyorsun ya" diyebilirsiniz fakat Rogue-Like/Lite oyunlara yüzlerce saat harcamış biriyseniz beni az çok anlıyorsunuzdur.
Bir ara "Acaba Rogue-Like oyunlardan artık zevk almıyor muyum?" diye sordum kendime. Soruyu irdeledikçe asıl sorunları anlamaya başladım. Bu oyun türüne sahip oyunlar birbirine çok benzediği için eskisi kadar eğlenemiyordum. 10 sene önce çıkmış Spelunky halen beni eğlendirirken herkesin yere göğe sığdıramadığı 2018 yılının Hades'i beni yarım saatte sıkıyordu. Bende ilginç, özgün ve diğer Rogue-Like'lar dan farklı bir oyun aramaya başladım. Karşıma ise uzun zamandır adını duyduğum fakat bakmaya dahi tenezzül etmediğim Noita çıktı.
Noita ilk bakışta diğer Rogue-Like oyunlardan çok farklı görünmüyor. Pixel pixel grafiklere sahip. Noita, pixel grafikleri çok sevmeme rağmen uzun süre sonra "Karakterim nerede şimdi?" diye sorduran bir oyun oldu. Oynadığım ilk bir kaç el çok da keyifli değildi, bunun nedeni oyunun özgürlüğünü anlamamış ve onu halen sıradan bir Rogue-Like gibi düşündüğüm için olabilir. Fakat ilerledikçe anlıyorsunuz ki bu oyun Spelunky'nin izinden gidiyor. Üstelik Spelunky'i direkt kopyalamıyor, onun "Asla, hiç bir zaman bu oyunun ustası olamayacaksın" mantığını kullanıyor sadece. Spelunky'i bu kadar özel yapan neydi? Elbette ki düşmanınız, madenlerde çıkan dandik yılanlar ve örümceklerden bahsetmiyorum, sizden bahsediyorum. Spelunky'de en büyük düşmanınız sizdiniz, anlık bir yanlış hareket dahi sizin ölmenizi sağlıyordu, yanlışlıkla bomba atmak, altından heykelleri çalmak vs. başınıza gelen her şeyin suçlusu sizdiniz. Velhasıl Noita da böyle.
Noita'yı diğer Rogue-Like'lardan, daha doğrusu diğer oyunlardan ayıran en büyük özelliği Fizik Motoru. Her bir pixel parçasının kendisine ait bir fiziği var. Şöyle söyleyeyim, oyunda su donabilir, buharlaşabilir, kirlenebilir, buzlar eriyebilir vb. ve bu oyundaki her bir pixel de var. Ufacık bir ateş parçacığı tahtaları yakarak koca bir yangın başlatabiliyor veya ufak bir elektrik kıvılcımı sizin de içinde bulunduğunuz suya çarpıp sizin ölmenizi sağlayabiliyor. Anlayacağınız bu oyunda çok dikkatli olmalısınız, çünkü bu dünyanın şakası yok, her şey birbiri ile hareket ediyor ve en ufak bir aksilik bile tüm düzeni bozmaya yetiyor. Hala anlamadıysanız şöyle söyleyeyim, oyundaki yaratıklardan karakterimi en çok öldüreni 6 kez öldürmüşken kendi karakterim kendini 184 kez öldürmüş.
Oyunda bölüm aralarında seçebileceğimiz Perk'ler var, bunlar oynanışı fazla değiştirmiyor fakat Spell Craft mekaniği ile birleşince oyun bayağı ilginç hale gelebiliyor. Oyunda bir ton Spell var, bunları doğru sıralama ve doğru şekillerde yerleştirirseniz çok keyif alıyorsunuz. Hepsi olmasa dahi çoğu Spell'in dünyayı etkilediğinden de bahsedeyim. Mesela edindiğim bir Wand'ın içindeki Spell'ler, etraftaki bölgeyi tamamen temizleyip kalan yerlerden de devasa solucanlar çıkmasına sebep oluyordu.
Sistem gereksinimlerine gelirsek, burası için özellikle ayrı bir paragraf ayırdım çünkü büyük ihtimal bir kaç kişi "Pixel pixel grafikleri var benim PC rahat kaldırır bunu" gibi düşüncelere girebilir. Aksine, iyi bir Bilgisayar İşlemciniz yoksa sakın bu oyunu açmayı denemeyin. Dediğim gibi her şey birbiri ile etkileşim halinde, bunun anlamı ise yapılması gereken işlem sayısının korkunç yüksek olması. Bende FPS 60 olmasına rağmen son bölümlerde 50'ye kadar düştüğü oldu.
Velhasıl alın oynayın bu harika oyunu. Spoiler olmasın diye anlatmadığım aşırı fazla olay var. Müzikleri, oynanışı ve en önemlisi de her şeyin bir bütün gibi hissettirmesi ile kesinlikle yaşanması gereken bir deneyim.