izigame.me

Ana oyun için yazdığım uzun incelemeyi buraya yazmıyorum. Burada sadece bu DLCye özel durumlardan ve hikayesinden bahsedeceğim. Eğer
Öncelikle DLCnin hikayesiyle başlayalım. DLC, oyunun finalinden bir süre sonra geçiyor. DLCnin başında karakterimiz Sam, ekipten ayrılıyor ve kendi yolculuğuna çıkıyor. Öncelikle Sam'den bahsedelim, kendisi eski bir deniz piyadesi ve savaş sırasında Moskova'da elçilikte koruma olarak görevli. Bombalar yağmaya başladığında metroda olduğu için hayatta kalıyor ama etrafındaki Ruslar tarafından saldırıya uğruyor. Daha sonra Miller olaya şahit olup Sam'i kurtarıyor ve ekibine katıyor. Oyunun finalinden sonra Sam, babasını bulmak için ABD'ye gitmek istiyor. Bunun için de öbür ucuna gidip oradan da gemiyle Pasifik Okyanusunu geçmesi gerekiyor. Bu yolda Captain Ed ve Tom isminde iki kişiyle tanışıyor ve bunların arasındaki bir mevzuyu çözmesi karşılığında Tom, kendisini denizaltı ile ABD'ye götürme sözü veriyor. Tabii bunların arasındaki mevzuyu çözmek hiç kolay değil. Hikaye güzeldi ama önceki DLCye göre daha klasik bir şey olduğunu söyleyebilirim o yüzden onun kadar etkilemedi.
Oynanış konusunda ise önceki DLCye göre çok daha genişti. 2 tane yeni ve güzel silahımız var öncelikle. DLC için ana oyunun farklı yerde geçen ufak bir kopyası diyebilirim. Silah geliştirmesi, silah parçaları bulması, toplanabilir ögeleri, gizli lootları, yarı-açık dünyası falan resmen ufak bir Metro Exodus olmuş. Mutantları var, keşfedilecek yerleri var, insan düşmanlara karşı gizliliği var, 2 farklı finali etkileyecek moral seçimleri var, var da var.
Son olarak, bu DLCnin de ana oyuna kıyasla çok büyük bir artısı var: Konuşan ana karakter. Aslında Metro Last Light bonus görevleri ve bir önceki DLC olan The Two Colonels dahil, Artyom dışındaki oynadığımız TÜM karakterler konuşuyor. Karakterin konuşması, etrafla iletişim kurması, ara sahnelerde yorum yapması cidden hikaye anlatımını güzelleştiriyor. Olur da devam oyunu çıkarsa sessiz ana karakter mantığından vazgeçmelerini umuyorum.