logo

izigame.me

It may take some time when the page for viewing is loaded for the first time...

izigame.me

cover-Metro Exodus

Friday, April 21, 2023 2:04:11 PM

Metro Exodus Review (Commander Shepard)

2035-2036 yıllarında geçen oyunda, nükleer savaş sonrası Dünya yüzeyi yaşanamayacak duruma gelmiş ve insanlar metrolarda yaşamaktadır, daha doğrusu bugüne kadar herkes öyle sanmaktadır. Moskova ve Rusya'nın önemli noktaları nükleer saldırının hedefi olmuş, o gün metroda bulunan şanslı insanlar dışında hayat bitmişti, şeklinde bize yalanlar söylendi. Yüzeyde kalan diğer canlılar ise radyasyon sonucu mutasyon geçirip mutantlara dönüşmüştür. Buraya kadar olan kısmı önceki oyunun incelemesinden alıp yılı değiştirdim ve hikaye gereği değişen kısımları kalınla vurguladım. Önceki 2 oyunla kıyaslarsak bu oyunca çok ciddi değişiklikler var ve onlara birazdan geleceğim. Oyun, serinin son kitabı olan Metro 2035 adlı romanın finalinden uyarlanmıştır, kitabın finaline yakın bir yerde oyunun hikayesi başlıyor. Bu oyunda da önceki oyunda olduğu gibi serinin kitapları olan Metro 2033, 2034 ve 2035 kitaplarını görebilirsiniz.
Oyunda yine Artyom ile oynuyoruz bu sefer başımızda bir bela yoktur o yüzden bu belayı bulmak bize düşüyor. Arytom yüzeye çıktığında telsizde bir ses duyuyor ve bunu takıntı yaparak sürekli dışarıda hayata dair kanıt arıyor. Bu arayış komutanımız Miller'ın ve karımız Anna'nın pek hoşuna gitmiyor hatta baya fırça yiyoruz. Dışarı sonraki turumuzda ise Anna bize eşlik ediyor, her ne kadar bize inanmasa ve babasından korksa da eşini yalnız yollamıyor. Bu arada Anna'nın karakteri bu oyunda çok değişmiş ve son halini çok sevdim, ona da birazdan gelirim. Artyom yine eli boş dönerken bir ses duyuyorlar ve gördüklerine inanamıyorlar önlerinden bir TREN geçiyor. Yer altından giden trenlerden değil baya yüzeyde raylardan giden banliyö/yük trenlerinden hallice bir şey var ve Anna orada Artyom'un haklı olduğunu anlıyor. Daha sonra bu treni takip edip başımızı büyük belaya sokuyoruz o kısımları anlatmıyorum, sonra da komutanımız Miller'ın eşliğinde yaklaşık 10 kişilik ekiple bulduğumuz Aurora isimli bir trenle yollara düşüyoruz. Önceki oyun metro hatlarında geçiyordu arada dışarı çıkıp tekrar metro hattına dönüyorduk bu oyun ise neredeyse tamamen yollarda geçiyor, yollarda da farklı bölgeler, mevsimler, iklimler bizi bekliyor. Bu yönüyle oyun önceki oyunlara göre çok farklı. Oyunun ve karakterlerin adını değiştirseler Metro demezdim, oyunun %90'ında metro bile yok. Bunlar kötü demiyorum sadece farklı diyorum, yoksa serinin açık ara en iyisi. Metro Last Light'a benzeyen oyunlar listesi yapsalar bu oyun ilk 10'a giremez.
Oyunun Artıları

Atmosfer: Oyun gerçekten harika bir atmosfere sahip. Hem farklı mevsimleri yaşadığımız dış dünyası hem de arada tekrar gördüğümüz metro hatları çok güzel tasarlanmış. Etraftaki NPClerin de yardımıyla oynarken kendinizi orada hissedebiliyorsunuz. Bir de bu oyunda yanımızdaki NPClerle olan etkileşimler de çok artmış. Onlara ayrıca geleceğim
Grafikler: Oyun görsel olarak çağ atlamış desem yanlış olmaz. Önceki oyunların görselliği de güzeldi ama bu çok ayrı bir boyuta gelmiş. Yeni ve harika grafikler zaten güzel atmosferi de iyice coşturmuş.
Hikaye: Hikaye önceki oyunda insanlara kaymıştı bunda da aynı şekilde devam ediyor. Dark Ones ırkının easter egg dışında gözükmemesi benim için eksi oldu ama hikayenin geneli güzeldi. Sinematikler ve hikaye sunumu önceki oyunlara göre çok daha iyiydi. Hikayenin kendisi de iyi olunca oyun akıyor gidiyor.
Oynanış: Oynanış da önceki oyunlara göre tekrardan seviye atlamış yönlerden birisi. Aksiyon odaklı kısma bakarsak silah kullanımı ve modifikasyonlar sayesinde aksiyon çok daha keyifliydi. Gizlilik yönündeyse ekstra özellikler sayesinde oyunda zorlanmadan ilerledim. Taiga bölümü dışında oynanışı çok sevdim. Silahların kirlenmesi, tıkanması falan işi biraz zorlaştırmıştı ama yine de sorun değil.
Etkileşim: Oyunun atmosferini överken etkileşimlerden bahsetmiştim. Artık müzik aletinin teline dokunup bırakmıyoruz, şarkılar çalıyoruz, düet yapıyoruz, trende ekipçe eğleniyoruz. Bu yönüyle bana RDR 2'deki kampı hatırlattı, RDR 2'nin o sizi parçası hissettiren atmosferini bu oyunda da yaşadım. Arada diğer karakterlerle konuşurken çayımızı içiyoruz, sigaramızı yakıyoruz. Trendeki kompartımanımızda günlüğümüzü okuyoruz, radyomuzu dinliyoruz, Anna ile oturup dertleşiyoruz. Anna ile olan etkileşimlerimiz de güzeldi, basit ama temas bağımlıları için güzel dokunuşlar olmuş. Anna sinematik sahnelerde de sürekli bir etkileşimde, özleyip sarılıyor, gülümsüyor. Önceki oyundaki uyuzluklarından sonra karakteri sevdirmek için baya uğraşmışlar.
Gerilim: Korku/Gerilim önceki oyunlarda güzeldi bunda dozu azalsa da peşimizi bırakmıyor.
Seslendirme: Rusça aksanlar ve müzik oldukça başarılıydı.
Moral sistemi: Önceki 2 oyunda eksi tarafta olan bu özelliği artı tarafa almamı sağlayan herkese teşekkür ediyorum. Öncelikle yine oyunda 2 tane son var ve bunlar moral sistemine benzer bir sistemle elde ediliyor. Şu anlık son oyun olduğu için ve kitabın ötesinde olduğu için hangisi canon kesin değil ama kötü sonun kayıplarını düşününce iyi sonun canon olacağını düşünüyorum. Peki moral sistemindeki değişiklik ne derseniz çok daha somut. Metro 2033'te kararlarımıza göre Artyom'un final tercihi değişiyordu, Last Light'ta ise kararlarımıza göre Dark Ones türünün kararı değişiyordu. Bunda ise kararlarımıza göre çevrenin hareketleri değişiyor ve bunlar da bizi etkiliyor. Oyunda bu matematiğin olduğu 3 bölüm var mesela ilkinde yerel ve silahsız halkı öldürürseniz bölüm sonunda düşmanlar bizimle ateşkes yapmıyor ve bu o bölgeden olumsuz puan veriyor. Çok detayına girmek istemiyorum ama 3 bölgenin en az ikisinden olumlu puan almamız gerekiyor ve bu da oldukça güzel tasarlanmış. Saçma sapan şartları yok, hikayeye ve oyunun evrenine çok uygun.
Loot ve craft sistemi: Önceki oyunda ilerlerken sağda solda silah ve araç gereç buluyorduk ve sonra bir satıcı bulduğumuzda da bunları düzenleyebiliyor veya takas edebiliyorduk. Bu oyunda bu sistem biraz değişmiş öncelikle yolda olduğumuz için artık satıcılar yok o yüzden para birimi olan Askeri Kalitede Mermi de yok. Onun yerine 2 temel craft malzemesi var bunlar sağda solda bulunuyor ve bunlarla mermi, medkit, bomba gibi araçlar yapılabiliyor. Silah modifikasyonları da bulduğumuz silahların parçalarını alarak yapılabiliyor. Sırt çantamızda basit bir craft düzeneği var bunlarla silahların eklentilerini değiştirebiliyoruz, medkit gibi temel araçlar yapabiliyoruz ve bilye/ok gibi özel mermiler yapabiliyoruz. Önceki oyunlarda 3 silah taşıyorduk bunda 2 silah + özel silah taşıyoruz bu özel silah da çantamızda mermisi üretilebilen Tikhar veya Crossbow oluyor. Bunun yanı sıra zırhımız için daha sağlam cam, daha parlak fener, daha iyi gece görüşü gibi geliştirmeler de yapabiliyoruz. Bir de bazı silahlar birleşmiş mesela Ashot'a namlu eklemesi yapınca Duplet oluyor, Shambler'a da şarjör takınca Saiga oluyor. Bu yönden silah kalabalığı azalırken seçenekler aynı kalmış.

Oyunun Eksileri

Optimizasyon: Önceki 2 oyun bu konuda çok iyiyken bu oyun, özellikle açık alanlarda sistemimi zorladı.
Buglar: Oyun maalesef bug konusunda iyi değil. Bir yerde silahım kayboldu ve yeni loot sistemi sağ olsun üzerindeki eklentileri tekrar bulmam gerekti. Keşke eklentiler taneyle değil de "kilidi açma" mantığında olsaydı da saatlerce o eklentileri aramasaydım ki bir tanesini bulamadım bile.
Sessiz ana karakter: Bu önceki oyunlarda da bir sorundu ama görevler kısa olunca göze batmıyordu. Bu oyunda 3-4 tane uzun görev olunca iş değişiyor. Telsizden bizi meraktan ölen Anna ve Miller'a ben iyiyim bile diyemiyoruz. Herkes PARAGRAF PARAGRAF konuşurken biz mal mal bakıyoruz bu çok can sıkıcı. Karakter hakkım kalsa daha neler diyecektim ah Steam ah.

Toparlarsam serinin açık ara en iyisi ve oyunu da seriyi de DLCleri de şiddetle tavsiye ederim. Önceki oyunda keyfimi kaçıran moral sisteminin düzelmesi aldığım keyfi çok arttırdı. Evrenlerin teması çok alakasız ama oyun birçok yönden bana RDR 2 tadı verdi, o nedenle ayrıca tavsiye ederim.