Mafia III Review (vitoria*)
Sonunda Mafia 3'ü de bitirerek bu güzel serinin sonuna gelmiş bulundum. Seri çok güzeldi, ama peki Mafia 3? Gelin biraz bunu konuşalım.
Oyunumuzda savaş dolu yıllardan sonra nihayet evine, New Bordeaux'a dönen Lincoln Clay'in, şehrin başında olan Marcano ailesinin Lincoln'un içinde olduğu zenci mafyasını katletmesinden sonra bürüdüğü intikamı ve şehrin başına geçip şehri terk etmek arasındaki seçimini görüyoruz. Tabii ben hikayeyi oldukça özet bir şekilde anlattım ancak bu süre zarfında bir çok seçim de yapmanız gerekecek. Lincoln ile her karakteri ayrı ayrı tanımayı ve kime güvenip güvenilmemesi gerektiğini öğreneceksiniz. Sevdiklerinizi korumayı, işinize yarayacak herkesi sorguya çekmeyi ve bölgeler ele geçirdikçe de ileride ne yapacağınızı seçeceksiniz. Lincoln'ün oynadığımız bu hikayesinde dipten en üst seviyeye büyük bir yükseliş var diyebiliriz.
Ben sizlere bu anlattığım hikayenin aktarılış biçimini çok beğendim. Belgesel tadında anlatılan oyun, sahne aralarında kontrolü bizlere veriyor ve belgeseldeki kişilerin bahsettiği şeyleri bizler canlandırmış oluyoruz. Benzer mantık önceki oyunlarda da yok değildi ancak bu oyunda daha detaylandırılmış ve güzel bir hava katmış. Bunlar dışında karakterimiz Lincoln'ün oldukça başarılı hazırlandığını ve eskilerden bildiğimiz karakterlerle de hikayesinin güzel yerlerde birleştiğini düşünüyorum. Demek istediğim isim tabiki de Vito idi. Kendisi oyunun önemli yapı taşlarından bir tanesi ve onun da kaderi hikayedeki seçimlerinize bağlı.
Teknik kısımlara gelecek olursak, oyunun açık dünyası önceki oyunlara göre daha çeşitli ve detaylı hazırlanmış. Hikayeye uymadan bile saatlerinizi geçireceğiniz canlı bir açık dünya var. Grafikler ve atmosfer oldukça başarılı, sinematikleri de beğendim. Oynarken bize yardımcı olan araba çağırma, silah aracı desteği ve Vito'nun adamlarından yardım alma gibi özellikler kesinlikle olması gereken türden güzel özelliklerdi. Bu arada, aralarda çalan, hayranı olduklarım caz ve blues türünde şarkılar da gönlümü kazandı. Görevler esnasında diğer oyunlardaki gaza getirici şarkılar yerine bu tonda şarkılar duymak kesinlikle ayrı bir hava katmış.
Şu ana kadar oyunu güzelce övüyorum aslında, ki bunlar gerçekten oyunun bence yadsınamaz gerçek ve güzel yanlarıydı. Ancak gel gelelim ki oyundaki büyük probleme. Görevler. Kesinlikle en sevemediğim kısım birbirini sürekli tekrarlayan görevler ve birbirinin aynısı görev tasarımları. Oyunda aralarda gelen büyük ve oynaması keyifli uçmalı kaçmalı görevler dışında sürekli bölgeleri çökertmek için birilerini sorgulama ya da öldürme gibi sıkıcı ve tekrar görevler yapıyoruz. Artık bir süre sonra sadede gel ve şu işi hallet diyesi geliyor insanın. Bütün bunlar dışında düşmanların, hele ki polislerin oldukça kolay canımızı götürmesi, çatışırkenki ufak tefek buglar ve her saniye halkın polisi arayıp işimize çomak sokması gibi oyunu zorlaştırıcı şeyler. Bütün bunlar ve birbirinin aynısı saçma sapan görevler birleşince maalesef oyunun etkileyici kısımları kendini sürekli unutturmuş oluyor. Kesinlikle bu senaryonun daha toplu, özet ve biraz daha kısa bir sürede çok daha güzel bir şekilde aktarılabileceğini düşünüyorum.
Yani baştan sona düşününce karakterler fena değil ki ana karakter gayet iyi. Yardımcı karakterler desek hadi onlar da fena değil. Oyuna önceki oyunlardan farklı olarak gelen yenilikler de güzel bir hava katmış, ama maalesef hikayenin aktarılış kısmı, bizi finale götürmeye çalışan görevlerin zorlama olması ve oynarken illallah ettirmesi bütün bu güzelliklerin etkisini ortadan kaldırıyor. Oyunu bitirdikten sonra böyle bir durum yaşanmasaydı muhtemelen çok memnun ve Lincoln'ün intikamı ile ben de bir o kadar mutlu ve rahat hissedecektim, ama maalesef hoşuma gitmeyen bu tatsız durumlar oyunu beğenemememe yol açtı.
Serinin önceki oyunları ile olan bağlantısı için ve "hadi bu oyun son oyun, bari bunu da bitireyim." gibi bir düşünce için oynarsanız oynayın, bir de siz tadın derim. Ama kusursuz bir başyapıt oynamak istiyorsanız, bu oyun o oyun değil. Önermiyorum.