Life is Strange Review (Johnny Bravo)
Life Is Strange
Sağ elimin gücü... (Dur sakin ol dostum! O elini indir ilk önce, hayır dur indirme kaldır!!)
Kimilerinin çok sevdiği kimilerinin ise ergen oyunu deyip geçtiği oyun.
Depresif ve melankolik olduğum zamanlarda oynayarak büyük bir hata yaptım. Eğer benim gibi duygusal bir insansanız dikkatli olun. Sakın böyle kötü ruh halinde olduğunuz dönemlerinizde oynamayın :)
Açıkçası üstümden tır gibi geçti bu oyun. Ve kesinlikle böyle bir atmosfer yok! 2013 yılı aklımda nasılsa tıpkı aynısı! Ve tamamen içimdeki en derin melankoliyi yansıtıyor bazı yerleri oyunun...
Eşek kadar adam oldum, bazı sahnelerde ve finalde küçük bir çocuk gibi ağladım.
Geceleri gizli gizli oynadım delikanlılığımıza bir laf gelmesin diye.
Mesela benim hiç gerçek bir arkadaşım olmamış... Kesinlikle olmadı yani... Bilmiyorum çok sosyal biri olduğumda söylenemez...
Bir çok filmi izleyip, kitaplar okuduktan ve daha sonrada bu oyunu oynadıktan sonra öğrendim en önemli şey bu oldu.
Sinsanları hayatımda, hiç bir zaman belirli bir sınırı geçmelerine izin vermemişim.
Ve hayatımda bu saatten sonra gerçek arkadaşlığın ne yeri ne de zamanı. İnsanların ne kadar iğrenç, bencil ve korkunç yaratıklar olduğunu bir noktada öğrendikten sonra; olmuyor, geri dönülemiyor o noktadan... Hiç kimseye haddinden fazla güvenemiyorsunuz ve nefret dolu gözlerle bakıyorsunuz. (Belki de ben böyle düşünüyorumdur bilmiyorum)
Ayrıca Max'a çok çabuk bağlandım. Çok sevdim onu, umarım Chloe senin kıymetini bilebilir canım benim...
Oyuna gelecek olursam:
Chaos Theory bölümüyle kelebek etkisi'ne bağlanacağını anlamıştım, öyle oldu.
Güzel bir senaryo, harika müzikler, bana göre aşırı başarılı seslendirmeler, atmosferin muhteşem olması, müthiş renk seçimleri...
Benim gördüğüm en iyi Soundtrack'lere sahip oyunlardan biri.
Birçok kaliteli müzisyenle tanışmamı sağladı bu oyun.
Keşke hikaye içinde biraz daha özgürlük sağlayabilse oyun. Her karakterin ufak tefek güzel detayları var ve etkileşime geçebiliyoruz onlarla ve neredeyse bir çok nesne ile etkileşime geçmek çok güzel bir detay olmuş.
Yıllarca yardıra yardıra koşturup saatlerce silah sıkıp bir şeylere ulaşmaya çabaladıktan sonra, böyle güzel sakin bir atmosfer çok iyi oldu benim için.
Bir Steam yorumunda denildiği gibi;
''I wish I could rewind and play this game for the first time again.''
Bir de oyunu oynarken 2013 yılını çok özlediğimi fark ettim. O harika tatlı mı tatlı atmosfer bana hep 2013 yazlarını hatırlattı... Güneşin parıltısının çok hoş olduğu zamanları...
Geleceğe dair hayal kurabilen bir çocuk olduğum müthiş zamanların mutluluğunu, sabahtan akşama kadar dertsiz tasasız toz toprak dışarıda koşturduğum zamanları, köyümde bisikletimle gezdiğim, ağaçlardan ağaçlara atladığım, eğer kuzenim geldiyse onunla oynadığımız müthiş oyunları
harika geçen günleri, TV'ye bağladığım çakma atari konsolumu, harika çizgi filmler izlediğim zamanları hatırlattı bana bu oyunun atmosferi...
Bir de 13-18 yaş dönemine inanılmaz bir özlem duyuyorsunuz. oyunun harika müzikleri de sizi buna itiyor direkt.
Zaman yolculuğu temalı bir oyunda bana o karakterin farklı zaman dilimleri arasında sıkışıp debelenişini, çaresizliğini, yalnızlığını görebiliyorsan tamamdır. Gerisi boş bana göre.
Bence her oyuncunun en az bir kere oynaması gereken bir oyun.
Ne kadar güzel bir şey şu 13-18 arası yaşlarda olmak... Halen bu yaş civarlarında olup da bu incelemeyi okuyan varsa sesleneyim onlara: Değerini bilin gençler o yaşların, değerini. Bize de zamanında büyüklerimiz hep söylerdi bunu, bir daha bulamayacaksınız bugünleri, kıymetini bilin falan diye ama biz aptal gibi "yav he he" deyip geçerdik ama şimdi bir 10 yıl öncesine dönebilmek için neler vermem ki...
Bazı oyunlara, kitaplara, filmlere doyamazsınız ve o dünya içinde yaşamak istersiniz...
Öyle bir etki bıraktı ki bende, bir de önceden bu ne ya oynamam ben bunu diyordum haha! Asla asla demek lazım...
İlk başlarda belki yaşamak istediğim o huzurlu sahil kasabası ortamıyla ilgimi çekti,
İlk 2 bölümü geçtikten sonra sonuna kadar geldim ve bitmesin diye ağır ağır oynadım...
Sanırım bu benim hayatımda harcadığım en güzel 30 liraydı.