Life is Strange: Double Exposure Review (Scarecrow)
Normalde bir oyunu bitirmeden veya belli bir aşamaya gelmeden inceleme yazmam ya da oyun zaten kötüyse 2 saat katlanıp negatif verip geçerim. Fakat bunu yazmadan duramayacağım gibi gözüküyor.
Life is Strange, 2015 yılında malum yollardan elde edip oynadığım ve hikayesini çok beğendiğim bir oyun. Hala müzikleri, karakterleri, çizimleri ile beynimin bir köşesinde duran ve benim için çok özel bir oyun. 2 ve True Colors ise maalesef bence hayal kırıklığıydı. Double Exposure traileri yayınlandığında daha Max'in sesini duyunca çocuk gibi sevindim desem yeridir. Fakat bu oyunda bazı popüler kültür problemleri var.
İlk olarak senaryo içine çekiyor, onda bir problem yok. Büyük ihtimalle sürprizlerle dolu fakat anlatmaya çalıştığım şey o değil. Oyun, Netflix dizisi gibi. Her yerde bir lgbt dayatması var, bu olmasın demiyorum sadece ucunu kaçırmamak ve zorla dayatmamak gerekli. Örnek olarak Max'i biz seçebiliyoruz zaten ama karşımıza çıkan diğer karakterler bile bu popüler kültür etkisiyle veya bir topluma yaranmak için oluşturulmuş karakterler. Bu durum son dönemlerdeki diziler gibi oyunlarda da artık beni rahatsız etmeye başladı. Gözümüze sokar gibi bunu yapmaktan vazgeçin, bu bize doğal gelmiyor aksine daha da itici oluyor. Bunun sonucunda başka yönelime sahip insanlara da itici gözle bakıyoruz.
Onun haricinde şu an oyunda çok fazla teknik problem var ve erken erişimi sayarsak oyun yaklaşık 1 aydır çıkmış durumda. Ancak ne bir patch var ne bir şey. Sürekli blurlanma, piksellenme görüyorum ve oynanışı çok baltalıyor. Ayrıca optimizasyon leş gibi. Optimizasyonu leş gibi yapıp bir de DLSS, FSR eklenmemiş bile. Ben bunu oyun yapımcılarının (Deck Nine) amatörlüğüne bağlıyorum. Örnek olarak arayüz kötü, animasyonlar çok ham duruyor. Yani elimizde sadece Max ve senaryosu var, büyük ihtimalle de her türlü satacağını düşündü Square Enix. Ek olarak konuşma sesleri de çok kötü, mixlenmesi kötü. Açık havada bir diyalog nasıl yankı çıkarabilir? Stüdyoda kaydedip hiçbir şey yapmadan oyuna mı eklediniz? Aynısı Square Enix'in başka bir oyununda da vardı(Forspoken) yani bu seslendirme sanatçısıyla alakalı bir durum değil. Zaten Max'i seslendiren ablamız karakteri tanıyor ve o duyguyu veriyor ancak bu yankılanma ve ortama uymayan mixlenme söz konusu.
Kısaca elimde Max ve senaryo nedeniyle olumlu verdiğim bir oyun var. Başka bir yerde "masterpiece" olarak göreceksiniz, boşverin onları. Saydığım şeylere takılmayan kişiler bile "eh yeter be" diyor. Eğer adı Life is Strange ve içinde Max olmasaydı asla para veripte alacağım bir oyun olmayacaktı veya şu an iade etmiştim. Yatıp kalkıp DontNod'a dua etsinler.