L.A. Noire Review (Jun Lectus)
Gerçekten çok ama çok sıkıcı, ilk başlarda ilginç farklı bir deneyim sunsa da yaklaşık 3 saatten sonra bayat bir tat vermeye başlıyor. Bitirmek için çok zorladım ama yok bitiremedim, çok fazla şans verdim yinede olmadı. Çok kısıtlı alanlarda ve zamanlarda oyundan keyif aldım. Geri kalan ısrarla bitirmeye çalışmamdı, en sonunda da ortada bir hikaye olmadığı için bitirmeyi gerektirecek bir sebep bulamadığımdan bir anda sildim.
Oyunun zaten bir açık dünyası yok, evet açık dünya bir oyun ama açık dünya yok. Hiçbir şeyle etkileşime geçemiyorsunuz, hiçbir olay yaşanmıyor. Arada telsizden bir durum var bakar mısınız diyor ama onlarda da bir yan hikaye vs yok adamları vurup devam ediyorsunuz. Dolayısıyla bir yerden bir yere gitmek için arabayla geçtiğiniz yollardan ibaret bir açık dünyası var. Zaten bunu anlayınca hemen ortağınıza sürdürüp o kısmı atlıyorsunuz. Araba sürmek de öyle çok keyifli değil çünkü. Yapay zeka yok, birkaç tane özel yer dışında tasarlanmış binalar alanlar vs yok. Dümdüz sokaklar sağına soluna bina atmışlar her yer dümdüz.
Yeni bir teknoloji denemişler, insanların yüzleri gerçek gibi mimikler bakış vs bulunuyor. Koca oyun sadece bu özelliğin arkasına sığınmış, zaten bir yerden sonra o da ilginçliğini kaybediyor gözünü kaçırırsa yalan söylüyordur diyip çok da incelemiyorsunuz insanların suratlarını.
Oyunun mekanikleri de çok hantal ve çok basit oradan da öyle çok keyif alamıyorsunuz, çatışmalar öyle çok keyifli geçmiyor. Zaten çok çok kısa sürüyorlar ve çok azlar, silah çeşitliliği farklı yöntemler vs de yok. Dümdüz adama sıkıp öldürüyorsunuz.
Bu bir dedektiflik oyunu böyle şeyler bekleme derseniz de orayı da beğenmedim. Vakalar o kadar basit o kadar tek düze işleniyor ki, o olayın içine giremiyorsunuz. Zaten tam o olayın içine girdim derken vaka bitiyor ve çözülüyor. Uzun ve sürükleyici bir vaka yok, hepsi 1 saatlik oynanışa sahip vakalar. Bazı vakalar birbirine bağlı olsa da tam bağlı değil, öyle ters köşe yapmalar ilginç karakterler de yok. Hepsi basit ezberlediğimiz teknikler bu yıllarda oynayınca hiçbir şey size ilgi çekici gelmiyor.
Zaten hep de aynı şeyleri yapıyormuşsunuz hissiyatı oluyor, biri ölüyor olay yerine gidip cesedi inceliyorsunuz. Sonra telefonla bulduğunuz şeylerin adresini telefondan sorup o adrese gidiyorsunuz. 1 saat sürdüğü için her vaka sürekli başa dönüyormuşsunuz hissi oluşuyor. Bir merak uyandırmıyor bir sürükleyiciliği olmuyor.
Bizim karakter de çok basit, partnerler de çok basit. Olay örgüleri hep aynı, bir karakter gelişimi vs yok. Yeni bir şey denenmiş ama o denenen şeyin arkasına o kadar sığınılmış ki başka hiçbir şey yapılmamış. En azından bütün oyun 1 veya 2 vakaya bağlı olsa daha iyi olurmuş. Baya bildiğin çalışıyoruz çünkü eğlence olmuyor, tek vakaya ve büyük bir olaya bağlı olsa dallanıp budaklansa geçmişten bir şeylere çıksa çok daha ilgi çekici olurmuş.
Öyle çok kafanızı çalıştırmanıza da gerek kalmıyor, biraz zorlasa ve yeteneğe bağlı olsa yine olacak ama zaten herkes neredeyse aynı senaryoyu yaşıyor. Kendiniz bir çıkarımlarda bulunamıyorsunuz, size bırakılan tek kısım sorgu kısmı. O kısım da çok fazla bir şeye etki etmiyor tecrübe kazanıyorsunuz sadece.
Bizim ana karakterin hikayesi de arada flashbacklarle gazete kağıtlarıyla veriliyor. Dolayısıyla çok kopuk unutuyorsunuz ortada bir hikaye olmuyor. Ne için oynadığınızı anlayamıyorsunuz yani vakalar da insanı cezbetmeyince sanki bir işmiş gibi seri seri oynuyorsunuz hiçbir şeye bakmadan. En sonunda da sıkıyor işte böyle
En fazla 2-3 saat oynayıp mimik ve gerçek yüz teknolojisine bakılır sonra bırakılır öyle bir oyun benim gözümde. Bu yıllarda da bu ne kadar ilgi çekici bir şey o da sorgulanır. Bence hiç gerek yok, deli gibi polisiye dedektiflik aşığıysanız bu türe çıldırıyorsanız o zaman sarabilir. Ben bu türe olsa da olur olmasa da olur gözüyle bakıyordum ama olunca da pek beğenemedim. Vakalara gidince vay be acaba bunun sonu nereye çıkacak nasıl oldu acaba bu dedirtmiyor, hepsi çok basit.