Kingdom Come: Deliverance II Review (OptimusAnte)
649 saat KCD I oynamış birisi olarak yorumlarıma başlıyorum. Bunu söylüyorum çünkü yorumlarım bol bol kıyas içerecek. Ayrıca eser miktarda spoiler da barındırıyor. Hikaye hakkında detay vermeyeceğim ama spoiler konusunda aşırı hassas olan kişilerin okumasını tavsiye etmiyorum. Bu oyunu da şimdiye dek 106 saat oynadım.
Beğendiğim özellikler:
1-) Mini oyunlar (zar, simya, vb.) neredeyse ayrı bir oyun olabilecek kadar iyi. Bu zaten birinci oyunda da böyleydi ama itiraf edeyim birinci oyundaki mini oyunların üstüne çıkamazlar diye düşünüyordum ama çıkmışlar. Hatta bu mini oyunlara yeni mekanikler (zar oyununa rozet, simyaya tencereyi indirip kaldırma vb.) ekleyerek geliştirmişler.
2-) Nalbantlık çok güzel ve çok başarılı olmuş. Birinci oyunda bir demircinin oğlu olarak silah yapamamak, yalnızca kılıç bileylemekle yetinmek benim için yetersizdi. Bunu öyle bir yapmışlar ki 106 saatimin rahat 1 saati nalbantlığa gitmiştir. Gerçekten çok beğendim.
3-) Ana görevler keza çok başarılı fakat sanki climax biraz erken olmuş. En azından bana öyle geldi. Oyunun ikinci yarısından, ilk yarısından aldığım zevki alamadım.
4-) Bolca şehir içi görev olması da çok hoşuma gitti ki Daniel Vavra'ya bunu oyun çıkmadan 1 yıl kadar önce X'teki postunda sormuştum ve o da hiç merak etme bolca şehir içi görev var diye yanıt vermişti. Şehir içi görevler beklentimi karşıladı hatta üstüne çıktı. Yine de daha fazla olsaydı daha güzel olurdu. Örneğin; şehir içinde rekabet halinde farklı suç çeteleri olabilirdi ve bunların görevlerini yapabilirdik gibi...
5-) Yetenek ağacı birinci oyundakinden (birkaç şey hariç) çok daha iyi olmuş. Özellikle oyuncunun ihtiyaç duyabileceği veya birinci oyunda keşke bu da olsaydı dediği yeteneklerin hemen hemen hepsi yetenek ağacında mevcut.
6-) Sadık dostumuz olan Mutt (it diye çevirmişler :D) çok daha etkili ve verimli. İlk oyunda köpekle hiçbir şey yapmak istemiyordum fakat bu oyunda sık sık kullandım. Yine de daha işlevsel ve daha az buglı olabilirdi. Olsun yine de fena değil.
7-) Harita büyüklüğü çok hoşuma gitti. Bu kadar büyük olmasını sevmeyenler olacaktır ama bence harika olmuş. Çoğu yere hızlı seyahat yapmak yerine at üstünde gittim.
8-) Yeni bir sürü silah getirmişler. Üstelik bu silahların kendi içinde minik çeşitleri de var. İlk oyunda mızrak/kargı tarzında bir silahı satın alamıyorduk ama bu oyunda alabiliyoruz. Yine artı olarak yazıyor.
9-) Oyun içindeki kullanılan ürünlerin (yiyecekler hariç ama iksirler dahil) üç çeşit kalitesi bulunması çok hoşuma gitse de kaydetmemizi sağlayan içeceğimizi bu durumun dışında tutuyorum. Kalite mevzusu gerçekçilik katmış.
10-) Diyalog ekranındaki seçenekleri artırmışlar ki bu muazzam olmuş. İlk oyunda seçenek sayımız fena olmasa da bu oyunda bunu çokça artırmışlar.
11-) Ot toplamanın yetmemesi ve toplanan otların kurutulmadıkları takdirde işlevsiz hale gelmesi de oldukça güzel olmuş. Bunu iksirler için de yapsalardı keşke. Örneğin; iksirlerin 2 hafta, 1 ay gibi dayanıklık süreleri olsaydı daha güzel olurdu.
12-) İnsanların evini soyma konusunda mükemmel bir iş çıkarmışlar. Eğer birisinin evinin etrafında gezerseniz o kişi girme izninize bağlı olarak evindeki sandığa gidip eksik var mı diye kontrol ediyor. Eğer bir şey eksikse sizi hemen muhafıza şikayet ediyor. Bu özelliğe tek kelimeyle bayıldım ve ilk gördüğümde ağzım açık kaldı.
13-) Birisiyle kavga ettikten sonra onu bayıltırsanız o kişi kendine gelince üstünü başını kontrol ediyor. Buna da bayıldım.
14-) Temizlik konusunun yalnızca görsel olarak değil oynanış olarak da etkili olması da çok hoşuma gitti. Hatta eğer kötü kokma simgesi çıkarsa insanlar "Boka mı bastım? Ha yok senmişsin" gibi tepkiler veriyorlar. İlk duyduğumda kahkahayı basmıştım.
15-) Bizi tanıyan kişilerin bize olumlu/olumsuz laflarına cevap verebiliyoruz. İlk oyunda bunun eksikliğini çok hissetmiştim bence harika olmuş.
16-) Taş atma ve köpeği havlatma mekanikleri getirmişler. Bu ikisini de çok sevdim hatta sıkıldıkça milletin kafasına taş attım. Ama taş olması imkansız yerlerde bile (örneğin bir dükkanın zemininde) dururken yine taş atabiliyorsunuz. Bu durum olmasa daha iyi olurmuş ama yine de çok iyi bir mekanik.
17-) Çamaşır yıkama mevzusunu getirmeleri de çok güzel olmuş. İlk oyunda hamama gitmekten bıkmıştım ama bunda hemen şipşak sabunla kıyafetlerimizi yıkayabiliyoruz.
18-) Yine oyunun ilk yarısındaki yan karakterleri çok sevdim. İkinci yarısındaki yan karakterler ise bana çok itici geldi.
19-) Sinematik sayısı ve süresini artırmaları yine hoşuma gitti.
20-) Bazı yan görevlerde veya yolda karşılaştığımız insanlarda doğaüstümsü ögelerin olması da hoşuma gitti.
Beğenmediğim özellikler:
1-) Oyunun giriş kısmını hiç beğenmedim. Yani hadi lan kim kime böyle iyilik yapar dedirtti. Neyse...
2-) Yan görevlerin çoğu ilk oyundaki yan görevlere kıyasla çok zayıf kalmış ve giderek sıkıcılaşıyor. Oyunun ilk yarısındaki yan görevler (Voyvoda hariç) çok güzelken ikinci yarısındakiler çok bayık. İlk oyundaki yan görevleri hatırlıyorum da hemen hemen hepsi mükemmeldi.
3-) Ana görevler zevkli olsa da ilk oyundaki ana görevler bence daha zevkliydi.
4-) Düşüp yeteneklerimizin çoğunu unutmak yerine daha iyi bir anlatı yapılabilirdi. Veya hiç yapılmayabilirdi.
5-) Arayüzü (ana menüden bahsetmiyorum) hiç ama hiç beğenmedim. Abi ilk oyundaki arayüz muazzamdı niye aynısını kullanmadınız ki.
6-) Köyleri ve şehri aşırı derecede karmaşık yapmışlar. İlk oyunda keşfedilebilecek yerler haritada soru işaretiyle gösteriliyordu ki bence yeni başlayanlar için çok idealdi. Bunda öyle bir durum yok. Bir köydeki bir dükkanı veya bir çamaşır yıkama yerini şansına keşfettin keşfettin keşfedemezsen tüm haritayı açan perk'ü alana kadar öyle bir yerin varlığından bile haberdar olmuyorsun. Yazık olmuş.
7-) Yetenek gelişimleri aşırı kolay olmuş. Tamam daha çok kişi oynasın ama sen böyle bir oyun değildin ki. Hele hele ilk oyundaki yankesicilik ve kilit açma ayrı yeteneklerken bu oyunda birleştirilmiş olması beni çok tilt etti. Düşünsenize yankesicilik yapa yapa daha zor kilitleri açmanız kolaylaşıyor. Ne alaka abi?
8-) Oyunun en ihtiyaç duyulan eşyası olan kayıt içeceğine erişim inanılmaz kolaylaştırılmış. İlk oyunda mecburen bu içeceği demlemek zorundaydınız çünkü tüccarlar çok pahalıya satıyordu. Bu oyunda inanılmaz ucuz. Oyunun 20 dakikasında 20 tane kayıt içeceğim vardı. Hiç hoşuma gitmedi.
9-) Hiçbir köyde zırh veya silah satan tüccar bulamadım. Oyun başında tonla param varken vasat altı silahlar ve medine dilencisinin yüzüne bile bakmayacağı kıyafetlerle gezdim. Meğer ilk oyundaki kılıç ve zırh ustaları yerine bu oyunda demirciler bu eşyaları satıyormuş. Ulan bari büyük köylere bir tane zırh veya silah tüccarı koysaydınız. İlk oyundan alışkanlık, demirciye bakmadım bile yoktur diye.
10-) Kayıt içeceğindeki kalite hiçbir işe yaramıyor. Sakın gidip de güçlü halini alacağım veya demleyeceğim diye uğraşmayın.
11-) Simyadaki ilk oyunun mekanikleri gayet güzeldi. En azından demlediğimiz şey kaynarken fokurduyordu. Bunda ise girdap gibi dönüyor. Ulan kaynayan şey fokurdar işte ne diye değiştiriyorsun mekaniği. Ayrıca tencereyi aşağı al yukarı al falan bu mekaniğe ne gerek vardı? Çok zorlama olmuş bu.
12-) Dövüş mekaniklerini inanılmaz kolaylaştırmışlar. Bu oyundaki dövüş mekaniklerine ağlayanlar ilk oyunu oynasalar herhalde intihar ederlerdi. Özellikle aşağı taraftan yapılan iki ayrı saldırı yönünü birleştirmeleri beni çok sinir etti. Merak edip test ettim Toraman'dan karşı saldırıyı öğrenmeden nereye kadar gidebilirim diye, oyunun %70'inde karşı saldırıya ihtiyaç bile duymadım. En son bir iki kişiyi yenemeyince gidip öğreneyim bari dedim. O değil Toraman abimiz de triplerde. Tutturuyor zırh giy diye. Sana ne kardeşim ben siyah kıyafetlerle takılmayı seviyorum. Sırf yeteneği öğrenmek için zırh seti dizdim.
Daha yazacaktım ama karakter limitine ulaştım. Neyse bu kadar olsun. Umarım yararlı olmuştur.