Half-Life 2 Review ((KPDVS) Ana Çar)
Hayatımda önemli bir yere sahip olan bir oyun. Yıllarca farklı türden oyunlar oynadım fakat belki de küçükken bilgisayarımın açabildiği nadir oyunlardan biri olan Half-Life’ın, o zamanlar bir abimin bilgisayarıma Half-Life 2’yi kurmasıyla, bende bıraktığı etki çok farklıydı. Bilgisayar oyunlarına olan sevgimin temelini oluşturan bu oyunun, oynadığım hiçbir yapımda bulamadığım hissiyatı vermesi, belki de tam olarak bununla alakalı.
Zira 2025 yılına gelmemize rağmen, bana oynanış açısından bu kadar zevk verebilen hâlâ başka bir oyun yok. Yaşattığı nostalji hissinden midir bilinmez ama günümüz oyunlarının hiçbir mekaniği bu oyun kadar keyifli gelmiyor. Oyunun ambiyansı hâlâ birçok yeni oyuna taş çıkartacak seviyede, en azından bana göre.
Bu söylediklerim birçok kişiye abartılı ya da anlamsız gelebilir. Fakat ben bu evrenle çocukluğumda bağ kurdum; yıllar içinde içeriğini araştırdım, her yeni gelişmede heyecanlandım. Dolayısıyla bu his, benim için hâlâ çok gerçek.
Half-Life serisiyle ilgili her şeyi sömürmüş, bu seriyi son 12-13 senedir her yıl en az 2-3 kez baştan sona bitirmiş biri olarak, yapabileceğim tek eleştiri, böyle bir oyunun bu kadar ortada bırakılmış olması. Yıllarca yalnızca söylentilerle yetinmek zorunda kalmak, Valve’a bu konuda ciddi bir sitemim olmasına neden oldu.
Ama artık bu sene çıkacağına dair gerçekten güçlü bir umudum var. Bakalım, göreceğiz.