Finding Paradise Review (SUPREME - Baja Blast enjoyer)
"To The Moon" şaheserinin devam oyunu
Evet, oyunu şimdi bitirdim ve incelemeye nereden başlayacağım kısmında hiçbir fikrim yok. Öncelikle teknik kısımları daha sonra ise az çok hikayeyi anlatacağım ve uyarımı önceden yapıyorum: bu inceleme spoiler içerecek.
Oyun müzikleri falan önceki oyundan da bileceğiniz üzere mükemmel ötesi, atmosferin içine sizi kesinlikle adapte ediyor.
Grafikleri ise Freebird'ün standart piksel art grafiklerinden oluşuyor ve oldukça hoş.
Hastamızın son isteği ilk oyuna nazaran aşırı karışık ve belirsiz. Bu isteği oyunu oynadıkça kendiniz bulacaksınız.
Evet, geldik benim en sevdiğim kısım olan hikaye kısmına.
Serinin ilk oyunu olan To The Moon'u oynadığınızı varsayıyorum, eğer oynamadıysanız önce onu oynamanızı tavsiye ederim. Bildiğiniz gibi oyunda 2 karakteri yönetiyoruz. Bu kişiler Dr. Rosalene ve Dr. Watts. Bu kişiler Sigmund Corp. isminde bir şirkette çalışıyor. Şirketin amacı ise ölüm döşeğindeki insanların anılarını manipüle ederek hayatları boyunca yapmak istedikleri fakat yapamadıkları şeyi, onlara başarmış gibi göstererek onlara tatminkar bir hayat ve ölüm vermek. İlk oyunu oynadıysanız bunları zaten biliyorsunuzdur. Rosalene daha ciddi bir karakterken Watts ise aşırı eğlenceli ve daha troll bir karakter. Özellikle bu oyunda ilk oyuna nazaran daha fazla troll öğe bulunuyor ve bu aşırı eğlenceli. Şimdi asıl hikayeye geçiyoruz.
Ufak spoiler: Bu hikayedeki hastamız olan Colin, yine Freebird Games'in yaptığı "A bird story" oyunundaki çocuğun yaşlı hali. Oyun içinde buralara sürekli göndermeler yapılıyor. Oyun sonunda ise direkt bunu açıkça gösteriyor. Bu arada size tavsiyem To The Moon'u bitirdikten sonra A bird story'iyi oynayın en son ise bu oyunu oynayın. Bu şekilde hikayeye daha hakim olabilirsiniz.
Hikaye anlatımı içinde A bird story'yi de dahil edeceğim fakat çok hızlı geçeceğim.
Colin, asosyal bir çocuktur. Bir gün okuldan eve gelirken dönüş yolunda bir sesler duyar ve gidip baktığında yaralı bir kuş bulur. Kuşu evine götürüp iyileştirir. Colin'in gökyüzüne ve uçmaya olan ilgisi muhtemelen bu kuşla başladı. Kuş elbette iyileştikten bir süre sonra uçup gitti fakat bir gün geri gelip Colin'i ziyaret ederek onu unutmadığını göstermiş oldu. Bu olaydan sonra neler oldu kesin bilmiyoruz. Hikayenin bu kısmından sonrası finding paradise'a ait. Kuşunun yani tek arkadaşının da gitmesiyle beraber Colin, büyük bir yalnızlık hisseder. Aİlesi bu durumu fark edince ona Rudog isminde bir oyuncak köpek alır. Bu oyuncak onun zihnini biraz bile olsa düzeltmiştir. Ve bir gün balkondayken karşı evin balkonundan Faye isminde bir kız ona seslenir. Bu onların ebedi arkadaşlıklarının başlangıcıdır. Colin her ne kadar çello çalmayı sevmese bile Faye sayesinde onu da sever ve pilot olmaya karar vermesi de Faye sayesinde olur. En önemlisi ilk gerçek arkadaşını bulmuş olur. Pilotluk okuluna yazılır bir yandan ise çello'da kendini geliştirir. Bir gün provadan önce ileride eşi olacak olan Sofia ile tanışır. Sofia ile tanışması her ne kadar çok güzel olsa da bu birliktelikle devam eden flörtler vs. derken Faye'ye daha az zaman ayırmaya başlar. Ve en nihayetinde artık görüşmemeye başlarlar. Colin, Sofia ile evlenir fakat yine de yeterli mutluluğa asla ulaşamaz. Faye'yi unutamaz (arkadaş olarak) Hep bir dalgınlık içindedir ki Asher ismindeki erkek çocukları doğana kadar. Colin her ne kadar pilot olduğu ve yoğun bir işe sahip olduğundan dolayı doğuma yetişemese bile bu çocuk onun kafasını biraz toplamasını sağlar. Çocuğunu büyütür en sonunda yaşlanır. Fakat hayatında bir şeylerin eksik olduğunun farkındadır. Evet, herkesin hayatında küçük pişmanlıklar olabilir fakat onun hayatında büyük bir eksiklik bulunmaktadır. En sonunda televizyonda Sigmund Corp.'un reklamını görür. Karısı her ne kadar "hayatında neyi değiştirmek istiyorsun? Gayet güzel bir yaşantımız olmadı mı?" vs. dese de en sonunda başvuruyu yapar. Aslında karısı haklıdır, hayatı gerçekten güzeldir. Hayali olan pilotluğu yapmış ve iyi bir aileye sahip olmuştur. Zaten kendisi de Sigmund başvurusunda hayatında bir şeylerin değiştirilmemesi ister. O eksiklik her ne ise hayatını değiştirmeden doldurmak istiyordur. Bizim ekip ortada net bir son dilek olmadığı için kafaları karışmış bir şekilde işlerine başlar. Bütün anı çizgisini oluştururlar. Fark ettikleri önemli şeyler, bazı anılarda görünen belli belirsiz bir figür ve Faye'nin, Colin'in anılarında çok fazla ön planda olmasıdır. Hatta öyle ki Colin'in ailesiyle olan güzel hatıralarının büyük kısmı onun zihninde değil yalnızca fotoğraf albümünde görülüyordur. Ekibimiz Colin'in muhtemelen Faye'ye aşık olduğu fakat kavuşamadığını düşünse de durum bundan çok farklıdır. Faye gerçek bir insan değil, Colin'in hayali arkadaşıdır. Hikayenin başında bahsettiğim gibi Colin asosyal bir çocuktur. Muhtemelen sosyal eksikliğini bir hayali arkadaşla kapatmıştır ve bu gerçekten işe yaramıştır. Başarılı bir müzisyen, bir pilot ve iyi bir aileye sahip olmuştur Faye sayesinde. Colin'in anılarında 2 önemli unsuru hatırlıyor musunuz? O belirsiz figür ve Faye'nin ön planda olması. Faye'nin ön planda olma sebebi Colin'in, çocukluğunda ona bu kadar destek olan arkadaşının gidişine üzülmesinden kaynaklı olabilir. Faye'nin gidişinden kastım, Colin'in artık hayali bir arkadaşa ihtiyaç duymaması. Diğer önemli unsur olan o belirsiz figür ise yine Faye'dir. Colin'i her daim izlemeye devam etmiştir ömrünün sonuna kadar. Her ne kadar hayal ürünü bile olsa Colin'in anılarında hayat bulmuştur. Karakterlerimiz, Faye'i silerek Colin'i mutlu etmeyi düşünse bile en iyi çözümün, Tıpkı Colin'in istediği gibi hayatına dokunmadan bütün kontrolü Faye'e vererek yapılacağını fark ederler. Faye, Colin'i daha iyi tanıyor, en iyisini de o bilecektir. Hikayenin sonunda Colin ölür ve Faye'i görür. Faye'de Colin'i hayatının mükemmelliği konusunda ikna eder daha doğrusu Colin'e hayatının ne kadar güzel geçtiğini hatırlatır. Hikaye yine Colin ve Faye'nin ayrılığıyla sonlanır fakat bu sefer üzücü değil, mutlu bir ayrılık. Colin mutlu bir şekilde ölür ve tam istediği gibi, hayatındaki şeyler değiştirlmeden.
Sonuç olarak çok güzel bir oyundu. To The Moon'la karşılaştıramam çünkü ikisinin kulvarları çok başka bana göre. To The Moon inanılmaz dramatikti ve üzerimde büyük etki bıraktı fakat Finding Paradise çok daha az dramatik ve daha çok hikayenin bulmacasıyla ön plana çıktı. To The Moon bana daha çok hitap etti yalan söylemeyeyim ama bu oyun da inanılmaz tabi ki. Ayrıca oyunu bitirdiğimde aklımda bazı cevaplanmamış sorular kaldı ama bu kişiden kişiye değişecektir elbet. Almak istiyorsanız düşünmeden alın. Fakat söylediğim sıralamayla oynamanızı öneririm.
1-To The Moon
2-A bird story
3-Finding Paradise
To The Moon'un 3. oyunu olan İmpostor Factory incelemesinde de görüşmek üzere hoşçakalın.