Dwarf Fortress Review (Odin)
oyunlar birer kadın olsaydı bu oyuna nikahı basardım. nesin sen varoluş felsefesini oyunlaştırarak tiye almaya ömrünün 20 senesini harcamış bir yaşam simülasyonu falan mı? bu oyunun yapımcıları kafayı yemiş.
tanım girmekte zorlanıyorum. dwarf fortress'ı yaklaşık 6 yıldır falan yakından takip ediyorum. fikri aklımı başımdan almaya yetiyordu. fakat işin içine grafikler girince, bilemiyorum. halen tanımlayabildiğimi zannetmiyorum, bir oyun düşünün; oyundaki karakterinizin "gerçek" hatıraları var. deneyimler yaşıyor. öğreniyor, sinirleniyor, ağlıyor, seviniyor. düşünün her bir detayının işlendiğini. mesela o gece tavernada anlattığı hikayenin detaylarından tut gülerken yere döktüğü biraya kadar. gerçekten akıl alır gibi değil. bu, ironik ve komik bir şekilde sanal evrenler ve varoluş felsefesi konusunu baz alırsak insanın bugüne kadar tanrılığa en yaklaştığı nokta olabilir. noktalardan biri demiyorum, hiç kuşku yok bu sınıfında başka bir örneği olmayan bir mevzu. en yakını rimworld bile bunun yanında puppet show kalıyor.
yani içinden çıkamıyorum, beni varoluş krizlerine sokuyor bu oyun. 250 yılını simüle etmiş dünyanın mesela, 250 yıl! her insanıyla, her olayıyla, içilen her birası ve yaşanan her aşkıyla 250 yıl. 57 bin tane insan (ya da cüce, elf, goblin) yaşamış bu dünyada. gerçekten yaşamışlar ama. ne kadar ciddi olabilir ki? diyorum. sanki tanrının defterini aralar gibi açıyorum o dünyanın geçmiş raporlarını. tıklıyorum rastgele bir adama. adı "ato lagusamo" yani yaşadı madem bu adam, dünyanın 62. yılında doğduğu itibariyle, ne kadar detaylı olabilir hayatı? ulan, nası ya? ben adamın çocuklukta kurduğu iş hayalini, dansçı olmak için yaşadığı arzuyu, ilk aşık olduğu kadını, aldatılışını, yıkılıp kendini kumara ve içkiye vermesini, kumardan iyi para vurup zengin olmasını, devlet tarafından itfaiyeci olarak atanmasını ama paranın onu bozması kaidesiyle yolsuzluğa karıştığını fakat devletin bunu fark etmediğini, defalarca kez evlenip boşandığını ve beklenmedik şekilde ülkesinde çıkan bir savaştan ötürü henüz 4. evliliğinin başında 7 yılını orduda geçirmek zorunda kaldığını ve eve döner dönmez de devletin onu itfaiyecilik görevini icra ederken yaptığı yolsuzluğun nihayet fark edilmesinden ötürü 9 yıl boyunca hapse attığını nasıl okuyabiliyorum lan? bu nasıl bir oyun olum? çıkar çıkmaz ilk yaptığı işin kumara gitmek olduğunu ve tüm varlığını burada kaybedip hayatının tepe taklak olmasını falan, ne bileyim? girdiği borç yüzünden tüccar olmak zorunda kalıp 70 küsür yaşında köy köy elinde ürünleriyle gezip satış yaptığını falan nasıl okuyabiliyorum ben bu adamın?
ki bu hayatının dönüm noktalarını içeren bir özeti. hani gittiği bar, ne bileyim efendim çocuklarıyla geçirdiği vakit, karısıyla kızıyla çıkıp çarşıda pazarda dolaşması falan yazmıyor burada. buna rağmen hayatının gerçekliğine bakar mısınız? insana varoluşunu sorgulatmıyor mu gerçekten de? 57000 küsür insandan birine sadece rastgele tıkladım ya? bu adamın bütün hayatı yani varlığını borçlu olduğu tek şey benim sikko bir oyunu öğrenme çabam. hani pek bir anlamı yok anladın mı? tanrıysam şayet sadece oyunu öğrenmeye çalışıyorum. ama bakıyorum tarihte o dünyanın tanrısı için zibilyon tane savaş çıkmış. tanrı orada napıyor peki? sadece oyunu öğrenmeye çalışıyor abi. işin içinden çıkamıyorum gerçekten.