logo

izigame.me

It may take some time when the page for viewing is loaded for the first time...

izigame.me

cover-Doom

Sunday, June 22, 2025 1:05:56 AM

Doom Review (Laos)

DOOM serisi sadece fps türü için değil tüm oyun tarihi için çok önemli bir seriydi. FPS türünü insanlara tanıtan çok başarılı bir üçlemeydi orijinal üçleme. Aradan geçen 15 yılda ise fps türü çok değişti. Artık taşıdığınız silahlar sınırlıydı, siper alarak oynamanız gerekiyordu ve sırf diğer oyun firmalarıyla yarışmak için bile jetpacklere, duvardan zıplamalara ve zamanı yavaşlatma gibi yeteneklere ihtiyaç duyuyordunuz. Bildiğimiz o saf fps türü artık ölmüştü ve geri gelmeyecekti. En azından biz öyle düşünmüştük.

DOOM 2016 bitmiş bir türün temsilcisi olarak çıktı. Bu oyun bir arcade shooter, tüm diğer fps oyunlarının komplikeliğinden uzak saf bir fps oyunu ve tam anlamıyla bir şaheser.

Hikaye ana karakterimiz doomguy’ın marstaki bir laboratuvarda, bir lahitin içinden çıkmasıyla başlıyor. Zırhımızı giydikten sonra bizi uyandıran kişi bizle konuşmaya çalışsa da doomguy önündeki ekranı kırarak asıl olayın hikaye olmadığını gösteriyor aslında. Ancak yine de detaylandıracak olursak marsa, cehennemden açılan bir portal var biz de bunu kapatmaya çalışıyoruz falan.

Oyun içinde çok sinematik bulunmuyor, hatta yan karakter olarak da iki kişi tek var. Ki bu yüzden oyun hikaye anlatımını bir efsane anlatırmış gibi yapmayı tercih ediyor. Etrafta bulduğunuz lahitlerden ve bilgi kartlarından mevzuyu öğrenebiliyorsunuz ki normalde en nefret ettiğim hikaye anlatımlarından biridir ancak tamamıyla karakterin ve olayların geçmişini öğrendiğimiz için çok kötü bir tercih olduğunu düşünmüyorum. Ancak oyunu bitirdikten sonra hikayede çok şey kaçırmanız olası youtubeda bir video aracılığıyla arayı kapatmanızı öneririm.

İşin oynanış kısmına gelecek olursak, işte gerçek eğlenceli kısım burası. Oyun genel anlamda çizgisel bir yapıda ilerliyor bölüm bölüm edindiğiniz yeni silahları, karşılaştığınız yeni düşmanlar üzerinde deneyerek ilerliyorsunuz aslında. İşin çatışma kısmı ise tam anlamıyla bir şaheser. Çatışma için önemli iki mekaniğimiz var birisi glory kill dediğimiz canı belli bir seviyenin altındaki düşmanları çeşitli animasyonlarla parçalamak ve bunun karşılığında can kazanmak. Diğeri de sahip olduğumuz testere ile düşmanlarımızı ikiye bölmek ve bunun karşılığında mermi kazanmak.

Yani savaşma şekliniz şöyle bir portaldan geçiyorsunuz ve kendinizi yaratıkların arasında buluyorsunuz. Sürekli hareket halinde çatışıyorsunuz ve canınız her indiğinde bir glory kill ile hayatınızı kurtarabiliyorsunuz ve her merminiz bittiğinde testereye başvuruyorsunuz. Ve inanın bana oldukça basit bu çatışma sistemi olabilecek en taktiksel çatışma sistemine dönüşüyor.

Sahip olduğunuz 10 kadar silah var bunlardan dokuz tanesinin her birinde iki farklı mod bulunuyor. Kullanabileceğiniz on iki farklı rün var ve her biri size farklı bir avantaj sağlıyor, bunlardan üç tanesini seçip kullanabiliyorsunuz. Örnek verecek olursam benim kullandığım üç rün, düşmanlardan düşen mermiyi arttırmak, glory kill ile sadece can değil kalkan da yenilemek ve ölümcül bir darbe aldığımda zamanı yavaşlatmak gibi bir rün dizilimi kullandım. Bu mevzuyu sadece çeşitlendirmek ile kalmıyor aynı zamanda oyunu da değiştiriyor. Rünleri kazanmak için ise etrafta gördüğünüz challenge taşlarında belli bir objektifi verilen şartlar içinde tamamlamaya çalışıyorsunuz.

Savaşı çeşitlendiren mevzulardan en büyüğü ise karşılaştığınız yirmiden farklı düşman yaratığı. Oyun kendini hiçbir noktada tekrar etmiyor neredeyse sürekli farklı yaratıklarla savaşıyorsunuz her birinin saldırı tarzı ve gücü ve canı farklı seviyelerde. Oyun içinde karşılaşabileceğiniz üç tane de boss savaşı mevcut ve bu boss savaşları şu ana kadar oynadığım en iyi fps bossları olma özelliğini taşıyor. Özellikle ilk boss inanılmaz eğlenceli gelmişti. Ancak sayılarının biraz az olduğunu düşünüyorum.

Oyunu bölüm bölüm olarak oynuyorsunuz keşif özellikle çok önemli etraftan zırh, can, mermi veya silah güçlendirmeleri gibi şeyler bulabiliyorsunuz. Etrafta keşfedebileceğiniz sırlar, eski oyunlara göndermeler ve birçok eğlenceli şey de bu bölümlere dağıtılmış.

Oyunun iyi yaptığı şeylerden bir başkası ise bölüm tasarımları kesinlikle, şeytanlarla savaştığınız yerler çok güzel tasarlanmış ve bir taraftan sizi zorlarken bir taraftan da bir sürü işinize yarayabilecek şeylerle dolu. Mesela oynanışı komple değiştirebilecek şeylerden biri ise şeytanlarla savaşırken bulabileceğiniz power uplar 4 kat hasar vurmak, inanılmaz hızlı koşup ateş etmek, hasar görmemek bunlardan birkaçı. Özellikle en eğlenceli olanı ise berserk modu belki de şarjör boşaltarak ancak öldürebileceğiniz bir iblisi iki yumrukla devirmek inanılmaz keyifli bir şey.

Silahlar inanılmaz iyi hissettiriyor, grafikler çok güzeller ve müzikler. O müzikler yok mu bildiğiniz metal müzik endüstirisini değiştirdiler. Tek kelimeyle harikalar ve oyuna inanılmaz uygunlar. Ki düşünüyorum da sayabileceğim herhangi kötü bir mevzu da aklıma gelmiyor.

Lafı daha fazla uzatmak istemiyorum DOOM 2016 bir arcade shooter oyununun olmak isteyeceği her şey. Savaşması aşırı keyifli, silahlar çeşitli, yaratıklar çeşitli, tempo üst düzeylerde, müzikler bambaşka bir seviyede ve işe yaramayan hiçbir şeye yer verilmeyen dümdüz bir başyapıt. Tüm fps severlere öneriyorum. Hatta bırakın fpsi tüm oyun severlere önerimdir.