logo

izigame.me

It may take some time when the page for viewing is loaded for the first time...

izigame.me

cover-Dishonored

Saturday, August 27, 2022 6:49:20 PM

Dishonored Review (Sirâyet)


Dishonored

Yıllar önce oynayıp beğenmeyerek haksızlık yaptığım Dishonored için bir inceleme hazırlamak istedim. İlk oynadığımda, oyunun mekaniklerini tam anlayamadan yanlış bir şekilde oynamıştım. Bu sebeple de keyif alamayarak oyundan çıkıp bir daha girmemiştim, şimdi tekrar oynayana kadar.
https://steamcommunity.com/sharedfiles/filedetails/?id=2836030893

Hikâye

Yönettiğimiz karakter, Dunwall şehri imparatoriçesinin muhafızı olan Corvo. Oyunun başında, veba salgınına çare bulmak için imparatoriçe tarafından görevlendirildiğimiz bölgeden geri dönüyoruz. İmparatoriçeye rapor vermek için Dunwall Kulesi’ndeki imparatoriçenin yanına gidiyoruz. Bu esnada baş kötü karakterimiz olan Daud isimli suikastçı ile karşılaşıyoruz ve Dishonored, burada yaşanan olaylarla beraber başlıyor.
Dishonored, veba salgının yaşandığı distopik bir orta çağ evreninde geçiyor. Bu sebeple de atmosfer biraz karanlık ve boğucu. Fakat gizlilik ve suikast teması ön planda olduğu için bu atmosfere uyum sağlamak zor olmuyor.
Hikâye, başından sonuna kadar bütünlüğünü koruyor ve gereksiz görevler içermiyor. Her bölümde farklı bir olay gerçekleşiyor ve bu olaylar, bir sonraki bölümde yaşanacak olayları etkileyebiliyor. Oynanış temposu hiç düşmüyor. Ortalama uzunlukta süren bir hikâyeden sonra oyun sonlanıyor. Ana hikâyeyi bitirdikten sonra DLC’lere de bakmanızı öneririm.

Oynanış

Oynanış kısmı, hiç şüphesiz bu oyunun en güçlü yanı. Oynanıştaki çeşitlilik, oyunu birçok farklı şekilde oynamanıza olanak sağlıyor. En sık kullandığımız özelliklerden birisi olan Blink yani ışınlanma özelliği, oynanışa yüksek miktarda akıcılık ve mobilite katıyor.
Yakın dövüş silahı olarak kılıç kullanıyoruz. Ayrıca arbaletler ve bombalar da kullanabiliyoruz. Bunların yanında, özel yeteneklerimiz de bulunuyor. Yukarıda bahsettiğim Blink özelliğinin yanında, zamanı durdurabildiğimiz Bend Time, yerden fareler çıkartabildiğimiz Devouring Swarm, düşmanların zihnini kontrol edebildiğimiz Possession” gibi birçok farklı yetenek bulunuyor. Her bölümde topladığımız rünlerle bu yetenekleri açıp geliştirebiliyoruz. Yeteneklerin kullanımı da oyuncuya bırakılmış, isterseniz bütün yetenekleri kullanabilirsiniz veya hiçbirini kullanmayabilirsiniz. Oynanış özgürlüğü ve çeşitliliği de buradan kaynaklanıyor.
Bazı NPC’lerden alabileceğiniz yan görevler de mevcut. Bu görevleri yaptığınız taktirde ödül olarak para veya rün kazanmanın yanında, bulunduğumuz görevi kolaylaştıracak bir kısa yol tarzı ödüller de kazanabiliyoruz.
Böyle bir oynanışı olan oyun için de kolay demek yanlış olabilir fakat kesinlikle zor değil. Bazı bölümlerde zorlanabilirsiniz fakat birçok farklı yol olduğundan bir şekilde o bölümü geçebiliyorsunuz. Eğer oyunun mekaniklerini anlarsanız, hiç adam öldürmeden veya hiç kimseye görünmeden bile rahatça bölümleri geçebilirsiniz ki zaten bunlara özel başarımlar da mevcut.
Hazır bu konuya değinmişken, oyundaki kaos olayından da bahsetmek istiyorum. Gizli gitmek veya herkesi öldürüp ilerlemek oyunun gidişatını değiştiriyor. Örneğin, kimseyi öldürmeden gizli bir şekilde ilerlerseniz kaos seviyeniz düşük oluyor ve böylece bir sonraki bölümlerde daha az düşmanla karşılaşıyorsunuz. Ama herkesi öldürerek ilerlerseniz kaos seviyeniz yüksek oluyor ve düşman sıklığı artıyor.

Müzikler ve Sesler

Dishonored’ın seslerini ve müziklerini maalesef pek sevemedim. Özellikle de ses efektleri bir süre sonra kalitesiz gelmeye başlıyor. Oyunun çıktığı döneme göre değerlendirecek olursak belki ortalama seviyede diyebiliriz ama günümüze göre zayıf kalıyor.
Aynı şekilde müzikler de atmosfere pek uyumlu değiller. Güzel müzikler var elbette ama bana soracak olursanız, o atmosferi daha iyi hissettirmeleri de mümkündü elbette.

DLC

DLC’lerle birlikte birkaç yeni mekanik eklenmekle beraber ana hikâyeyi başka açılardan da görüp hikâyenin tamamlandığını hissetmenizi sağlıyor. Bu sebeple ana hikâyeyi bitirdikten sonra DLC’lere de kesinlikle bir şans vermenizi tavsiye ederim.
https://steamcommunity.com/sharedfiles/filedetails/?id=2836030495
The Knife of Dunwall
Bu ek pakette, adından da anlaşılacağı üzere ana hikâyedeki baş düşmanımız olan Daud ile oynuyoruz. Hikâye aynı şekilde imparatoriçenin ölümüyle başlıyor fakat bu sefer olayları Daud’un gözünden görüyoruz. Daud ile oynarken de ona özel yetenekleri kullanıyoruz. Örneğin, yanımıza yardımcı bir suikastçı çağırabiliyoruz. Ayrıca ışınlanma özelliğini kullanırken zaman duruyor. Bu özellikleri kullanarak oynamak ve hikâyeyi farklı açılardan görmek, sadece ana hikâyeyi oynamakla Dishonored’ın tam olarak bitmediğini fark etmemizi sağlıyor.
The Brigmore Witches
Bu ek pakette yine Daud ile oynuyoruz. Hikâyeye bir önceki ek paket olan The Knife of Dunwall’ın bittiği yerden başlıyoruz. Bu sefer baş düşmanımız, cadılar meclisinin başkanı olan Delilah. Eğer The Knife of Dunwall’ı oynadıysanız, oradaki seçimlerinizi, kaos seviyenizi ve eşyalarınızı bu DLC’ye aktarabiliyorsunuz.

Sonuç

Özet olarak Dishonored, kendine has mekanikleri ve etkileyici atmosferiyle kesinlikle kendi türünde eşine rastlanmayan bir oyun. Bu sebeple oynanmak için en az bir şansı kesinlikle hak ediyor.
Günümüzde de hâlâ oynanabilir durumda ve kolay kolay da eskimeyeceğini düşünüyorum. Ayrıca oyunu bitirdikten sonra da tekrar oynama isteği uyandıracak bir yapım kendisi.
Yakın zamanda gelen zamdan sonra fiyatı biraz artmış olsa da eğer hiç oynamadıysanız hâlâ fiyatına değeceğini düşünüyorum.
Vakit ayırıp okuduğunuz için teşekkür eder, iyi oyunlar dilerim…