Disco Elysium Review (Garadh)
RPG GIBI RPG, AMA SATIN ALMAYIN
Disco Elysium 2019 Ekim'de çıkışını yaptı ama daha sonrasından oyunun önemli kişileri, game director'ü ve art directör'ü Robert Kurvitz ve Aleksander Rostov şaibeli bir şekilde firmadan kovulmuş. Kesin bir sonuç olmasa da bu iki isimin atılmasının arkasında şirket payının büyük bir bölümünün dolandırcıkla başka isimlere satılması gibi doğru olma olasılığı çok yüksek iddiası var ve şu noktada oyunun asıl geliştiricileri oyundan herhangi bir fayda almıyor. Bu olayın üstünden 2 sene sonra bile asıl geliştiricilerden kalan isimlerde bir bir çıkarılmaya devam edilmiş. Başka bir habere göre de stüdyonun başındakiler oyuna getirilmesi planlanan X7 kodlu bir genişleme paketini iptal etmiş. Bu sebeple oyunu satın almaktansa başka yollardan elde edinilmesi daha doğru olabilir.
FATE SISTEMI
Disco elysium FATE adlı masaoyunu rol yapma sistemini kendine temel almış saf bir rol yapma oyunudur -crpg-. Oyunda bol bol okuyoruz, bir bakıma "wall of text" sahibi diyebiliriz ama sizi eski crpg'ler gibi fazla safdışı bırakmıyor diyaloglardan.
Bu sistemi özel kılan en önemli özellik ASPECT dediğimiz, o anki durumu tanımlayan veya karakterimizin durumunu tanımlayan kısa sözcükler. Örneğin bir karaktere sohbete başlamadan önce halini hatrını sordunuz. Bu "HAL HATIR SORULDU" aspekti olarak bir beceri denemesinde bonus verebilir. Bu da bize zar denemesi yapmadan önce "acaba şuradan bir aspect çıkar mı?" dedirterek oynanışa ayrı bir derinlik katıyor.
KARAKTER YARATMA ve BECERİLER
Oyunda önceden bir geçmişi ve bir yüzü olan bir karakterle başlıyoruz ama bu sizi yanıltmasın çünkü bu dedektifin nasıl biri olacağı sizin elinizde. Hayal dünyasında yaşayan ve motor becerileri gelişmiş fakat zeka anlamında mantık kurmakta bile zorlanan, sıska yumruk bile atmayan bir dedektif oynamanız örneğin mümkün. Dedektifin ismini spoil etmek istemiyorum çünkü oyuna aşırı içtiğimiz ve kim bilir neler yaptığımız gecenin ardından
hafıza kaybı ile başlıyoruz o yüzden bu karakterden ilerde bahsedeceğimiz zaman Ahmet diyelim.
Oyunda 24 tane becerimiz var ve bu beceriler sırasıyla ZEKA, DUYARLILIK, FİZİK ve MOTOR BECELERİ altına düşüyor. Her bir beceriyi apayrı bir karakter gibi düşünmemiz lazım zira oyunun her bir anında bunlar devreye girip bir şeyler söyleyebiliyorlar. Dava ile ilgiili bir ipucu, alkol açlığımıza dair bir yorum , politika üzerine eleştiriler, anlık farkedilen bir detay olabilir. Veya partnerimiz olan Kim'in gözlük takmasıyla ilgili testosteron dolu bir şaka yapmak bile olabilir.(Evet böyle bir şey var :D) Oyunun tekrar oynanabilirliğini arttıran en önemli kısım burası çünkü bambaşka karakterle sayısız farklı diyalog görebiliyoruz.
Benim en sevdiğim beceri İçimdeki Deniz diyebilirim, çok absürt olaylara yol açabiliyor, adı üstünde birazcık da. Buna örnek olarak Oyunun başında edindiğimiz kravatla oyunun belirli bir noktasından sonra konuşmaya başlıyor, bize ipuçları verebiliyor ve oyunun
sonlarına doğru kendisini molotof yaparak feda ediyoruz . Başka bir örnek oyunun ana odağı olan cesetle konuşup ondan ipucu alma fırsatımız oluyor. Ansiklopedi becerisine oyunu 2. kez oynadığınızda odaklanmızı öneririm zira çok kafa açıyor, bir sürü gerekli gereksiz bilgi oyun dünyası bilgileri yığıyor önünüze. İkinci seferinizde dünyaya daha hakim olduğunuzdan bu bilgiler daha zevkli hale getirecek oyunu size. Bir diğer hafife almamanız gereken beceriler motor becerileri, genelde çok önemsenmiyor ama bence fiziksel becerilerden daha güzel. Yine de her bir beceri apayrı derin ve güzel işlenmiş. Kafanıza ne esiyorsa onla oynayın. Ayrıca bu beceriler bizim zar denemelerimizin başarısız veya başarılı olma olasılığını arttıran faktörler. Bir bilgi hatırlamak istediniz ANSIKLOPEDI denemesi atmanız lazım. Karşınızdaki karakterin verdiği anlamsız tepkinin altında yatan geçmişsel travmaları mı anlamak istiyorsunuz, EMPATI denemesi atıyorsunuz.
DİĞER GAMEPLAY MEKANİKLERİ
Oyun boyunca birbirinden farklı düşünceler edineceğiz ve bunları benimsememiz gerekecek. Benimsemek genelde yarım saatle 12 saat arası sürüyor ve bunun için bir düşünce slotu harcamanız gerekiyor ve bunlar epey sınırlı. Bu düşünceler sayısal bonusların yanında bazı yeni diyaloglar da açabiliyor. Örnek olarak feminist bir düşünce benimsediyseniz oyunun ilerleyen aşamalarında feminist diyalog seçimleriyle karşılacaksınız. Aynı şey politik görüşler için de geçerli: Belli bir politik görüşü benimseyip -hatta çorba bile edebilirsiniz :D- onun misyonerliğini yapabilirsiniz. Ya da apolitik olursunuz size kalmış. Sonrasında bu düşüncelerden kurtulmak istediğimizde seviye
puanı harcamamızın gerekmesi çok tatsız.
HIKAYE ve WORLDBUILDING
Oyunun belkide en güçlü kısımlardan biri hikayesi ve karakterleri. Ve dünyası. Dünyamız Isola adlı bölgelerden oluşuyor, bunları kıtalar olarak düşünebiliriz. Oyun ise Insulinde adlı isolanın Le Caillou ülkesinin(?) Revachol şehrinin Martinaise semtinde geçiyor. Bu şehir 40-50 sene önce büyük bir başarısız devrim yaşamış, güncel olarak Koalisyon Devletleri adında oluşum tarafından kontrol ediliyor. Bu ülkenin resmi bir polisi yok ama zamanla buraların polisi haline gelmiş diyebileceğimiz RCM(Revachol Halk Milisleri) var. Biz de burada RCM'den bir polis'iz ve bir cinayet veya linç ihbar üzerine martinaise'e geliyoruz. Oyun böyle başlıyor kısaca. Bundan sonra bir sürü kendine has ve derinlikli karakterle karşılaşıyor, sorguluyor, tarih konuşuyor, felsefe yapıyor, flört ediyor hatta ideoloji tartışmaları yapıyoruz. Hikaye genel anlamıyla depresif, realistik, vurucu, twistli merak ettiren bir hikaye. Oyunun sonuna kadar acaba katil kim diye de sordurtturuyor. Ben tatmin oldum mu cevaptan. Evet. Oyunun sonu tatmin edici mi? Evet. Evet ama çeşitli olduğunu düşünmüyorum. 6 tane son var fakat ne kadar farklı, çok değil. Realistik mi öyle evet. Burada biraz daha farklı sonlar yazılabilirdi diye düşünmeden edemiyorum yine de.
Ayrıca world-building hakkında konuşmak istiyorum. Ben bu oyunun dünyasını gerçekten başka seviyorum. Belirli aralıklarla hep dönesim geliyor, arada müziklerini açıyorum. Dostoyevski romanlarından fırlamış bir kasvet, depresif bir hava hakim, sıradan halk fakir, bir ceset haftalarca bir yerde kalabiliyor. Halk bir devrime kalkışmış ama büyük güçler tarafından engellenmiş ve şu an o güçler sizi yönetiyor. Şehriniz eskiden dünyanın gözdesi, başkentiyken şu an yakınından bile geçemiyor. Her türlü boktan bir vaziyet. Ama tek hissettiğiniz şey depresiflik veya hüzüntü değil. Genelde bu tür dünyaların çekici tarafı depresif bir dünya yaratmış olsa da bir şekilde sizi mutlu edebiliyor olması. Bunu dostluk, umut ışığı veya küçük şeylerin verdiği huzurun tasviri ile yaparlar. Başka çekici gelen şeyse o dünyayı kendi dünyamızla bağdaştırmamız diye düşünüyorum. Geliştiriciler oyunun dünyasının türüne fantastical realism demiş ki bence mükemmel bir tabir. Buna başka yakın sevdiğim bir dünya ise cyberpunk dünyası.
DİĞER
Oyunu ingilizce oynamak isterseniz orda şöyle bir durum var: Çok farklı kelimeler, deyimler içeriyor. Elinizde sözlükle oynamanız lazım. Vsauce sesiyle OR IS IT? Burada devreye keşke bu özelliği daha sık görsek diyebileceğim bir özellik giriyor: Bir tuşla dil değiştirme. Evet sadece bir tuşla -ki o da Q- oyunun dilini aniden, asla bir yükleme ekranı olmadan değiştirebiliyorsunuz. Bu sayede ingilizcenizi de geliştirebilirsiniz. Bir kelimeyi anlamadın ve tüm cümle garip mi geldi. Bir tuşla çevir türkçeye. Üstelik oyunun türkçesi öyle alelade türkçe değil. Üzerine uğraşılmış tam yerelleştirme diyebileceğimiz bir türkçe.
SONUÇ
Tek bir cümleyle: Son zamanlarda çıkmış, eşini benzerini göremeyeceğiniz türden bir RPG deneyimi. Ama marka asıl geliştiricilerin elinden alındığından başka yollardan edinmeniz tavsiye edilir.