Detroit: Become Human Review (Zeynep)
Detroit Become Human konusu
2038 yılındayız. Yıllar önce Kamski adında genç bir girişimci müthiş bir buluş gerçekleştirir. Geliştirdiği yazılım ve biyokomponentler sayesinde insan hayatını kökten değiştirir. O ve şirketi CyberLife sadece yıllar içerisinde dünyanın en büyük şirketi olurken, Amerika’nın genelinde Android çılgınlığı başlar.
Fabrikalar, televizyon kanalları, iş yerleri, sokaklar, evler Android’lerle dolup taşar. Neredeyse tüm iş kollarına sıçrayan Android’ler insanların yaptığı işleri sadece bakım ücretleri karşılığında, yani bedava yapmaktadır. Bu hızlı gelişime uyum sağlayamayan ABD ekonomisi çöker ve işsizlik tüm zamanların en yüksek rakamlarına ulaşır.
Yıllar içerisinde meslek grupları yok olmaya ve yerlerini dijital kölelere bırakır. İşsizlik arttıkça kamuoyunda Android’lere olan bakış açısı nefrete dönüşürken, ABD hükümeti daha fazla Android yapabilmek için Rusya’yla Kuzey Kutbu’nda burun buruna gelir.
Bir yandan da dünyamız 21 yüzyılın ortalarına yaklaşırken Küresel Isınma’dan iyice nasibini almıştır. ABD kıyı şeridi hızla yok olurken, bir zamanlar en pahalı evlerin yer aldığı Los Angeles gibi eyaletler hızla göç verir. İnsanlar iç bölgelere doluştukça nüfus yoğunluğuna bağlı olarak sorunlar artar.
İşte Detroit’in en büyük başarısı bu: Gerçekten inanabileceğiniz bir oyun dünyası oluşturuyor. Bir yandan da karamsar bir gelecek tahmini yapıyor. Ve işin güzeli bunu oyunda size direkt anlatmıyor.
Detroit Become Human karakterleri
Connor
Oyuna Connor’la ve ünlü Rehine bölümüyle başlıyoruz. Detroit mekaniklerinin bizlere anlatıldığı bu bölümde, ilk kez bir aykırı ile tanışıyoruz.
Oynanabilir 3 ana karakterden biri olan Connor, özel bir amaç için CyberLife tarafından üretiliyor. Detroit Polis Departmanı’nıyla Aykırı’ları yakalamak için iş birliği yapan Connor, bu amaç uğrunda savaşıyor.
Sahip olduğu eşsiz sensörler sayesinde çevreyi tarayabilen ve oluşturduğu simülasyonlarla olay akışlarını yeniden canlandırabilen Connor, böylece kolaylıkla yoldan çıkmış androidlerin peşine düşebiliyor.
Kara
Aslında hepimiz Kara’yı tanıyoruz. Bundan yıllar önce, 2012’de Quantic Dream bizlere müthiş bir teknoloji demosu göstermişti. Bu demo aslında bir nevi Detroit: Become Human’ın habercisi olmuştu.
2032 yılında üretilen bu model ev işlerini halletmesi ve evebeynlerin çocuklarına göz kulak olması için tasarlanıyor. Dünya çapında çok popüler bir model olan AX400, 300 farklı dil konuşabilirken, 9000 den fazla yemek türünü pişirebiliyor.
Teknoloji demosunda bizim oyunda yönettiğimiz modeli bir araya getiren operatör ilginç bir şeyi fark eder. Kara duygusal zeka belirtileri göstermektedir. Onu tam geri sökecekken içinde oluşan acıma duygusuyla bu kararından vaz geçer ve ona dikkatli olmasını tembih eder.
Markus
Markus diğer iki karakterimizden oldukça farklı bir Android. Connor ile aynı RK serisine ait olmasına rağmen, bizzat Elijah Kamski tarafından hayat verilmiş çok özel bir prototip.
Kamski’nin yakın dostu Carl Manfred kaza geçirip, yürüme kabileyitini kaybedince, Markus’u ona hediye ediyor. Geçirdiği kazanın ardından resim yapmayı bile bırakan Carl’ın motivasyonunu sağlamakla yükümlü olan Markus, onun yeniden kendine gelmesini sağlıyor. Böylece ikili arasında büyük bir dostluk doğuyor.
Detroit Become Human inceleme Artıları ve Eksiler
+ Muhteşem düşünülmüş detaylı oyun dünyası
+ Harika karakterler ve karakter gelişimi
+ Kaliteli ve oldukça değişken senaryo
+ Nefis müzikler
– QTE’ler can sıkıcı olabiliyor
– Connor’un olay örgüsünde bazı noktalarda kolaya kaçılmış