logo

izigame.me

It may take some time when the page for viewing is loaded for the first time...

izigame.me

cover-Death Stranding: Director's Cut

Saturday, March 15, 2025 8:55:41 PM

Death Stranding: Director's Cut Review (The Alcina Dimitrescu)


YOL KATETME SİMÜLATÖRÜNE HOŞGELDİNİZ

Oyun gayet kaliteli ve kesinlikle parasına değiyor. Kojima yapmış yine! Azıcık bahsedip hemen bitireceğim bu incelemeyi. ( Kusura bakmayın azıcık demişim ama tutamayıp kendimi yine yazmaya kaptırmış, anlatmışta, anlatmışım beğenirseniz sevinirim.)
Öncelikle hikayeden başlamamız gerekirse, 6. bir yok oluş var ve Amerika, tüm diğer bölgeleriyle iletişimi kaybetmiş. Biz de taşımacı Sam olarak oyun boyunca bu kopukluğu, belirli kargolar taşıyarak ulaştığımız merkezlere yeniden bağlantı sağlayarak gideriyor ve Amerika’yı kademe kademe yeniden bir bütün haline getiriyoruz. Üstelik bu 6. yok oluşun nasıl durdurulacağını da harika bir sunumla izliyoruz.
Hikayenin asıl olayı en kısa anlatımla bu, ama bilmenizi isterim ki her bölümde bir karakterin geçmişine tanıklık ediyoruz. Her biri özenle hazırlanmış yan hikayeler içeriyor. Ancak asıl olaylar, Amelie ve Sam karakterlerinin gizemli hikayesinde bitiyor ki başlarda cidden çok kafa karıştırıcı olan bu hikaye, oyun ilerledikçe yavaş yavaş çözümleniyor. Ve sona ulaşıldığında, kafanızda soru işareti bırakmadan tatmin edici bir şekilde bitiyor. Bence gayet iyiydi, çünkü oyunda beni tutan şey buydu. Hep bir merak içindeydim: Acaba bir dahaki cutscene'de neler olacak, neleri gösterecekler, bu olay çözümlenecek mi? Hep sonraki sahneyi görmek için acayip isteklendiren bir oyun ki zaten bu da, sıkılsanız bile ilerlemek için dişinizi sıktırıyor.
Gelelim oyunun dünyasına ve içinde sunduğu olaya.
Kısaca anlatmam gerekirse, oyunun tüm olayı bir noktadan bir noktaya bir şeyler taşımak. Yani bir nevi yürüme simülasyonu diyebiliriz. Tabii belli bir noktadan sonra araçlar ve fast travel açılacak ama yine de yürüyeceksiniz, kaçışınız yok!
Üstelik bu yükleri, kargoları oradan oraya taşımak da öyle kolay değil. Dağ, dere, tepe, yağmur, çamur, kar, kış, kıyamet, çakıl, toz, toprak… ne varsa aşmanız gerekiyor. Engebeli araziler, şiddetli akıntılı nehirler, düşmanların kol gezdiği kamp bölgeleri ve KV adlı canlılar sürekli önünüze engel çıkarıyor. Bunları aşmadan basitçe yürüyüp gidebileceğiniz bir oyun değil. O adamın yol boyu çektiği acıyı siz de çekeceksiniz, mecbursunuz!
Bazen çok sıkılsam da oyun ilerledikçe hep yeni mekanikler sunduki bu hikayenin yanında beni oyunda tutan diğer birşeydi acaba yeni neler ve ne gibi aletler kullanabilceğim merakı beni bizzat oyundan kopartmadı. Burada o kadar çok şey var ki say say bitmez! Biraz anlatayım neler var:
-Basit botlarla başlayan serüven, motorlar ve bazı otomobillerle devam ediyor.
-Kayaklar, yükleri arkamızda taşıyan araçlar, bir bölgeden diğerine bağlayıp kestirme yapabileceğiniz otomatik teleferik benzeri sistemler…
-Daha hızlı ve yorulmadan koşmamızı sağlayan mekanik iskelet bacaklar gibi birçok farklı ekipman bulunuyor.
Ve bunlar sadece taşımayı kolaylaştıranlar!
Bir de etrafa kurabileceğiniz yapılar var:
-Merdivenler, halatlar, köprüler, yollar, barınaklar…
-Araçları şarj etmek için jeneratörler, rampalar…
Yani oyunda gideceğiniz rotayı hem kendiniz belirliyor hem de hangi ekipmanları kullanacağınızı siz seçiyorsunuz. Ancak bunları dengeli ve ekonomik bir şekilde kullanmak önemli. Yola çıkmadan önce her zaman bir hazırlık yapmanız gerekiyor.
Bu saydığım ekipmanlar öyle "olsun" diyince olmuyor. Önce gerekli malzemeleri biriktirmeli, ardından bunları oluşturacak aletleri nasıl ve nerenizde taşıyacağınıza karar vermelisiniz. Taşıyıcımız Sam’in üstüne yükleri dengeli bir şekilde yerleştirmeniz şart ki teslimatınızı ve yolculuğunuzu en sağlıklı şekilde tamamlayabilesiniz.
Online ağ ne ve neye yarıyor?
Kısaca bahsetmek gerekirse, oyunu ağa bağlanarak oynarsanız diğer oyuncuların açık dünyaya kurduğu yapılardan faydalanabilirsiniz. Ki bu gerçekten çok işe yarıyor! Aynı zamanda, beğeni atarak bu yapıları destekleyebiliyorsunuz. Aynı şekilde, diğer oyuncular da sizin yapılarınızdan yararlanabilir ve beğeni bırakabilir.
Kojima burada oyuncular arasında bir bağ ve destek sistemi kurmak istemiş ki gerçekten başarılı olmuş. Şahsen, birçok kişi sayesinde oyunun bazı yerlerinde zaman kaybetmeden hızlıca ilerleyebildim, sağ olsunlar!
Son olarak, oyunda nadiren rastlayacağınız combat kısmına gelelim.
Bu oyunda öyle çok düşman tipide yok zaten amacıda combat değil yani şöyle anlatayım: Eğer her adımınızı dikkatli atmaz, KV bölgelerine usulca ve sessizce ilerlemek yerine doğrudan kendinizi yakalatırsanız, sık sık savaşmak zorunda kalırsınızki bir nevi kendinize aksiyon çıkartırsınız. Ancak bence bu yaratıklarla savaşmak pek keyifli değil ve tamamen zaman kaybı oluyor.
Buna karşın direk hikayede ilerlemeye bakın çünkü, hikâye bossları ile savaşmak gerçekten eğlenceli. Ayrıca, oyunda ekstra olarak özel chapter'lar bulunuyor ve bu bölümlerde kendimizi bir anda cephede, savaşın tam ortasında buluyoruz. Atmosfer ve sunum açısından müthiş bir deneyim sunuyor. Normalde oyunda pek silah kullanmazken, bu bölümlerde silahları da deneyimleme şansı elde ediyoruz. Uzun ve yorucu yürüyüşlerin ardından gelen bu aksiyon sekansları gerçekten ilaç gibi geliyor.
Özellikle Episode 9'da yer alan savaş, oyunun en özel anlarından biri. Hatta sırf bu bölüme ulaşmak için bile oyunu oynamaya değer diyebilirim. Ama benden söylemesi, normal ilerlerken KV'lerle ya da düşman kamplarıyla gereksiz çatışmalara girmeyin; boşuna uğraşmış olursunuz. Tabii keyfiniz bilir, ama bence sadece birkaç kez aksiyon olsun diye savaşılır. Ben oyunda toplamda belki 5 kez bu tür savaşlara girdim.
Hikâyenin ilerleyen kısımlarında, KV’leri gizlice öldürebileceğiniz bir bıçak açılacak. Vallahi işimi çok gördü! Bunu kullanmanızı kesinlikle tavsiye ederim. Hiç çatışmaya girmeden, sessizce yaklaşarak tek tuşla hepsini temizleyebilir ve hızlıca o bölgeden kaçabilirsiniz.
Neyse, combat kısmı da böyle. Öyle çok olmasa da oyunda yeterli silah seçeneği var. Sayı olarak da, çeşit olarak da yeterli diyebilirim. Yani combat açısından mükemmel olmasa da, kesinlikle iyi iş çıkarıyor.
Evet, bir incelemenin daha sonuna geldik!
Benim için Death Stranding, anlatabildiğim kadarıyla böyle bir deneyimdi. Kesinlikle sevdiğim bir oyun oldu ve herhangi bir beğenmediğim yönü olmadı. Sonuçta oyunun olayı yürümek, o yüzden bundan şikâyet edecek değilim. Görünürde herhangi bir eksiği yok.
Kısacası: Alın, oynayın, seversiniz! Ancak şimdiden uyarayım, çok sabırsız biriyseniz bu oyunu oynamanız zor olabilir. Almayı düşünüyorsanız, önce kendi sabır seviyenizi bir tartıp ona göre karar verin derim!