Crysis 2 Remastered Review (Routinues)
Crysis 2 Remastered Detaylı İnceleme!
Bu oyun zamanında dönemin konsolları olan Sony PlayStation 3 ve Microsoft Xbox 360 (2006/2013) için defalarca downgrade’a uğramıştı. Bu oyunun ilk oyuna göre sönük kalmasının en büyük sebebi budur. Ayrıca EA’nin de ikinci oyunu konsollar için de çıkarmalısınız baskısı etkiliydi.
Sönük derken de yanlış anlaşılmasın sakın. Döneminde Battlefield 3, Call of Duty: Modern Warfare 3 gibi popüler ve güçlü rakipleri vardı. Tüm bu FPS oyunlarına karşı kafa kafaya mücadele veren bir yapım olan Crysis 2, kendi serisi içinde sönük kalmıştı. Oyunun PC sürümü, dönemin yeni nesil grafik motoru olan Cry Engine 3’ün tüm gücünü karşılarken ve New York’ta hayal edilen geniş alanı, çevrede etkileşim halinde olabileceğimiz her tür modelleri, objeleri ve hatta bina yıkımlarını bile yapabileceğimiz güçteyken, işte o zamanki oyun konsolları bunu kaldıramamıştı.
Eğer bugünkü konsolların gücü, Crysis 2’nin geliştirildiği bir zamanlarda olsaydı, Crysis 2 halen unutamadığımız bir oyun olurdu. Bunu tartışmasız bir şekilde iddia edebilirim fakat kanıtlayamam. Aksi taktirde şirkete baskın yapıp, ilk dökümanları çalmam gerekir. Onu da asla yapamam. Siz anlayın ne demek istediğimi. Ancak şunu da bilin ki şu anki Crysis 2, konsollar yüzünden en iyiden, en geriye doğru gerileyen bir yapımdı. Buna rağmen dönemin konsollarında en iyi performansı ve grafikleri sunabilen yapım olmuştu. Aynı dönemde piyasadaki yerini alan Sony PlayStation 3’teki en büyük rakibi “Killzone 3 mü bunu başardı, yoksa Crysis 2 mi?” diyecek olursak, cevap apaçık ortadır.
Hikaye
Oyunun hikayesine değinmeyeceğim. Çünkü bu bir Remastered incelemesi. Es geçmeden belirtmem gerekirse; Oyunun hikayesi, ödüllü bilim kurgu yazarı ve hatta geçtiğimiz senelerde Netflix’in en çok bütçe ayırarak hazırladığı dizi olan Altered Carbon’un hem dizi uyarlamasını hazırlayan, hem de kitabının yazarı Richard Morgan tarafından yazıldı. Bu da Crysis 2’nin hikayesine verilen önemi ve oyunun bilimsel olarak nasıl bir çarpıcı konuma getirdiğini kanıtlayan nitelikte.
Crysis 2’de uzaylıların yani Cheplerin getirdiği Alien virüsü, insanları ölümcül olarak etkisi altına almış ve daha hızlı bir şekilde yayılmış, şehri tamamen tahliye ettirmişti. Böyle bir virüs salgını ile oyuna giriyoruz. Saniyede bir ölümün gerçekleştiği ve cesetlerin bile artık kontrolden çıktığı büyük bir pandemi var. Bırakın aşı bulmayı, bu virüsü araştırmaya bile zaman yok. Hatta bilim insanları bile yok. Hepsi artık can derdinde. Oyuna kıyasla biz bunların %1’ini yaşadık desem yalan olmaz. Zamanında Crysis 2 oynayanlar olarak bile pandemiye hazırlıklıydık. Peki ya sonrası?
Aslında burada bile seriye ayrı bir hikâye çıkar. Olaylar tamamen uzaylı istilası, Prophet’ın Alcatraz ile olan simbiyoz denen ortak yaşamı ile biyolojik olarak tüm yaşanılanları bize naklen yaşatıyordu. New York’un 2023’te bize yaşattığı da tam olarak buydu.
New York’ta Frankfurt Havası…
Crysis 2, ilk oyunda olduğu gibi “Can it Run Crysis?” yani “Sistemim Crysis’i açar mı?” sorusunu bize çok uzak tutmuştu. Bunun sebebi ise CryEngine 2’den, Cry Engine 3’e daha iyi optimize olarak evrimleşen grafik motoruyla yaşanmasıydı. Bu yüzden döneminde Crysis 2 için sistem zorluğu yaşamadık. PC oyuncuları da, konsol oyuncuları da rahattı fakat şu vardı; downgrade edilen birçok özellik yüzünden oyunda bir şeylerin eksik olduğunu hissettiriyordu. İlk oyunun inanılmaz harikalığının etkisi üzerimizdeyken Crysis 2 için olan beklentiler arşa ulaşmıştı. Onun verdiği psikolojik etki midir bilinmez fakat oyuncular her açıdan sanki bir şeyler eksik diyordu.
Grafiksel açıdan her şeyi tamamen sunan bir yapım olsa bile, aslında CryEngine 3’ün büyük bir demosu gibiydi. Grafikler biraz boğuk, biraz hamdı sanki ancak hiçte göze batacak ve rahatsız edecek seviyede değildi. Sanki New York ortamında Frankfurt’un kapalı havası vardı. Artık yaşadıkları yerden olsa gerek ki bunu hissettiriyordu. Oyunda konsollardan dolayı bir photo gerçekliği beklemiyorduk ancak bir şeylerin diğer yapımlara göre olabilecek farklarını da görmek istiyorduk.
Aradan 8 sene geçti. Bu oyun için günümüz konsolları, ilk planlanan her şeyi kaldırabilecek seviyeye ulaştı fakat bu oyun, Remake değil Remastered. Bu yüzden sunulan imkanlar da aynı seviyenin en üst düzeyi olmak zorunda. Bunu da o günün şartlarına göre şu anda da başarıyla sundular.
O bahsettiğim boğukluklar giderilmiş ve görüntü daha net bir seviyeye gelmişti. Oyunu oynarken bunu anlamanız ve fark etmeniz bazen imkânsıza yakın fakat eğer sisteminizde asıl orijinal Crysis 2 kuruluysa ve buna göre ayarlardan grafikleri eşit seviyede ayarlayıp, aynı yerden ekran görüntüsü alırsanız iki oyun arasındaki fark bariz bir şekilde göreceksiniz. Artık göz yanılması yaşıyorum da, bu yüzden mi oyun aynı hissettiriyor dedirtti. Bu konudaki olumsuz tek düşüncem budur.
Silahlar
Her sene Crysis serisini oynayan bir insan olarak, bugüne kadar silahların dokularını gerçekten fark etmemiştim. CELL için geliştiren silahların üzerinde Schwarz Technology olarak firmanın adını ilk kez fark ettim. Ayrıca Camarillo gibi markalar da gözüme battı. Bir an acaba kaplamaları Crysis 3’ten mi eklediler diye düşünmedim de değil. Çünkü Camarillo adlı silah markası, ilk kez Crysis 3’te görülmüştü ve Crysis 2’nin baş yönetmeni olan Nathan Camarillo’ya bir göndermeydi. Bu yüzden ikinci oyunda olmamalıydı diye düşünüyordum.
Silahlara daha detaylı bir şekilde bakınca asıl Crysis 2’de görünmeyen yazılar bile bu High Quality Textures özelliği ile daha belirgin olmuş. Konsollar yüzünden belli ki texture boyutları düşürülmüş. Bu konuda modlamalar sırasından kalma deneyimlerim vardı. Her şey iyi gözükecek derken tüm gücü kullanırdım fakat binalar, araçlar, silahlar yüklenmiyordu oyunda ve her şey boş bir çıkmaza varıyordu.
Bu oyunda, ormanlar, ağaçlar, deniz, su yani kısaca ilk oyunları Far Cry ve Crysis’te olduğu gibi doğa ön planda değildi. O yüzden State of the Art Depth of Field alan derinliği denen olaya daha çok yönelmişlerdi ancak önceki konuda bahsettiğim kaplamaların çevredeki etkisi soluktu. Bu yenilenmiş sürümde ise NY Taksi, NYPD polis araçları gibi şehrin simgesi haline gelen önemli araçlar bile daha belirgin ve net olmuş. Hatta duvarlarda asılı olan yazıları bile az da olsa okuyabiliyoruz.
Ray Tracing etkisinin ardından Enhanced Particle Effect (Gelişmiş Parçacık Efektleri), özelliği ön planda olsa da, Enhanced Explosion Effects dediğimiz gelişmiş patlama etkileri Crysis 2’yi gerçekten uç noktaya taşımış durumda. Crysis 2, aslında tamamen bir yıkımı konu alan oyundu. Bu yüzden bu özelliğin gelişmiş kaplamalarla birlikte uyumlu bir şekilde aktarılması, istenilen ve arzulanan yıkımı bizlere görsel bir şölenle sunmayı başarıyor.