Counter-Strike: Condition Zero Review (Lavachan)
Bir Efsanenin Devamı 🎮
Ah, Counter Strike ile olan aşk hikayem... Başladı mı Antalya'nın o efsane mekanı Mutasyon İnternet Cafe'de, Beta 7 ile, hatırladıkça içim bir tuhaf oluyor. 🕹️ Sonrasında lise yıllarında Kadıköy'ün tozlu klavyelerinde, Grupnet, Etna Cafe ve Trip Net'in ekranlarında devam etti bu serüven. Orada edindiğim dostlarla oynamak, başlı başına bir destandı.
Şimdi gelelim Condition Zero'ya:
Oynanış 🕹️: Bildiğin Counter Strike, ama sanki biraz daha cilalanmış. Tek kişilik modu eklendi diye sevinmeyin derim, çünkü botlar bazen bildiğin Matrix'ten kaçmış gibi davranıyor, bazen de "Ben niye buradayım?" diye düşünüyorlar. Yine de, eski dostlarla bir araya gelip, saatlerce oynamak paha biçilemez. 8/10
Grafikler 🎨: 2000'lerden kalma bir oyun için fena değil. Yani, Mona Lisa kadar etkileyici değil ama en azından bakılabilir cinsten. 7/10
Ses ve Müzik 🎶: Silah sesleri hala kulaklarımda çınlıyor, o keskin "de_dust2" anonsları... Ancak müzikler, biraz daha çeşitlilik isterdi. Yine de, ortam sesleriyle seni oyunun içine çekiyor. 8.5/10
Hikaye Modu 📘: Hikaye mi? Ah, evet, onu da eklemişler. Biraz yavan ama ne yapalım, Counter Strike'ın ruhu multiplayer'da yatıyor zaten. Tek kişilik mod, yalnızlığa iyi geliyor. 6/10
Çoklu Oyuncu Deneyimi 👥: İşte burada şov başlıyor. Lag'ler, ani ölümler, son saniyede atılan bombalar... Adrenalin, dostluk, rekabet. Daha ne olsun? 9/10
Genel Puanım: 8/10 🏆
Sonuç olarak, Condition Zero, klasik Counter Strike tadını solo oyunculara da tattırmak istemiş, ama asıl sihir hala çoklu oyuncu modunda. Eğer benim gibi eski topraklardansanız, bu oyun size nostalji yaşatacak. Yok, eğer yeniyseniz, geleneksel bir FPS'in tadına varacaksınız. Eski dostlarla oynamak, yeni düşmanlar edinmek için eşsiz bir fırsat. 🎉
Ve unutmayın, "Fire in the hole!" 🧨