Blasphemous Review (Erdem Yücel)
Bu oyunu yapanları tebrik ediyorum. Metroidvania dediğin budur. Zorluk dengesi, görsel kalitesi, sanat tarzı, bana göre bütün departmanlarda zirveye oynar. Soulslike kültürsüzlüğünün metroidvania tarzıyla birleştirilip DENGELİ bir zorlukta oyuncuya sunulması, iyi uygulanmış bir formül ortaya çıkartmış. Oyunda ilerlemenin souls serisindeki gibi kuvvetli bir ezber değil hafif bir pratik ile mümkün olması ve bu pratikliğin hayatsız, toksik soulslike tayfayı bu oyundan uzak tutması sevindirici. Oyunda eleştirebileceğim 2 nokta var. İlki hikaye anlatımının sokuk soulslike tarzı olması, yani bir hikayenin olmaması. Hidetaka Miyazaki bu anlatım tarzına bir hikaye yazsa da "siktir ordan" asıl amacının kolaya kaçmak olduğu aşikar. Bahsettiği bu anlatım tarzına gerekçe olarak bir hikaye yazarken maşşallah tamamını eksiksiz anlatabiliyor. Oyun hikayelerini bize tam vermiyor ama bunun bahanesini anlatırken en küçük boşluk yok. Bu da şu demek, anlatacak bir hikayem olsa onu boşluksuz, amasız, fakatsız anlatırım. Olmadığı için karakterlere isimler koyup kısa kısa saçmalattırıyorum, gerisini hayatsız fanboylar hallediyor. Bu sayede oyun sanki çok derin bir hikayeye sahipmiş gibi bir illüzyon yaratıyor. Senin o kolaycı beyninle yaptığın manipülasyona sokayım göt herif. Keşke işportacı falan olsaydın da oyun dünyasının içine böyle edemeseydin. Bu oyun da bu sikik sokuk tarzı benimsemiş maalesef. Hikaye yok. Diğer bir eleştirim, kombat iyi ama biraz daha çeşitli olabilirmiş gibi geldi bana. Bunların dışında oyun kusursuz bence. Orta çağ avrupasındaki hristiyanlık teması oyunun karanlık yapısına çok iyi oturmuş. Karanlık denince dinlerden daha iyi bir enstruman olamaz zaten. Bu temadaki sanat dizaynı da baya etkileyici olmuş. Bir çok AAA oyundan daha eğlenceli bir oyun. Herkese tavsiye ediyorum.