logo

izigame.me

It may take some time when the page for viewing is loaded for the first time...

izigame.me

cover-BioShock Infinite

Friday, August 12, 2022 4:18:35 AM

BioShock Infinite Review (Asadaduf)

BioShock 1 ve 2'yi beğenmeme rağmen iki oyun da bende pek özel bir yer edinememişti. Rapture şehrinin ambiyansı, dünya tasarımı, silah ve plasmid çeşitliliği çok güzel olmasına rağmen savaş sırasında doğru plasmidi ve silahı seçmeye çalışırken sık sık boğulur gibi oluyordum. Düşmanları araştırma sistemi de başta hoşuma gitse de araştırmaları ilerletene kadar zorluk seviyesi gerçekten çok fazlaydı ve bazen oyundan zevk alıp almadığımı sorgulamama sebep oluyordu. Oynayış çeşitliliği güzeldi ancak bu çeşitlilik bazen fazla gibi geliyordu. BioShock'tan zevk alır gibi olsam da bittikten sonra BioShock 2'ye başlamadan önce araya yaklaşık 1 yıl kadar bir süre girdi. BioShock 2 de aşağı yukarı ilk oyunun aynısıydı. Bazı küçük değişiklikler dışında bana özel bir tecrübe yaşatmadı. Yine zevk alıp almadığımı tam anlayamadığım bir oyun oldu BioShock 2. Hal böyle olunca da BioShock Infinite'e de birkaç ay kadar gecikmeyle şans verdim. İlk iki oyunu yeni oyunlarını da deneyecek kadar beğenmiş, ama çok da bayılarak oynamamıştım.
Eğer diğer oyunlar da BioShock Infinite gibi olsaymış benim bu seriyi bitirmem 1.5 yıl değil 1 hafta sürermiş.
BioShock Infinite MUAZZAM olmuş.
Öncelikle her ne kadar Rapture'u sevsem de iki oyun boyunca neredeyse hiç değişmeyen harita Columbia ile yepyeni bir karakter kazanmış. Araştırma sisteminin de kaldırılmasıyla oyunu benim için neredeyse zevksiz hale getiren güç dengesizliği yok olmuş. İlk iki oyunun daha ilk dakikalarında defalarca ölüp saçlarımı yolarken BioShock Infinite'de oyun boyunca sağlıklı bir şekilde artan düşman zorlukları hem daha ilk dakikalarda oyundan soğutmayıp hem de hikaye ilerledikçe mücadele hissiyatını oyun boyunca koruyor. Silah çeşitliliği en az önceki oyunlardaki kadar fazla olmasına rağmen aynı anda iki silah taşıyabilmek her silahı dönüşümlü kullanmamıza yol açıp tüm silahları daha sağlıklı tecrübe edebilme imkanı sağlamış. Vigorlar arasında geçiş yapmak plasmidlere göre çok daha kolay olmuş. Vigor seçerken durup düşünebilmek savaşın ortasında F5 F6 gibi ulaşması zor tuşlara başmaya çalışmaktan ÇOK daha iyi hissettiriyor. Hack sisteminin kaldırılması oyun boyunca belki de 100 defa tekrarladığımız mini gameleri ortadan kaldırıp oynayışı daha akıcı bir hale getirmiş. Kısaca BioShock 1 ve 2'nin detay seviyesine sahip olmasa da BioShock Infinite klavyede tuş aramak ve boruları birleştirmek yerine hikayeye ve karakterlere odaklanmamızı sağlamış.
Karakterlere odaklanmak demişken oyunun en vurucu özelliğine gelelim; Elizabeth.
Önceki oyunlarda karakterimin kim olduğu ve ne yaptığına dair bir fikrim olmasına rağmen hiç konuşmayan iki karaktere ve amaçlarına pek de bağlanamamış ve onlara karşı herhangi bir sempati duymamıştım. (Eğer konuştularsa bile hatırlamıyorum o derece bağlanamadım) Bu durum Booker Dewitt için geçerli değil. Oyunun en başlarından itibaren düştüğü durumlara ve yaşadığı olaylara yorum yapması onu zaten isimlerini bile hatırlamadığım ilk iki karakterden daha sempatik hale getiriyordu. Bu durum Elizabeth ile birleştikten sonra değişti tabii. İlgim Dewitt'ten Elizabeth'e kaydı. Daha ilk tanıştığımız andan itibaren meraklı, hayalperest ve cana yakın kişiliğini ortaya koyan Elizabeth, belki de onda kendimden bir şeyler gördüğüm için bende bir yer edinmişti bile. Zaten en başından beri hoşuma giden Elizabeth'in savaşlarda en ihtiyaç duyduğum anda birden bana can paketi ya da fazladan cephane vermesi de işin balı kaymağı olmuş. Ayrıca hikayenin, oyunun sonuna kadar yüzünü bile görmediğimiz rastgele kişiler tarafından değil de oyunun neredeyse tamamında bizimle beraber gezip Columbia'yı aynı benim gibi yeni keşfeden Elizabeth tarafından anlatılması oldukça hoşuma gitmişti. Bunda Elizabeth'in cana yakın kişiliğinin çok büyük payı var tabii. Yoluma çıkan herkesin deli ya da daha az deli düşmanlar olduğu ve bazen sadece yürüyüp ateş edip tekrar yürüyormuşum gibi hissettiren BioShock 1 ve 2'ye göre BioShock Infinite'de gerçekten yaşayan bir şehirde gezmek benim için çok daha ilgi çekiciydi. Columbia'ya vardığımda karşıma çıkan karnaval oyunlarının hepsini denemiş, Elizabeth ile şehrin kalabalık kısımlarında gezerken karşımıza çıkan tüm dükkanları ziyaret etmiş, önceki oyunlardaki gibi hareket eden her şeye ateş etmek yerine sadece bir turist gibi takılmayı sevmiştim. Üç oyunu da zor modda oynamama rağmen yalnızca BioShock Infinite bana ara sıra nefes alma fırsatı vermiş, zor olsa da eğlenceli kalmayı başarmıştı. Üç oyunda da hikaye güzel olmasına rağmen yalnızca Infitite'de karakterleri hikayeyi umursayacak kadar sevebildim, üç oyunda da silah çeşitliliği bol olmasına rağmen yalnızca Infinite'de oynarken boğulmuş hissetmedim, üç oyunu da beğenmekle beraber yalnızca Infinite'i oynamaya doyamadım.
Yani ben bu oyuna BA-YIL-DIM.