Alone in the Dark Review (tzigone)
"I've been reading up on the history of the old house; it's the kind of place ghosts run away from in terror. Grisly murders, curses, lunacy... Luckily, devil-worshipping makes me smile, so this is my idea of a paid vacation."
Bu oyun, uzun soluklu serimizin ilk oyunu olan 1992 yapımı Alone in the Dark'ın yeniden ele alınmış ve optimize edilmiş bir hali. Seriyi yeniden canlandırma çabalarının ise kim bilir kaçıncısı... Kendi altın zamanlarında çok değerli ve yüksek rağbet görmüş bir korku oyunu olmasına rağmen; hem zaman içerisinde karşılaştığı çeşitli ve güçlü isimlerin rekabeti nedeniyle, hem de devam oyunlarında yeteri beğeni ve takdiri görememenin de etkisiyle modern sözlükten ve genç korku hayranlarının radarından maalesef düştü. Benim yüksek heyecanla beklediğim bu yeniden yapımın, yapım aşamasında da medyada yeterince ilgi toplayamamasının sebeplerinden birinin de bulduğunu varsayıyorum. Fakat ne var ki, hayatta kalma korku türüne alışık olduğumuz karakterini, oynanış tavrını ve hikaye anlatım biçimini kazandıran bu önemli ismi tanımamak saygısızlık olur. Sonuçta Derceto Köşkü olmasaydı, Spencer Malikanesi alıştığımız ve son derece ayırt edici kimliği, ilginç bulmacaları ve insanların bugün dahi keyif aldığı gotik güzelliği ile var olamazdı.
Bu yeniden yapımda iki ana karakterimiz ve haliyle iki farklı hikayemiz var. Serimizin merkezi karakteri diyebileceğimiz, paranormal araştırmalarda uzmanlaşmış bağımsız dedektifimiz "The Reptile", Edward Carnby ile kaybolmuş amcası Jeremy Hartwood'u arayan, ailesinin genetik lanetiyle boğuşan Emily Hartwood. Orijinal oyunun aksine, bu yeniden yapımda iki karakterin de birbirinden bağımsız hikayeleri olmasına rağmen; ikiliyi hem birbirleriyle hem de çevrede gördüğümüz yardımcı karakterlerle bir işbirliği içerisinde görebiliyoruz. Şahsen bu oldukça hoşuma giden bir değişiklik oldu çünkü farklı isimlerin işin içerisine girmesiyle, orijinal oyunun biraz monotonlaşan sessizliğinden, oyuncuyu oyuna ve evrenine daha da davet eden bir hikaye anlatımını benimsemiş oluyoruz. Ayrıca devam oyunlarından tanıyabileceğimiz Grace Saunders'ı serinin bütününe adapte olmuş bir şekilde yeniden görmek oldukça nostaljik bir hoşnutluk yarattı. İki ana karakterimizin hikayelerinde aşırı radikal bir değişiklik yok aslında, Resident Evil ve devam oyunlarından hatırlayabileceğiniz bir işleyişle oluşturulmuş. Dolayısıyla ikinci ve üçüncüye oynamak istediğinizde yepyeni bir oyunla karşılaşmayacaksınız, yalnızca küçük değişiklikler ve interactionlarla madalyonun başka bir yüzünü görebilirsiniz diyelim.
1992 yapımlı oyunumuzda Jeremy Hartwood'un !ntiharını takip eden olaylar silsilesini izliyorduk. Oyunun süresince edindiğimiz bilgilerce, Derceto Köşkü'nün Ezechiel Pregzt adlı eski bir korsan tarafından, kadim bir ağaç formunda lanetlendiğini ve insan inşası yeraltı tünellerinde ölümsüzlük pratiklerinin yapıldığını keşfediyoruz. Bu keşfimizde, Jeremy'yi !ntihara sürükleyen bu deliliğin kaynağını bulmaya çalışırken bir tılsımdan faydalanıyoruz ve yine bu tılsım sayesinde Ezechiel'ı ortadan kaldırıyoruz. Bu yeniden yapımda ise, Jeremy hayatta, yalnızca kayıp ve kendini Ezechiel, ya da daha sık duyacağımız Dark Man'in kapanına kısılmış buluyor. İkilimiz ise bu kültik laneti çözümleme ve Jeremy'i kurtarmanın derdindeyken farklı diyarlar arasında kendi akıl sağlıklarını yitirmemeye çabalıyorlar.
Oynanış hakkında söylenebilecek pek bir şey yok, oldukça pratik ve adapte olması kolay bir mekanik tercih edilmiş. Arayüzü oldukça anlaşılabilir buldum. Yalnızca belki envanter konusunda bizi biraz daha fazla zorlayabilirlerdi gibi düşünüyorum. Oynanışta en sempatik bulduğum ve beni hafif gülümseten anlardan bir tanesi; oyunun küçük bir anında, orijinal oyunun tank kontrollerinin yad edildiği an olabilir. Oyunu bütünüyle böyle oynamış olmaktan çok daha keyif alırdım gibi düşündürmedi değil. Oyunun canımı sıkan tek yanı oldukça linear olmasıydı. Yapbozlar oldukça sevimli ve klasik hayatta kalma oyunu tadında olmalarına rağmen yalnızca farklı tiplemelerle defalarca yeniden pişirilip sunulmuş gibi hissettiriyorlar. Fakat eğer kültik temaların ve lovecraftian her şeyin tutkunuysanız, hikayenin işleyişi bunu görmezden gelmenize yeterli olabilir. Son olarak, bu oyunu SteamDeck üzerinden oynadım ve optimizasyon konusunda oldukça akıcı olduğunu düşünüyorum. Herhangi bir performans problemiyle karşılaşmadım, ilgili olanların aklında bulunabilir.
Keyifli oyunlar!