A Plague Tale: Requiem Review (b.sagimlar)
Oyun ilk başlarda çok güzel ve keyifli bir sekans ile açılış yapıyor. İlk oyunun olaylarından yaklaşık altı ay sonra Amicia ve Hugo, Hugo'nun kan hastalığını iyileştirmenin anahtarı olabilecek gizemli bir adayı keşfe çıkıyorlar. Oyunlar arasında geçirilen zaman ikiliye iyi gelmiş olacak ki, bu huzurlu dinlenme sırasında ruhları bir nebze daha rahatlamış olacak. Ne yazık ki hiçbir şey sonsuza kadar sürmez ve ikisi de kendilerini hızla tehlikede ve kaçarken bulurlar.
İlk oyun gibi, Requiem de iki kardeş arasındaki ilişkiye fazlasıyla güveniyor. Anlatının genişletilmiş kapsamı, Hugo ve Amicia'yı çok uzak mesafelerden bir dizi ikincil karakterle temasa geçirir ve güçlü, ilişkilendirilebilir bağlar kurar. Amicia, her zaman küçük kardeşine sadık kalmaya çalışırken, çok çeşitli duygular ve inandırıcı kusurlarla dolu mükemmel bir kahraman olmaya devam eder. Ancak Innocence, karşılaştıkları birçok tehlike karşısında bu bağın gücüne odaklanırken, Requiem daha çok bu bağın kopması tehdidine odaklanıyor. Amicia ve Hugo, Engizisyon'la yaşadıkları çatışmadan dolayı psikolojik olarak yara almış durumdalar ve hayatları bir kez daha altüst olurken, bu yaralar sıkıntılı şekillerde yüzeye çıkıyor. Dünya tehlikeli bir yer ve kabus gibi fareler başa çıkmanız gereken tek şey değil. Bölge vebayla ilgili bir tecrit altına alınıyor; muhafızlar sokaklarda devriye geziyor, ölü bedenler rahatsız edici şenlik ateşlerini körüklüyor ve fareler yiyecek sıcak bir et bulmak için can atıyor. Ancak Amicia her şeye rağmen çaresiz olmaktan uzaktır ve koruması gereken bir kardeşi vardır.
Oyunda Boss savaşı gibi tasarlanmış birkaç kısım bulunuyor ve mücadeleye girişebiliyorsunuz ancak tam olarak hiçbirisine tam bir boss savaşı deneyemecek kadar zayıf kalmış. İlk oyunun boss savaşı gayet güzel ve yerindeydi. Bu oyunda biraz daha düşmanların üstünüze çullandığı veya bazı özel Hugo yetenekleri kullandığınız savaş sekanslarıyla bu boss savaşı hissiyatı verilmeye çalışmış gibi bir şeyler olmuş. Oyunda gizlilik ve aksiyonun çok güzel şekilde işlendiği söylenebilir. Bazı bölümlerde gizli gitmeniz daha işe yarar olurken bazı bölümlerde ise gerçekten savaşmak tek ve en etkili çare olabiliyor. İrili ufaklı yeni silah, simya seçeneklerinin yanı sıra oyun alanımız da genel anlamda ilk oyuna göre daha geniş. Ve bu genişlik boşa değil, artık düşman dolu bir haritayı geçerken uygulayabileceğiniz birden fazla strateji ve yol mevcut, oyuncuya kısmi bir serbestlik tanınmış diyebiliriz.
Bölüm tasarımları özenle oluşturulmuş. A Plague Tale Requiem’de toplam 17 adet chapter bulunuyor. Her bir chapter farklı bir bölgede geçiyor ve kendine ait özgün tasarımlara sahip. Bir bölümde sahilde savaşırken bir bölümde Fransa’nın farklı bölgelerini geziyoruz. Şehirlerin içine giriyoruz ve pazarlardaki insanları keşfediyoruz. Görsel olarak, güzel manzaraları, mükemmel renk kullanımı ve klasik 14. yüzyıl mimarisiyle göz kamaştırıcı bir yapıya sahip.
A Plague Tale: Requiem sefaletin tasvirinde amansız. Ne kadar uğraşırsak uğraşalım geleceği değiştiremeyeceğimiz ve bunu yapmaya çalışmanın, nihai sonumuza gönüllü olarak boyun eğmekten daha fazla acı ve ızdırap vereceği rahatsız edici mesajı vermeye çalışıyor. Sonuç olarak A Plague Tale Requiem, Innocence’ın üstüne koyarak çok daha başarılı bir noktaya çıkmış. Mutlaka oynanması ve deneyimlenmesi gereken muazzam bir yapım olduğunu söyleyebilirim.
https://steamcommunity.com/sharedfiles/filedetails/?id=3247298043
https://steamcommunity.com/sharedfiles/filedetails/?id=3268629592