A Plague Tale: Innocence Review (MayaC0re)
Sürprizbozan içermiyor, rahat olabilirsiniz.
Önsöz:
Bana senelerdir öz abimmiş gibi davranan, çok değerli bir abim, onu seneler sonra ilk defa fiziksel olarak görmeye il dışına gittiğimde, beni kardeşiyle tanıştırdı (aslında önceden de tanışıyorduk da cart curt, inceleme yazıyoruz) ve serinin ikinci oyunu olan Requiem'ı konuşuyorduk. Bana ilk oyunu olan Innocence'i oynadığından, tecrübelerinden sürprizbozan içermeden bahsetti. Sonuç olarak ben de oynamak istedim ve yaz indirimlerinde direkt yapıştırdım.
Sistemim fazla iyi olmadığı için daha menüden bile kasıyorken bir ikileme düştüm. Çünkü yaz indirimlerine harcamak istediğim para kısıtlıydı ve çar çur etmek de istemiyordum. Rahatlıkla oynayabileceğim, uzun vadede keyifli olabilecek oyunlara yatırım yapmak daha mantıklı olur diye düşünüyordum. Ancak A Plague Tale: Innocence kesinlikle bir istisna ve ben bu istisnayı tamamen kendi başıma deneyimlediğim için inanılmaz mutlu hissediyorum.
Ben bu oyuna ciddi anlamda hayran kaldım. Uzun süre ve birçok oyundan sonra bu kadar hayranlıkla oynadığım bir oyun hatırlamıyorum. Gerçekten beni içine çekmeyi, çok kasıyor olmasına rağmen saatlerimi keyifli hale getirmeyi ve büyülemeyi başardı.
Oyun hakkında düşündüğüm ve paylaşmaya değer gördüğüm her şey:
Öncelikle şundan bahsedebilirim, içinde bulunduğumuz mekanlar inanılmaz iyi ve detaylı tasarlanmış. Işıklandırmalar inanılmaz, atmosfer karanlık ve oyunda özellikle hazırlanmış olan rahatsız edecek bölümler ciddi ciddi rahatsız etmeyi ve kötü hissettirmeyi başarıyor. Ben orta çağı neredeyse hiç sevmeyen birisi olarak, Innocence'in atmosferini büyüleyici, etkileyeci ve sürükleyici buldum. Bu mekan tasarımları ve bu atmosfer ile bir açık dünya oyunu yapsalar, saatlerimi çok rahat gömebilirim.
Oyunda ayrıntılar bolca var, çok hoşuma gitti bu. Neredeyse tamamen lineer bir oyun olmasına rağmen, bulunduğunuz bölüm üzerinde merak ettiğiniz bir yere gittiğinizde gizli toplanabilirler bulma ihtimaliniz var. Bu gizli toplanabilirlerin hepsiyle ilgili farklı farklı replikler var ve bunlar boş ya da sadece konuşulmuş olması için hazırlanmış replikler değil. Her birinde, içerdiği duyguyu hissedebiliyor ve ortama iyice bağlanabiliyorsunuz. (Açık konuşayım belki de bu biraz empatlık seviyenizle doğru orantılı olabilir, ancak bana soracak olursanız oyun her seviye için ortalama üzeri bir iş çıkarmış derim.) Gittiğiniz mekanda eğer toplanabilir yoksa bile Amicia ile Hugo gördükleri bir şey hakkında yorum yapabiliyor, buna bugün tekrar oynarken şahit oldum. Bir iskeleye çıktım ve Hugo ördekleri görünce bir diyalog başladı. Oyunu 2 defa bitirmeme rağmen ilk defa karşılaşmıştım. Ayrıca, toplanabilir türlerinden birisi de çiçekler. Gerçek hayatta da çiçekleri çok seven birisi olarak oyundaki çiçek ayrıntısı benim en çok sevdiğim ayrıntı oldu. Eğer gizli bir çiçek bulursanız ve Hugo da yanınızdaysa, çiçek hakkında özet bilgi geçiyor ve Amicia'nın saçına takıyor. Çok tatlı ve hoş buldum, çok beğendim gerçekten.
Oyunun müzik bestesine bayıldım, enstrümental/soundtrack türünü şu sıralar sadece arada bir dinleyen ama genel olarak türe hakim bir insan olarak net konuşabilirim ki başarılı bir iş çıkmış ortaya. Eğer bir sahnede duyduğunuz müzikten ötürü tüyleriniz diken diken olması gerekiyorsa, kesinlikle oluyor kaçarınız yok :D Epik, hüzün, aksiyon ve gerilim... Her bir kategoriyi başarılı bir şekilde sahnelere, oyuna ve karakterlere çok iyi bir şekilde uyarlamayı başarmışlar.
Oynanışa gelecek olursak, Innocence gerçekten benim en çok sevdiğim oyun türü olan gizlilik türünde on numara başarılı bir oyun olmuş. Oynarken inanılmaz keyif alarak oynadım, atmosfer ve ortamlarla da çok iyi uymuş. Yanlış hatırlamıyorsam tüm bölümleri gizli geçmek zorundayız, oyun buna zorluyor çünkü elimizde silah olarak sadece sapanımız var ve simya ile üretebildiğimiz Somnum ismi verilen bir toz var. Somnum temel olarak düşmanları sessizce arkasından bayıltmamıza ve yakalanma gibi zor anlara düşme durumlarında son çare olarak kurtulmamıza olanak sağlıyor. "Tüm düşmanları öldürsem ne yapabilirsin ki?" diyecek arkadaşlar için kolay gelsin diyorum, kendiniz deneyimleseniz daha iyi olur :D (Şakasız oyunu kaçırmayın.) Ayrıca belirtmek istediğim bir nokta var, oyunda "Penance" (Kefaret) diye bir bölüm vardı, yutkunamadım size öyle söyleyeyim. Tabii, bu benim duygusal yanımla da alakalı olabilir ancak gördüğüm en epik bölümlerden birisiydi.
Oyunun her bölümünü keyifle, gizli gizli geçtim ve çok hoşnut kaldım. Eğer gizlilik türünü beğeniyorsanız, Innocence sizi tatmin edecektir. Bazı bölümlerde birden fazla rota ve bunlara bağlı izafi değişkenler var. Bazı durumlarda ucundan, minik stratejik de yaklaşmanız gerekebilir.
Karakter oluşumları ve gelişimleri güzel, benim hoşuma gitti. Özellikle Amicia'nın aklından ve kalbinden geçenleri çok iyi hissettiğimi düşünüyorum. Hugo ile aralarındaki ilişki çoğunlukla dengesiz (Tabii bunun geçerli bir sebebi de var.) ve kendisi de henüz gençliğin erken çağlarında olmasından dolayı, bu çağın ve belki yetiştirilme sürecinin getirisinden ötürü duygusal ve mantıksal kararlar arasında inanılmaz gitgel yaşıyor, bunların bedelini de maalesef ağır ödüyor.
Hugo çok tatlı. Yaşının çok küçük olmasından da kaynaklı olarak sürekli Dünya'ya olumlu ve çocuksu bakmak durumunda. Bu da karamsar vakitlerde bile yüzde tebessüm oluşturmaya yetecek davranışlar sergilemesine yol açıyor ki bu bence çok hoş olmuş. Amicia ile aralarındaki gitgel ilişki (belli sebeplerden ötürü) iyi aktarılmayı başarmış. Ancak sadece sanırım bir, bir tanecik, ufacık (🤏) bir sinematikte biraz zorlama gibi olmuş onu da yakalarsınız zaten. Ancak kalanı baya başarılı işlenmiş diye düşünüyorum, en azından ben beğendim.
Hikayeden fazla bahsetmek istemiyorum çünkü eğer kendimi kaptırırsam sürprizbozanlar her tarafa saçılabilir. Ancak şöyle özetleyebilirim ki çok ilgi çekici (olduğuna inandığım), karanlık-fantastik ve akıcı bir hikayesi ve bir o kadar da sürükleyici hikaye anlatımına sahip. Atmosfer ve mekan tasarımları da başarılı olunca güzel entegre etmeyi başarmışlar.
Seslendirmelere hiçbir şey demiyorum, bayıldım. İyi İngilizce konuşabilen Fransızların bu kadar tatlı olabileceğini hiç düşünmezdim ve gerçekten çok hoş buldum. Özellikle Hugo çok tatlı :D Yalnız bir tek Melie biraz boş yapıyor ve bunu ilginç bir vurgu tarzıyla yapıyor. Şimdi kontrol amaçlı okurken tekrar hatırladım, İngilizler de iyi boş yapıyor.
ÇOK UZUN, OKUMADIM:
A Plague Tale: Innocence, zengin bir hikayeye ve sürükleyici hikaye anlatımına sahip; bu hikayesinde bulunan hoş ve tatlı karakterlerin almak zorunda kaldığı mücadeleci, zor ve rahatsız edici yolda başından geçenleri; gizlilik oyun türünde başarılı bir şekilde, etkileyici karanlık bir atmosfer ve özenle tasarlanmış mekanlar eşliğinde anlatan bir yapım. Ben bölümlerin genelinde gördüğüm ve merak ettiğim yerlere de giderek (yani uzatarak) 10 saatte bitirdim ve açıkçası böyle bir yapım için 50₺ gibi bir ücretin makul olduğunu düşünüyorum. Gizlilik türü oyunları seviyorsanız, eşsiz hikaye ve başarılı anlatım teknikleri ile ilerleyen çaresiz karakterlerin başından geçenleri karanlık-fantastik bir atmosfer ve başarılı mekanlarda, saf epiklikten en ücra hüzne kadar hissedilmiş duygular ile bestelenmiş müzikler eşliğinde deneyimlemek istiyorsanız, bu oyunu kesinlikle öneririm!
Ekimde ikinci oyunu olan Requiem çıkacak ve kasmasına kesinlikle razıyım. Maalesef 550₺ veremeyeceğim ya da malum ülke şartlarında sanırım sadece bir defa gelebileceğim bu Dünya'da ve bana bahşedilen bu hayat seferimde hiçbir zaman bir collector's edition ya da pre-order falan elde edemeyeceğim, lanet olsun. En azından ilk defa Xbox Game Pass deneyimleyeceğim.
Ek #1: https://prnt.sc/eibMIPg-WetI