Oyunu ilk gördüğümde direk istek listeme aldım çünkü bu tarza tam ne denir bilmiyorum fakat. Bu tarzda çizim yapan kişiler varmış. Genel olarak doğum, evrimleşme, ölüm ve teknoloji tarzını konu alarak çizim yapan sanatçılar şunlar; HR Giger ve Zdzisław Beksiński. Çizimleri ciddi anlamda bu oyuna esin kaynağı olmuş olmalı. Girip baktığımda cidden ilgimi bir hayli çekti, bazı çizimleri anlamasamda wallpaper olarak kullanıyorum. Bu ürkütücü ve ilgi çekici evreni deneyimlemek benim için bir hayli keyifliydi. Oyunun hiç bulmaca oyunu olduğunu bilmeden oynamaya başladım. Kafamda tamamen Dead Space tarzında ilerlediğimiz fps korku, gerilim olarak kodlamıştım. Fakat alakası yoktu. Oyun ortalarına kadar atmosfer insanı biraz boğuyor. Çünkü ümitsizlik ve ne yaptığını bilmemek gibi ucu görünmeyen kişinin kendi kaygıları bize yansıyor. Oyun ortalarına kadar elimize herhangi bir silah verilmiyor. Fakat orta oyunda elimize çok dandik bir silah alıyoruz. Silah demek tehlike demek. Oyunun gerilimi tam olarak ortalarında başlıyor ve gerilimi tırmanmaya devam ediyor. Karakterimize saldırıp bizi ele geçirmeye çalışan parazit vücudumuzu gittikçe ele geçirip misafir durumdan ev sahibi durumuna geçmeye çalışıyor. Oyunun sonlarına yakın farklı silahlar elde ediyoruz. Bu sefer gelen düşmanları haklamak çok zor olmuyor. Bünyemizdeki parazit bizi gittikçe zayıflatmaya ve hareketlerimiz kısıtlanmaya başlıyor. Oyun sonları verdiği görsel şölen sayesinde ambiyansı daha iyi hissetmekle kalmayıp mest ediyor.Oyun sonu pek de bizim için mutlu bitmese de aslında her yaşamın sonunda ölümün olduğunu ve parazit ile bütünleşip resmen bir heykele dönüşmemiz üzücü olsa da kaçınılmazdı.Elimizde ders niteliğinde bir oyun var. Gerilim ve puzzle severler için birebir fakat hassassanız oynamanızı önermem.
Devamını oku...