Gördüğüm videolardan dolayı oyunun dark souls gibi çok zor olmasından korktuğum için uzun süre oynamaya cesaret edememiştim. Oyunu aldıktan aylar sonra oynama cesaretinde bulundum ve beklediğim gibi çok çeşitli şekillerde ölümler yaşayarak korkumun sebepsiz olmadığını görmüş oldum.
Oyunun başında o kadar çok sebepten ölebiliyorsunuz ki aslında ne kadar savunmasız olduğunuzu yüzünüze çarpılıyor. Yağmur ormanının ortasındasınız ve burası insan yaşamına uygun bir yer değil. Besin zincirinin ortasındasınız. Sizi avlayacak şeyler en küçük dikkatsizliğinizi kolluyorken, sizin avlayabileceğiniz şeyler kendini asla kolay yakaltmıyor.
Birde bunların üstüne börtü böcek hastalık sülük vs derken içinde bulunduğunuz durumun vehametini bir kez daha anlıyorsunuz. Çevrenizde bir sürü bitki var ama size oyun bir açıklama yapmıyor gördüğün meyve belki hayatını kurtaracak belkide seni zehirleyip çok hızlı bir şekilde ölmene neden olacak denemden asla bilemiyorsun.
Veya ormanda nasıl tedavi uygulayacağınızı bilmediğiniz için küçük bir çizik enfeksiyona arından da ölümünüze yol açabiliyor.
Fakat oyun ilerledikçe yağmur ormanının kurallarını anlamaya başlıyorsunuz ve bu kuralları anladıkça aslında size ilk başta cehennem gibi görünen ormanın bereket ile dolu olduğunu ihtiyacınız olan her şeyin etrafınızda sürüsüyle olduğunuzu ve yeterli teknik bilgi ile burada krallar gibi yaşayabileceğinizi görmeye başlıyorsunuz.
Öncelikle ormanın kurallarını öğrenmeli sonrada bu kuralları lehinize çevirmeniz gerekiyor. Süreci o kadar güzel tasarlamışlar ki her dakikasından zevk alıyorsunuz. Oyunu henüz 18 saat oynadım ama muhtemelen bi 20 saat daha götürür diye tahmin ediyorum. ed stafford, bear grylls ve primitive technology gibi içerikleri izlemeyi seviyorsanız kesinlikle eğleneceğiniz bir oyun.
Direkt rakibi olarak The Forest var ama The Forest'ın daha çok korku ve aksiyon tarafı ağır basıyor; Green Hell ise hayatta kalma doğa ile mücadele kısmı ağır basmakta.