izigame.me

Oyunu ilk olarak 2022'de oynadım, elden ring çıktıktan iki ay sonra yani. Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim; oynanış ve boss savaşı kalitesini arayanlar için bir numara. Boss çeşitliği ve kaliteleri muazzam. Oyunu her class türüyle 4-5 ay içerisinde 7 defa bitirdim. 2 sene sonra bu hafta içerisinde 8. kez bitirdim ve asla sıkılmadım aksine çok keyif aldım. Oyun mekan dizaynı açısından souls-like düzeyinde fena değil derecesinde. Bu konu oyunun eleştirisi açısından kişiden kişiye göre değişebilir. Şahsen mekan dizaynı bana yeterli geldi karışık değildi ve tekrar üstüne değinmem istediğim boss fightları konusundaki, oyun tarihinin savaş konusunda en tatmin edici oyunu budur. Nasıl bunu söyleyebiliyorum; bu konuda en başarılı oyunlar açık ara şekilde Fromsoftware'in oyunları ki aralarında Bloodborne, Sekiro, Elden Ring ve DS III var. Bloodborne'nu oynamadım ama bilenler bossların kalitesinin yanında oynanış çeşitliliğini sağlayamıyor. Sekiro'yu 5 defa bitirdim, her defasında da ayrı bir keyif aldım, nedeni oynayanlar bilir Sekiro diğer souls-like türündeki oyunların gitgud muahabbetine en çok bel bağlayan oyun. Oyunda grind olmaması ve sizi bu konuda SİZİ en iyi olmaya zorluyor ve bu muntazam bir tatmine yol açıyor ama Bloodborne gibi çeşitlilik bu oyunu da DS III'ün arkasında bırakıyor ki açıklayacağım. Elden Ring'i 10-15 saat civarı oynadım ve keyif alamadım. Neden kaynaklı bilmiyorum ama bunun 300 saat DS III ardından oynamama bağlıyorum diyeceğim ki ben ER'yi oynadığımda yaklaşık bir buçuk yıllık bir ara vermiştim oyun oynamaya. DS III ve ER'yi bir ele almak istiyorum: DS III'ün yarı açık dünyası beni yormadı ER'ninki ise bende bir yorgunluk bıraktı bu da oyunda ilerlememi engelledi. Oyunun ileri safhasına gitmek isteme konusunda ise Türkiye'de bilinen Youtuber'ların yorumlarıydı. Onlar ilk 30 saatini oyuncuyu çok şımarttıklarını söylerken sonrasının tekrara düştüğünden bahsetmeleri beni oyuna karşı soğuttu ve hiç hevesim kalmadı. Diğer 3 oyun benim gözğmde böyle bir yere sahipken DS III her buildle oynamam öyle bir keyifliydi ki burada yazmaya kalksam inceleme gerçekten 3 katına çıkar o derece farklı bir oyuna dönüyor bu oyun. Oyun bunu nasıl sağlıyor peki, basitçe şöyle bir örnek vereyim; oyunda ilk kez dex buşld ile oynarken Crystal Sage'i ilk denememde kesmiştim ve şaşırmıştım ama pyro build ile oynarken amanın. Sage'e 30 kere öldüm ve kafayı yedim. Dİğer yandan dex build ile Pontiff'e 60 küsür kere ölüp sonra pyro buildi ile 3-4 denemede geçmem bana '' Ha oyun gerçekten buildlar ile boss ve bölgelerdeki deneyimini bambaşka yere çekiyor''u anladıktan sonra oyun aktı gitti... Bosslardan gerçekten teker tekrer bahsedemem çünkü 3-5 tanesi hariç oyun dünyasının evet OYUN DÜNYASININ ilk 100'üne 15 tane ilk 10'una ise 5 tane sokabilecek kapasitede bosslar var, belirtmek gerekirse DLC bossları. Oyunun deneyin ve görün; bölgeler özgün, farklı ve keyifli hissettiriyor ve en önemlisi yormuyor, boss fightları (40 defadır söylüyorum) oynanış çeşitliliği ile muntazam bir deneyim yaşatıyor ve oyun gerçekten biraz lore açıp dinlerseneiz duyguları aksettirebiliyor. DS III çok tatlısın, güzelsin...

Öncelikle oyunu tee Ringed City'nin çıktığı zaman bitirdiğimi belirteyim. Korsanda bitirmiştim daha sonrada satın aldım ama uzun süre boyunca adam akıllı oynama fırsatım olmadı. Başladım az ilerledim bir şey oldu kaldı. Seçtiğim karakter sınıfını beğenmedim başka sınıfla deneyim dedim kaldı vs vs. Şu an oyuniçi olarak Irithyll'deyim.
Dark Souls 3 Kor Lordlarının tahtlarını terk ettiğini ve onları tahtlarına geri döndürmemizi söyleyen ufak bir sinematikle başlıyor. Oyun bize bu lordların isimlerini sinematikte söylüyor. From softwarenin yaptığı Souls türü oyunlarda şöyle bir şey vardır. Oyunun açılış sinematiğinde adı geçen kişileri veya yaratıkları oyun içinde kesersiniz. Bir nevi Fromsoftware oyunları size açılış sinematiğinde ana düşmanlarınızı gösterir. Siz de oyuniçinde çeşitli zorlukları aşarak bu bahsedilenlere ulaşır, onları keser ve final yolunun kapısını açarsınız. Kabaca Fromsoftware'in yaptığı souls oyunlarındaki mantık budur.
Açıkçası türü sevmeme rağmen Fromsoftware dışında souls oyunu oynamadığım için diğerleri de böyle mi yapıyor, bilmiyorum. Merak edip girmek istediklerim oldu ama bunların çoğu için biraz araştırdıktan sonra boşver kalsın demişimdir. Alınan verilen hasarı dengesiz, kayıt noktaları arası mesafeyi olabildiğine uzak yapan, oyuncu her kayıt noktasında dinlendiğinde düşmanları tekrar dirilten her oyuna soulslike denmesi teoriksel olarak doğru olabilir; lakin şahsen zorluğuyla tanınmış bir tür olan soulslike ın bu olmadığını düşünüyorum. Bir oyun zor olabilir, ama oyuncu biraz çabaladığında ben bunu yaparım, burayı geçerim hissini veriyorsa o zorluk dengeli bir zorluktur. Evet Dark Souls 3 zor bir oyun, en ufak hatayı, açgözlülüğü cezalandıran bir oyun ama çoğu zaman oyuncuya hata benim dedirten bir oyun. Bir daha dene, az daha dikkatli oyna yaparsın hissiyatını oyun çok güzel veriyor. Zorluğuyla tanınan bir oyunda önemli olanda bu zaten. Benim gördüğüm kendine Soulslike diyen FS yapımı olmayan bir çok oyun bu dengeden müzdarip. Ya kayıtlar arası mesafeyi anlamsız uzak yapıyorlar, ya en dandik düşmanı bile +5 silahla 10 vuruşta zor ölecek şekilde tasarlıyorlar ya da düşmanları gang squad olarak yolluyorlar vs vs.
Oynanıştan da kısaca bahsedeyim. Bunun üstü Sekiro, Elden Ring falandır. Oynanış çok iyi yeter ki stamina ve çevre kontrolünü iyi sağlayın. FS oyunlarını gördükten sonra kolay kolay kılıç kalkanlı bir çok oyun size oynanış anlamında daha yavan, daha tatminsiz gelecektir. Çıkalı 8 seneyi devirmiş bir oyunu bugün bile günlük 5k insan oynuyorsa bunun 2 sebebi vardır. Birincisi oynanış ikincisi mod desteği. Açıkçası kimsenin bu oyuna mod kurmakla uğraşacağını sanmıyorum. Belki hikayesel modlar veya randomizer modları olabilir.
Bir kaç tavsiye ile bitireyim;
* Öncelikle ilk oynayı rehber vs bakmadan mümkün mertebe kendiniz bitirmeye çalışın.
* Bu biraz psikolojik ama inanın çok faydası oluyor; oyunda ölmeyi yani ruhlarınızı kaybetmeyi çok dert etmeyin.
* Her düşmanı öldürmekle uğraşmayın, yanlarından geçin gidin. Hidden Body büyüsü bu konuda epey yardımcı olacaktır.
* Önceliğiniz her zaman kısayol açmak ve bir sonraki Bonfire'a ulaşmak olsun.
* Yüksek bir yerden atlayacağınız zamen ekipmanlarınızı çıkartın. Ağırlık çokken yüksekten atladığınızda alacağınız hasarı arttırır.
* Bloodborne'dan fırlamış NPC olan Leonhard ile Sirris'in görevlerini tamamlamadan asla konuşmayın.
* Oyunda size adilik yapan bir NPC olacak, onu affedin. Çok güzel şeyler satıyor.
* Melee ağırlıklı oynayın çok daha rahat edersiniz. Str, Dex veya Quality (40 str 40 dex) gitmek size kalmış.
* Sellsword sınıfıyla başlarsanız o sınıfın sahip olduğu Sellsword Twinblade ile dlcler dahil oyunu bitirebilirsiniz.
* Sellsword harici bir sınıfla oynayacaksanız Knight ile başlayın.
* Silah tavsiyesi vererek bitireyim; CLAYMORE. Hem oyunun çok başında alabiliyorsunuz, hem gereksinimleri düşük. hem hasarı hem moveseti gayet iyi. üstelik hantal da değil.

Dark Souls 3 – Küllerinden Doğan Başyapıt!

Dark Souls serisinin görkemli finali olan Dark Souls 3, Soulsborne türünü zirveye taşıyan bir başyapıt. Mekanikleri, atmosferi ve boss savaşlarıyla beni defalarca ölüme sürükledi ama her seferinde daha fazlasını istememe neden oldu. Ve evet, acı çekmekten bu kadar keyif aldığım başka bir oyun yok!
Serinin önceki oyunlarından edindiği derslerle, hızlı savaş mekanikleri, kusursuz seviye tasarımı ve epik boss dövüşleriyle Dark Souls 3, Souls hayranlarının gözünde unutulmaz bir yer edinmeyi başarıyor. İki harika DLC’si olan Ashes of Ariandel ve The Ringed City ile ise bu deneyim daha da acımasız ve efsanevi hale geliyor.
Savaş Sistemi: Hızlı, Akıcı ve Cezalandırıcı
Dark Souls 3, önceki oyunlara kıyasla daha hızlı tempolu dövüşler sunarak Bloodborne’dan ilham alıyor. Silahların "Weapon Art" özellikleri, her dövüşü daha taktiksel hale getiriyor. İster dev bir ultra greatsword, ister ölümcül hızlı bir katana kullanın, oyun size kendi dövüş stilinizi yaratma özgürlüğü veriyor.
Ancak şunu unutmayın: Hata yaparsanız, oyun affetmez.
Bosslar: Efsanevi Çatışmalar
Souls serisinin en unutulmaz bosslarından bazıları Dark Souls 3’te bizi bekliyor. Ancak içlerinden ikisi, beni hem oyun mekaniği hem de atmosfer bakımından en çok etkileyenler oldu:
Abyss Watchers – Kendi Kardeşleriyle Savaşan Şövalyeler
Dark Souls 3’ün en ikonik bosslarından biri olan Abyss Watchers, Lord of Cinder’lardan biri olarak karşımıza çıkıyor. Savaşın kaotik doğası, müziğin vuruculuğu ve görsel şov birleşince unutulmaz bir dövüş sunuyor. İlk aşamada karşınızda bir değil, birden fazla savaşçı var, ancak içlerinden bazıları birbirine düşerek savaşa kendi kaoslarını getiriyor. İkinci aşamaya geçtiğinizde ise arenayı yakan kırmızı gözlü versiyonuyla gerçek bir düello hissi yaşatıyor.
Slave Knight Gael – Souls Serisinin Epik Kapanışı
DLC'ler bir yana, Souls serisinin en iyi boss dövüşlerinden biri hiç şüphesiz Slave Knight Gael’dir. The Ringed City DLC’sinin final bossu olan Gael, sadece mekanik olarak değil, hikaye açısından da mükemmel. İlk başta basit bir savaş gibi başlıyor, ama ikinci ve üçüncü aşamaya geçtiğinizde delirmiş bir savaşçının son kozlarını oynadığı muhteşem bir düello haline geliyor. Gökyüzü kararıyor, Gael'in kanı kutsal topraklara sıçrıyor ve müzik sizi adeta içine çekiyor. Dark Souls’un finali bundan daha destansı olamazdı!
DLC’ler: Acının ve Sanatın Zirvesi
Ashes of Ariandel – Karanlık Bir Masal
Bu DLC, karlar altındaki gotik bir dünya olan Painted World of Ariandel’de geçiyor. Burası güzel ama tehlikeli, tıpkı ilk oyundaki Painted World of Ariamis gibi. Yeni düşmanlar ve PvP için özel olarak tasarlanmış arena modu oyuna ekleniyor. Ancak bu DLC’nin en unutulmaz yanı, Sister Friede ve Father Ariandel boss savaşı. Souls serisinin en zor çok aşamalı bosslarından biriyle mücadele etmek istiyorsanız, buyurun!
The Ringed City – Souls Evreninin Son Perdesi
İşte Dark Souls serisinin en büyük ve en çılgın kapanışını yapan DLC! Ringed City, muhteşem atmosferi, Lovecraftvari düşmanları ve inanılmaz zor boss savaşlarıyla tam bir meydan okuma sunuyor. Bölüm tasarımı inanılmaz derecede detaylı, her köşede yeni bir sır ve her adımda ölüm var. Gael ve Darkeater Midir boss savaşları, Souls tarihinin en büyük meydan okumalarından bazıları.
Artılar & Eksiler
✅ Artılar:
Hızlı ve akıcı savaş mekaniği, kusursuz dövüş hissi
Abyss Watchers ve Slave Knight Gael gibi unutulmaz boss savaşları
Göz alıcı atmosfer ve kusursuz seviye tasarımı
DLC’lerle birlikte hikaye anlatımı zirveye çıkıyor
Seriye muhteşem bir final yapması
❌ Eksiler:
Serinin en zor oyunlarından biri, sabır gerektiriyor
Bazı bosslar DLC’ler deki kadar özenli olmayabiliyor
PvP dengesi her zaman mükemmel değil
Sonuç: Tüm Zamanların En İyi Souls Oyunu!
Dark Souls 3, sadece Souls serisinin değil, oyun dünyasının en büyük başyapıtlarından biri. Savaş sistemi, atmosferi, düşman tasarımları ve efsanevi boss dövüşleriyle unutulmaz bir deneyim sunuyor. Oyunun DLC’leri ise hikayeyi kusursuz bir şekilde tamamlayarak serinin en yüksek noktaya ulaşmasını sağlıyor.
Ve evet, bu benim en sevdiğim Souls oyunu. Ne kadar ölüp küfür etsem de her seferinde tekrar oynamak istiyorum. Çünkü Dark Souls 3, acıdan alınan keyfin en saf hali!
⭐ Puanım: 10/10 (Ve Abyss Watchers’a 11/10! 🔥)