izigame.me

Amnesia: The Bunker, atmosferiyle öne çıkan başarılı bir korku deneyimi sunuyor. Grafikler Rebirth'e kıyasla belirgin şekilde daha iyi. Mekanikler gerçekçiliğe odaklanmış; örneğin el feneri, cephane ve envanter yönetimi gibi unsurlar oyuncuyu sürekli tetikte tutuyor. Ancak bu gerçekçilik, bazı oyuncular için yavaş ve yorucu hissedilebilir.

Hikâye, I. Dünya Savaşı sırasında geçiyor ve Fransız askeri Henri Clément rolündeyiz. Bir sığınakta tek başımıza uyanıyoruz ve çevremizdeki askerlerin ya kaybolduğunu ya da korkunç şekillerde öldüğünü öğreniyoruz. Sorun sadece yalnızlık değil: karanlıkta bizi avlayan bilinmeyen bir yaratık var. Sınırlı kaynaklarla, bulmacalar çözerek ve ortamı keşfederek bu korku dolu kabustan kurtulmaya çalışıyoruz. Hikâye ilerledikçe Henri’nin geçmişi, sığınağın gizemi ve yaratığın kökeni yavaş yavaş ortaya çıkıyor.
Öne çıkan unsurlar:

Klostrofobik bir sığınakta geçen atmosferik hikâye

Işık ve karanlık dengesinin oynanıştaki önemi

Açık uçlu ilerleyiş ve çoklu çözüm yolları

Gerilim dozu yüksek, tek düşmanlı tasarım

Genel olarak oyun harika ve gerilimi iyi yansıtıyor. Fakat benim için Amnesia: Rebirth kadar etkileyici değildi. Yine de korku türü sevenler için kesinlikle deneyimlemeye değer.

Amnesia: The Bunker offers a solid horror experience with a strong atmosphere. The graphics are noticeably improved compared to Rebirth. The mechanics aim for realism—flashlight management, limited ammo, and inventory pressure keep you constantly on edge. However, this realism may feel slow or exhausting to some players.

The story takes place during World War I, where we play as French soldier Henri Clément. We wake up alone in a bunker and discover that the surrounding soldiers have either vanished or died in horrific ways. But the real threat isn't just loneliness: a mysterious creature lurks in the dark, relentlessly hunting us. With limited resources, puzzle-solving, and environmental exploration, we must escape this nightmare. As the story progresses, Henri’s past, the secrets of the bunker, and the creature’s origin gradually unfold.
Key highlights:

A claustrophobic setting inside an isolated bunker

Story clues tied to the protagonist’s fragmented memory

A dynamic light vs. darkness gameplay loop

Open-ended exploration with multiple solutions

Overall, the game is great and delivers tension effectively. However, I didn’t find it as emotionally impactful as Amnesia: Rebirth. Still, it's definitely worth playing for horror fans.

Frictional Games'in bütün oyunlarını bitirmiş ve beğenmiş biri olarak Amnesia The Bunker'le yine yanıltmadı beni. İlk başlarda biraz farklı dursa da Amnesia'nın ruhunu bu oyunda da korumuşlar bence. Önceki oyunların aksine ilerlerken farkı mekanlar yerine tek bir büyük alanda görevleri yerine getirmemiz gerekiyor. Oyun Sandbox tarzına evrilmiş, bu büyük haritayı kendiniz keşfederek sığınaktan çıkmanın yolunu arıyorsunuz.
ilk defa bir Amnesia oyununda kendimizi savunmamız için bir silah gördüğümde şaşırmıştım ama oyunun ruhunu bozmadan güzel yedirmişler silah olayını. Yine aynı şekilde o hayatta kalma korkusunu verebilmiş oyun çünkü mermiler oldukça az bulunuyor ve sadece biraz zaman kazanmaya yarıyor, güzel bir çeşitlilik olmuş. Bunun dışında el bombası, gaz bombası, meşale gibi eşyalarla da kendimizi savunabiliyoruz. Bulduğumuz hemen hemen her eşya işimize bir yerde yarıyor. Bazı eşyaları craft ederek de daha kullanışlı hale getirebiliyoruz.
Amnesia The Bunker sanırım serinin en zor oyunu diyebilirim çünkü oyun pek elinizden tutmuyor tamamen kendiniz keşfederek, deneme yanılma yaparak neyin nerede olduğunu hangi eşyanın neresi için uygun olduğunu kendiniz öğreniyorsunuz. Sığınaktan çıkmadan haritaya bakıp nereye gideceğinizi tahmin etmeniz gerekiyor çünkü aktif olarak yanınızda bir yol gösterici harita bulunmuyor. Bu da ekstra olarak oyuncuya güzel bir gerilim ve keşif hissi veriyor. Etrafınızda sizi avlayan bir yaratık olduğunu düşününce, gideceğiniz yeri iyi düşünmeniz lazım. Ekstra olarak sığınağın ışıklarını sürekli açık tutmak için benzin lazım ve o da çabucak bitiyor, bir anda elektrikler gidince karanlıkta kalıyorsunuz bu da güzel bir anlık korku veriyor.
Oyundaki notları okuyarak bazı fotoğrafları bularak bu sığınakta neler olduğunu az çok anlayabiliyorsunuz. Önceki oyunu olan Amnesia Rebirth'ün hikayesi beni daha çok içine çekmişti ama Bunker da fena değildi az çok merak uyandırdı. Oyundaki save sisteminden de bahsetmek lazım, Oyunu sadece belirli güvenli alanlarda lambaya tıklayarak kaydedebiliyorsunuz, oyunun zorluk derecesine bağlı olarak normal zorlukta ben sadece 2 yer görebildim diğer zorluklarda daha fazla veya daha az olabilir. Save sistemi de ekstra bir zorluk katıyor yani. Bu arada oyundaki bütün kodlar bazı ceset yerleri, her yeni oyuna başladığınız da değişiyor yani tekrar oynadığınız da çoğu şey değişmiş gelebilir bu da tekrar oynanabilirliğini arttırmış diyebilirim.
Sonuç olarak ben oyunu genel olarak beğendim. Zaten Amnesia serisini seven biriyseniz bu oyunu da beğeneceğiniz tahmin ediyorum. İlk başlarda zor ve önceki alıştığınız oyunlara göre farklı ve garip gelebilir ama kısa sürede mantığını çözünce gayet zevkli bir oyuna dönüyor, o yüzden bir iki kere deneyip bırakmamanızı tavsiye ediyorum. İndirimlerde gayet uygun fiyata düşüyor bence 3 dolara net değecek bir oyun olmuş Amensia Bunker. Umarım yakın zamanda Frictional Games'in yeni oyunlarını görürüz, merakla bekliyoruz.

Amnesia: The Bunker, SOMA ve Amnesia yapımcılarının yeni birinci şahıs korku oyunu. oyuncuyu baya geren ve her an ensesinde beliren bi yaratığın olduğu güzel bir korku oyunu, beğendim. Klasik amnesia ancak yeni mekanikler ve oynanış tarzına ek olarak serinin önceki oyunlarından daha farklı bir ortam bekliyor bizi. 1. Dünya savaşında cephede geçen bu macera'da hem arkadaşlarımızı hem de savaşı kaybediyoruz, savaşın ortasında tek kalan karakterimiz üzerimize gelen düşmanlardan kurtulmak için kendini zar zor bir sığınağa atıyor ancak buranın sıradan bir sığınak olmadığını neden boş ve sessiz olduğunu anlamamız uzun sürmüyor. Bu terk edilmiş ve her an bizi avlamaya çalışan yaratıkla bi başımıza kaldığımız sığınağın çıkışı kapalı ve acilen bir çıkış yolu bulmamız gerek. Fransız askeri Henri Clément’ı canlandırırken elinde bir tabanca, gürültülü dinamolu bir fener ve ilerledikçe toplayacağın kıt kaynaklardan başka bir şeyin yok. Her hareketine ve sesine tepki veren bir yaratık sürekli peşinizdeyken gerilimi sonuna kdr hissediyorsunuz. bulmacalı, aksiyonlu, bol gerilimli ben beğendim. indirimde şans vermenizi öneririm.