logo

izigame.me

It may take some time when the page for viewing is loaded for the first time...

izigame.me

cover-BioShock

Monday, June 13, 2022 9:12:48 PM

BioShock Review (Furkan_Diye1İ)



GENEL OLARAK BİOSHOCK

bioshick oyunlarını toplam 19 tl gibi bir fiyata aldım. İndirimde artık herkesin bildiği üzere bioshock paketi bu fiyata düşüyo ve remasteredleri saymazsak 3 oyun ve dlcler için taş gibi bir fiyat. Hele ki benim gibi hikaye severler için. Oyunun dizelpunk* ı andıran çevre ve karakter tasarımları çok hoşuma gitti. Bu estetik tarzın kendine ait bir adı varsa, beni aydınlatırsanız çok memnun olurum. öncelikle ana karakterin ve yan karakterlerin yüzeysel olmamaları. Kendilerine ait motivasyonlarının olmaları ve bu karakterleri tam olarak bizlere tanıtmamaları hoşuma gitti. Mesela oyundaki ryan adlı karakterin bildiğimiz kadar bilmediğimiz kişilik özelliklerinin olduğunu hissetmemiz hoşuma gidiyo. Karakterlerin tek boyutlu olmadıklarını hissediyorum. Oyundaki ilk yakın combat mücadeleye girdiğimde aldığım his beni fazlasıyla tatmin etti. Özellikle şu cıvata sıkmaya yarayan alet ile millete vurmak ve canlarını gösteren bar tükendiğinde dönerek savrulmalarını görmek beni oyunun başında çok tatmin etmişti. Ama oyunun başlarında orantısız güçlüyken ortalarında bir o kadar güçsüzdüm. Hatta öyle bir noktaya gelmiştim ki artık o noktadan sonra kaynak yetersizliğinden ilerlememin imkansız olduğunu düşünmeye başlamıştım. Ama sonra oyunun son 45 dakikasında falan gene orantısız güçlendim. Oyunun aksiyonu ve gerilimi de zaten birazdan derinlemesine anlatçam ama genel olarak keyfiliydi. Şu makineleri hackleme mekaniği çok hoşuma gitti. Gerilim dozu da tam kıvamındaydı. Öyle sürekli diken üstünde değildiniz ama arada bir ağzınızdan korku eşliğinde şehadetler kaçıveriyor.

OYUN HATALI MI

oyunun remastered versiyonlarına hatalar olduğuna dair eleştiriler sizi endişelendirebilir ama ben bu oyunda bir bölümde yaşadığım ses sorunu hariç hiç bir hata ile karşılaşmadım.

ELEŞTİRİ FASLI

Oyunun süresi biraz fazla uzun geldi bana. Bir yerden sonra oyunun hikayesinin ilerlemediğini hissedince baygınlık geçirir gibi oldum. Yani biliyorum oyunun 8 saatten uzun sürmesi bir çok oyuncu için iyi bir özellik. Çünkü adamlar para verdikleri şeye deysin istiyolar. Ama bu oyunun uzun olmasının beni yormasının bir sebebi, oyunun biraz etraftan topladıklarımız yeni güçlerle çeştilenmesi. Ya sen kafayı mı yedin millet bir sürü oyunda çeşitlilik sunmadığı için oyunları yerden yere vuruyo sen ne saçmalıyosun! Diyebilirsiniz bana. Ama ben bu tarz oyunlarda daha sade oynanışın daha akıcı olduğunu düşünüyorum. Mesela oyunda gereksiz olan bazı silahlar vardı. Yada çok efektif olmayan bazı yetenekler vardı. Açabileceğimiz bir kaç tane yetenek olsa ve oyun ilerledikçe ben bu hali hazırda açmış olduğum yeteneklerin gelişmişlerini bulacağıma; bazı yetenekleri daha geç açabilseydim daha özel olurdu benim için o özel yetenekler. Mesela yeni bir düşman çeşidi geldiğinde onlara daha fazla hasar vericek yetenekler oyun ilerledikçe açılsa hoş olurdu bence. Bir de oyunun nişangahı çok rahatsız ediciydi. Şu halo da hissettiğim daralma hissini bu oyunda da hissettim. Ya kardeşim oyuna madem amerikalı mafyaların kullandığı tüfekten ekleyeceksiniz. Neden pompalı nişangahı koyuyosunuz oyuna? Ne nereye ateş ettiğimi biliyorum, Ne silahın tepmesini takip ediyorum, ne giden merminin düşmanın neresine isabet ettiğini görebiliyorum... O kadar rahatsız edici bir şey ki taramalı tüfeklerde pompalı nişangahı görmek anlatamam. Onun dışında hikaye beni çok etkiledi. Fazlasıyla hoşuma giden benzetmelerle doluydu. Çatışmalar bazen fazlasıyla sıkıcı olsa da, genellikle keyifliydi. Ama Özel güçlerle ilgili anlattığım sıkıntıdan dolayı bir süre sonra özel güçlerin varlığını unutmuştum. Özellikle oyuncuyu özel güç kullanımına daha fazla teşvik edebilecekleri bölümler tasarlayabilirlerdi diye düşünüyorum. Oyundaki yan hikayeler (pisikopat estetik cerrahi doktoru, saplantılı sanatçı, kasetlerden dinlediğimiz şehirde yaşayan insanların hikayleri...) beni bu evrene bayağı bir bağladı. Oyunda baş rol olarak oynadığımız ve yönlendirdiğimiz karakterin hikayesi zaten büyük bir hikayeyken, aslında bu hikayenin rapture city'nin en büyük hikayesi bile olmaması bu evrenin enginliğinin bize tam olarak sergilenmemesi ama yinede bir nebze hissettirilmesi benim özellikle hoşuma giden anlatım bir yöntemi. Çünkü bu şehirde çıkan isyanlar ve onların başlama hikayeleri de oyun olsa oynanacak, kitap olsa okunacak ( ki serinin oyunun hikayesi dışında bir hikaye anlatan kitabı var diye biliyorum), film olsa izlenecek bir hikaye. O şehrin bizim etki etmemizden önce de derin bir hikayesi olması çok hoşuma gidiyor.

SINIRLI KAYNAK

Oyunda ki kaynaklar belirttiğim üzere öyle hunharca harcanacak kadar çok değildi. Attığım her merminin sorumluluğu vardı. Normalde bu çok ama çok hoşuma giden bir konsept. Ama bu oyunda o kadar da hoşuma gitmedi. Neden hoşuma gitmediğini bir süre anlam veremedim, sorunun bende olduğunu düşündüm ama bir süre sonra aklıma neden hoşuma gitmediğine dair bazı sebepler geldi. Bu oyunun aksiyonu bence bu kaynak sıkıntısı sorumluluğunu bize yüklemeye elverişli olmayan bir aksiyondu. Lan gevşek sen metro oyunlarını öve öve bitiremiyon onlarda aksiyon- gerilim oyunları neden onları eleştirmiyon da bu bioshock oyununu eleştiriyon şefersiz! Diyebilirsiniz. Ama metro' nun oyuncuya vermek istediği aksiyon ve bu oyunun hissettirmek istediği aksiyon farklıydı. Metroda bazen düşmandan saklanman hamlelerini düşünmen gerekirse işini gizlice halletmen için sana fırsat veriliyordu (berbat bir yapay zeka eşliğinde tabiki) ama bu oyunda gizli gitmeniz ve ya siper çatışmasına girmeniz pek mümkün değil. Bu oyundaki düşman lavukları arkanıza ışınlanıyor, kafanıza atlıyor, üzerinize koşuyor; lan diyelim kaçtınız ana avrad sövüyolar. Kaçtınız dediğimde yanlış anlaşılma olmasın. Oyun Öyle düşmanı bir yere çekip sonra izinizi bir siperde kaybettirip işinizi sessizce halletmenize izin vermiyor pek. Yani başından beri demek istediğim bu oyunun metroya göre çok daha dinamik bir aksiyonu var. Ve düşman öyle kolay ölmüyor. Genelde böyle attığınız merminin sorumluluğunu taşıdığınız oyunlarda, siz de az mermide ölürsünüz düşman da... Milletin canı kıymetlidir yani. Bir yerlere saklanırlar, siper alırlar... Bu oyunda böyle şeyler olmayınca ister istemez düşmanla görüştüğünüz andan itibaren, "bu sefer şarjörü bitirmeyecem ulan!" diye yola çıksanızda o el reload'a gidiyo işte. Bunca dinamik çatışma arasında ay paramı buna mı ayırsam. Sağlık çantasına mı para ayırsam. Özel mermi mi alsam. Yetenek şırıngası mı alsam diye düşünmek bir süre sonra çok canımı sıktı. Yani oyun bu kadar sürükleyici bir aksiyona sahip olmasa aslında bu sıkışmışlık hissi çok hoşuma gidiyor.

OYUNUN ZORLUK-KOLAYLIK DENGESİ

Yapacağım son eleştiri ise çatışmaların zorlukları ile ilgili. Spoiler vermeden anlatçam. Oyunda oyunun ikonu haline gelmiş şu bir elini yumruk yapmış diğer eli matkap tutmuş makineler var (İsimleri de "KOCA BABACIK" ve ya "Bay Baloncuk"). Ve bunlarla bazen hikaye gereği çatışıyoruz. Ve ben bunlarla çatışırken bazı noktalarda acaip zorlandım. Bir kaç denemede anca kesebildim hayvan herifleri. Ama iş oyun sonu boss una gelince. AŞŞŞŞŞŞIRI KOLAYDI. Kardeşim, oyun sonu boss u bu kadar kolay olacaktıysa, neden bu robotlar bu kadar zor; bu robotlar zor olacaktıysa, neden bu son boss bu kadar kolay? Neyse aslında oyun sonu bossu'nun geçilemeyecek kadar insanı kanser etmesi zaten sevmediğim bir şey. Hani artık oyun bitmek üzereyken bazı oyunlar sırf oyun bitmesin diye öyle zorluyolar ki, oyun o gün bitecekken sırf o son boss yüzünden bir kaç gün daha beklememiz gerekiyo credits ekranı için. Demem o ki oyunun zorluğu, kolaylığı biraz dengesizdi. Onun dışında oyundaki ana karakterin dramatik hikayesi, Genel olarak oynanış, atmosfer beni epey sardı. Sadece bir süre sonra baygınlık hissi geldi ama yinede hikaye için o baygınlık hissine deydi bence. Kesinlikle bu fiyata tavsiye ederim. İndirimdeyken gözünüz kapalı alın yani. Şimdi sırada ikinci oyun var.